Bu satırları yazarken askerlerin ölmesiyle sonuçlanan olayı nasıl nitelendireceğimizi düşündüm.
Terör, PKK, Güneydoğu-Kürt meselesi, Kuzey Irak hemen ilk elde kullanılabilecek, neredeyse birbirine denk kavramlar. Bu demektir ki, eğer bir mesele bu derecede karmaşık, bu derecede yoğun, bu ölçüde çok odaklı bir hal almıştır, o sorunun çözümü de bir o kadar güç olacaktır. Bu kavramlara,
Amerika, Barzani, Talabani de eklenirse işin sınırları bir o kadar daha büyür.
Buradan bakınca görülebilen ve benim çok önemli saydığım bir olgu ve sonuçları üstünde duracağım.
Bir soru PKK saldırıları konusunda giderek yaygınlaşan bir tedirginlik var.
Kaynağın PKK olduğu belli. Fakat acaba PKK bütün bunları kendisi mi planlıyor yoksa onu da harekete geçiren birileri mi var, sorusu bugün hayati derecede önemli ve yakıcı.
PKK'yı yönlendirenler denildiğinde de akla ABD geliyor. Bu muhakemenin gerekçeleri belli
: o yoldan hareket ederek Türkiye, Irak bataklığına çekilmek isteniyor. (Buna mukabil ABD büyükelçisinin neredeyse kendi hükümetini suçlamak anlamına gelen çıkışını unutmuyoruz.)
Doğru olabilir bu yaklaşım. Irak'ın tam bir bataklık olduğu kesin. Ama öyle bir durumda
ABD acaba Kuzey Irak'taki Kürt devletiyle arasını soğutacak ve ağırlık noktasını Türkiye'ye kaydırıp, Türkiye'yi yeniden bölgedeki dayanağı haline mi getirecek? Yukarıdaki sorunun yanıtı bu sorunun yanıtını içeriyor. Çünkü, Amerika'nın Türkiye'yle Kürtler arasında pazarlık yapması birkaç açıdan doğru olabilir, kendisince. İnsan dış basını dikkatle okuyunca şöyle bazı sonuçlar türetebiliyor.
İki koşul 1.
Öncelikle, öyle bir durumda inisiyatif askerlere geçecektir. Askerlerin gerek bölgede gerekse genel anlamda politikada elleri güçlenecektir. Bu,
çuval olayı sonrasında ortaya çıkmış, uzun süredir devam eden askerABD gerilimini azaltacaktır.
2
. Ciddi bir askeri operasyona karar verilmesi halinde Güneydoğu'da da ciddi sonuçlar doğacaktır . Çünkü, bugün, PKK belki kullanılıyor. Ama PKK'nın bu olanlardan kendisine çıkardığı bir sonuç da var.
Bu örgüt, bölgede özellikle 2007 seçimlerinde tam anlamıyla iflas etmiş durumda. Halk içindeki desteğini, dayanağını ciddi boyutlarda yitirdi. Şimdi onu yeniden kazanmak, gençler arasında tutunmasına olanak verecek bir atılım yapmak istiyor. Bu nedenle askeri bir operasyonla birlikte o yörede yaşayan halk üstündeki baskısını artıracaktır. Bölgede 1990'lardakine benzer sıkıntılı bir durum meydana gelecektir.
AKP bölgede çok önemli bir destek kaybına uğrayacaktır. İç politikada siyasal iktidarı bu derecede kuvvetli görmek istemeyen kesimlerin eli güçlenecektir.
Siyaset yapmak Bütün bunlardan sonra olayın belkemiğini oluşturan yeni bir gelişmeyi dikkate getirelim:
Bugüne kadar PKK ve... diye devam eden, PKK'ya dönük ucu açık ilişkiler pazar günü Barzani ve Talabani tarafından yapılan açıklamalarla kapanmıştır. PKK'nın artık bu kişiler ve yönetimleriyle doğrudan ilişkili olduğuna kanaat getirilmiştir. Türkiye'nin bundan sonraki muhatabı askeri anlamda da siyasi anlamda da bu iki kişidir ve temsil ettikleri güçlerdir. Bu çok yeni, bir o oranda da somut bir gelişmedir.
Bundan sonrasında, içeride, en büyük pay ve görev DTP'ye düşüyor. Bütün tepkiyi göze alarak, PKK ile organik ilişkisini de inkar ve ihmal etmeyerek bu partinin öne çıkması ve ciddi bir politika üretmesi gerekiyor. Geriye çekilmiş, sinmiş, ne dediği belirsiz bir tonlamayla gidilirse bu sürecin daha çok canlar yakacağı apaçık. Bununla birlikte, AKP'nin 'oyun kurucu' kisvesinden soyutlanmaması bir zorunluluk. Gelin görün ki, asıl zayıf halkanın o olduğu gözden kaçmıyor. Durum bu!
Yayın tarihi: 23 Ekim 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/23//kahraman.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.