Tutuklandığı gün en mutlu günü oldu

Peki 50 yaşını çoktan aşan iki insandan birini mezara diğerini hapse gönderen bu korkunç olay ne zaman başlamıştı, ne olmuştu da geride kalan eşler, evlatlar unutulmuştu ve elini kana bulayan üst düzey bir devlet memuru, kendisini tutuklamaya gelen polisleri, "Hoşgeldiniz, bugün en mutlu günüm," diye karşılamıştı. Her şey Ziraat Bankası'nda müfettişken MPİ'ye başmüfettiş olarak atanan Ahmet Öztürk'ün kurumda 20 yıl içinde 30 trilyonluk bir yolsuzluk olduğunu öne süren bir rapor hazırlamasıyla başladı. Öztürk'ün raporuna göre Milli Piyango Çalışanları Vakfı kamuya aktarması gereken parayı geciktirerek, trilyonlarca kamu zararına neden olmuştu. Raporda vakfın, sattığı bilet paralarını ikramiye tutarını düştükten sonra her ay kuruma ödemesi gerekirken, üç aya varan gecikmelerle faizde nemalandırdığı öne sürülüyordu. Elde edilen faizin vakıf tarafından alıkonulduğu, bazı kişilere hediye, faizsiz ihtiyaç ve konut kredisi, emekli olanlara da yüksek emeklilik ikramiyesi şeklinde dağıtıldığı belirtiliyordu. Ancak Öztürk-Balak gerginliğinin doğduğu an, müfettişin soruşturmanın selameti açısından bazı yöneticileri görevden almasıyla su yüzüne çıktı. Balak, müfettişin böyle bir yetkisinin olmadığını söyledi ve görevden alma kararını yürürlüğe sokmadı. Böylece ikili arasında sessiz bir savaş başladı. Aylar süren gerginlik müfettişin görevden alınmasına kadar vardı. Artık konu savcılığa intikal etmişti. Öztürk tamamen kamu yararı için başlattığı soruşturmanın mağduru olmayı içine sindirememişti ve konuyu bu kez Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı'na bildirdi. Şikâyeti ciddiye alan Başbakanlık Teftiş Kurulu, MPİ'nin aksi yöndeki yanıtına rağmen, kendi müfettişlerini görevlendirdi. Ancak bu arada Ahmet Öztürk, mensubu olduğu kariyer, mesleğe duyulan güven ve saygınlığı sarstığı gerekçesiyle kademe ilerlemesinin durdurulmasıyla cezalandırıldı ve Araştırma Planlama Koordinasyon (APK) uzmanlığına atandı.