Balak'ın cenaze törenine devletin üst düzey yetkilileri de katıldı.
Piyangonun talihsizleri
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürü İhya Balak, kurum müfettişlerinden Ahmet Öztürk tarafından öldürüldü. İkisinden geriye talihsiz eşler iki kız çocuğu kaldı. Bir de dönemin milletvekili Turan Tüysüz'ün ortaya attığı, İki yıldır niye herkes sessizdi," sorusu.....
Takvimler, 16 Kasım 2007'yi gösteriyordu. İki öğretmen kadın da o gün eşlerini her zamanki gibi uğurladılar evlerinden. Derken Balgat'ta görkemli bir binadan dört el silah sesi yükseldi. Kadınlardan biri eşini sonsuza, diğeri de bilinmez bir zamana kadar kaybetti. Necla ve Müzeyyen öğretmenler, onları aynı filmin karesinde gösteren bir ülkenin masum iki figüranı. Emekli beden eğitimi öğretmeni Necla Balak, kocası İhya'yı uğurladıktan sonra evin rutin işlerine daldı. Uzun süren öğretmenlik hayatından sonra emekliliğin tadını çıkarıyor, kızları Burcu ve Eda'nın geleceğine yönelik düşler kuruyordu. Balak ailesinin en mutlu olduğu anlar, İhya Bey'in emekli albay olan babası Nuri Bey'in mezarının da olduğu Çanakkale'nin Eceabat ilçesine bağlı Seddülbahir köyünde geçirdikleri zamandı. Çanakkale Savaşı'nın derin izlerini taşıyan köyde edindikleri topraklarda olmayı çok seviyorlardı. İhya Balak'ın Seddülbahir köyü için yapmayı istediği çok şey vardı. Kurban Bayramı'nda ailece gidecekleri köye, çok daha önce hem de sırtlarında bir tabutla gideceklerini düşünemezdi ki Necla öğretmen.
DÖRT EL SİLAH SESİ
Necla Balak kocasının ardından kahvaltı sofrasını toplamaya çalışırken, özel şoförünün kullandığı makam arabasından inen ve işe o gün her zamankinden erken giden İhya Balak da yapacağı işleri düşünüyordu. Kısa bir süre sonra arabayı park etmeye çalışan şoför Nuri Ünlü binadan yükselen dört el silah sesiyle olduğu yerde donup kaldı. Koşa koşa yöneldiği binada, altıncı katta yerde bulduğu ölü, az önce arabasından indirdiği genel müdürüydü. Birkaç dakika önce gözlerinin önünde Milli Piyango İdaresi'nin (MPİ) güvercinlerine yem vermiş, bakıcıya "Onlar bizim simgemiz, ihmal etme hayvancağızları," demişti. İhya Balak ecelin kendisini beklediğini bilmeden bina içinde turladıktan sonra makamına gitti ve sekreterinin "Ahmet Öztürk sizinle görüşmek istiyor," uyarısı üzerine belli ki biraz çekinerek, "İçeri alın ancak kapıyı kapatmayın," dedi. Öztürk içeri girer girmez niyetinin emeklilik dilekçesi vermek olmadığını anlamıştı Balak, sekreterine "Güvenliği çağırın," dedikten sonra son gördüğü şey, Öztürk'ün elindeki 7.65'lik Beretta oldu.
Yayın tarihi: 25 Kasım 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/25/pz/haber,D1CDEFFD65804F4AA9863CB5ED65058B.html
Tüm hakları saklıdır.