Bankaların yabancılaşması üzerine dün son yazımı yazdığımı varsayıyordum ki, TMSF'nin ev sahipliğinde düzenlenen 1.Uluslararası Mevduat Sigortacıları Birliği (IADI) Bölgelerarası Konferansı'nda BDDK Başkanı
Tevfik Bilgin konuşması bize yeni bir malzeme verdi. Yani bankalarla ilgili düzenlemeleri ve denetlemeleri yapan, yabancılara satışa izni de veren kurumun başkanı. Tevfik Bilgin
"Sermaye ihtiyacı olan banka sahiplerinin diğer alternatifleri zorlamadan en kestirme çözümü, bankaları satmakta bulduklarını" söylerken çok acele ettiklerini ifade etmek istiyordu.
Bilgin ayrıca "her şey var sadece sermaye yoktu" anlamına gelecek şu sözleri de sarf etti:
"Birikimli yapısı ülkenin potansiyeli, tüketen, üreten ve yenilikleri kapan bir nüfus yapısına sahip olması ve krizlerden geçe geçe kazanılan tecrübesi, bizim bankacılığımızın üstün yönleridir. Biz de sadece bir şey yok, o da sermaye." -
İşin can alıcı yeri - Yerli patronlar bankalarını satarken acelemi etti bilemem, bunu en iyi zaman gösterecek ama sektörün yabancı bankalardan öğreneceği herhangi bir şey yok. Hatta öğreteceği şeyler olabilir. Tek eksiğimizin de sermaye olduğu doğrudur. Bilgin'in bu konudaki görüşlerine aynen katılıyorum.
Ancak zurnanın zırt dediği yer de burasıdır. Çünkü bankacılık öncelikle sermaye işi, güçlü sermaye işi. Sermaye işi, sermayesiz olmaz. Türklerin başarısız kaldığı alan da burası. BDDK Başkanı Tevfik Bilgin de kendi alanındaki uygulamalarıyla böyle bir sermaye birikimi yapılamamasından ez veya çok sorumlu bence. Sorumluluğu da sermaye piyasasına karşı geçmiş dönemlerde yaptığı bazı uygulamalardan kaynaklanıyor.
-
Destek vermeliydi - Halbuki bankaların sermaye piyasasının en büyük aktörü olmasından, bu piyasadan en çok fon sağlayan kuruluşlar olmasından dolayı, bu piyasayı en büyük destekçi olması gerekirdi. Hem bankaların mali yapısına ilişkin kamuoyunun bilgilendirilmesi hem de zor duruma düşmüş bankaların tasfiye edilmelerinde sermaye piyasası ve hisse senedi yatırımcıları mağdur edildi.
Bugün sermaye piyasasının yerli yatırımcı ayağında ciddi bir zayıflama varsa bunun en önemli nedenlerinden biri batan bankalar ve bu bankalar hakkında kamuoyunun zamanında ve doğru bir şekilde bilgilendirilmemesi ve küçük hissedarların mağdur edilmesidir.
-
Çözümü vardı - Patronlarda, bankalar için gerekli sermaye birikimi olmayabilir. Ama sermaye piyasası tabana yayılmış olsaydı, geniş kitlelerin ilgi odağı olsaydı, halkta, piyasalarda para çok. Halka açılma yoluyla yerli patronlar ihtiyaç duydukları sermayeyi pekala bulabilirlerdi. Bu durumda BDDK yapacağı düzenlemeler ve yönlendirmelerle sermaye ihtiyacı içindeki bankaları pekala bu piyasaya yönlendirebilirdi. Bankalarda yabancıların kapısını çalmayabilirdi. Sermaye piyasasının yerli ayağı geçmiş dönemde ekonomiye ve küresel piyasalara paralel bir gelişme içinde olsaydı bankalar ihtiyaç duydukları fonlar için yabancılar yerine bu piyasaya gelebilirlerdi.
Sermaye piyasasının önünü tıkayarak veya açmayarak da bankaları yabancılara geçmişte satmış olduk.
- Sonuç - "Para istediğimizde her şeyi istemiş oluruz" Thomas Drike
Yayın tarihi: 27 Haziran 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/27//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.