kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Haziran 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Bankacılıkta yabancılaşmanın nedeni ne?

Oyakbank 2.673 milyon dolara Hollanda sermayeli ING Bank'a satıldı. Ordu ile ilişkilerinden dolayı Oyak'ın bankacılıktan çıkması ve seçim öncesinde Türkiye'ye yabancı sermayenin güveni açısından bu satış iyi bir gelişme olarak yorumlanabilir. Ancak madalyonun öteki yüzünde bir bankanın daha yabancılar tarafından satın alındığı ve bankacılık sektöründe yabancı payı nın halka açık kısım ile birlikte yüzde 42'ye yükseldiği gerçeği var.

- Sektörde durum ne? - Yüzde 42 oranı yüzde 50'nin altında denilerek hâlâ sektörde yabancı sermayenin değil yerli sermayenin hakim olduğu düşünülebilir. Ama durum pek öyle değil. Bir kere mevduat toplamaya yetkili 33 bankadan üç kamu bankasını hariç tutarsak 19'u yabancı sermayeli, 11'i yerli sermayeli. 10 büyük banka arasında kamu bankalarını hariç tuttuğumuzda yabancı sermayenin bulaşmadığı bir banka kaldı . Diğer altı bankaya yabancı sermaye ya hakim ya da Akbank örneğinde olduğu gibi, yönetici hissedar durumunda. Sürecin 2-3 yıl önce başladığı dikkate alınırsa devamında yabancı payının daha da yükseleceğini beklemek gerekiyor. Bu süreç ne kadar devam eder bilinmez ama bu aşamadan sonra tersine dönmesi bir hayli zor. Böyle bir beklenti de yok. Olsa olsa yabancı payının daha da artacağı beklentisi var.

- Yerli satıyor yabancı alıyor - Çünkü yüzde 42 yabancı payının üzerine yeni halka açılmalarla eklenme gelebilir. Halk Bankası'nı yabancı alabilir. Vakıflar Bankası'nın yeni halka arzında paylarını daha artırabilir. Ziraat Bankası bir gün özelleştirilir veya halka açılırsa yabancılar talip olabilir. Çünkü şimdiye kadar satışa çıkan bankaları hep yabancılar alıyor.
Yerliler ise kamuözel ayrımı olmadan satıyor. Bu açıdan kamunun elinde bulunan üç bankanın halka açılmaları ve özelleştirilmeleri, bankacılık sektöründeki yabancı hakimiyetini pekiştirme açısından son derece belirleyici. Bu bankalar satışa çıktığında büyük olasılıkla yabancılar en yüksek teklifi verecek.

- 1 ve 2'cinin durumu - Diyelim ki, kamu bankalarında yabancı payının artması sınırlı kaldı. Yabancıların ortak olduğu özel bankalarda paylarını artması da bir olasılık.
Daha da ilginci özel sektöre ait iki büyük bankanın arasındaki ilişki ve rekabet. İkinci bankada yabancı ortaklığın payı yükselir ve sermaye takviyesi ile atak yaparsa buna birinci banka nasıl yanıt verecek? Sermaye artırabilecek mi? Artıramazsa yabancı ortak alacak mı? Yoksa sektördeki payını ve öncülüğünü kaybetmeyi içine sindirecek mi? Sindirdiğinde aynı kapıya çıkacak. Yerli bankaların pazar payı gerileyecek. Yabancı ortak alımına giderse bu kez en büyük özel bankada da aynı süreç başlayacak.

- Küreselleşme süreci - Hem kamu bankalarının hem de özel bankaların durumu bu. Süreç yabancıların payını artırmaktan yana işliyor. Küreselleşme böyle bir sonucu getiriyor. Küresel oyuncu ancak böyle olunuyor. Sen dışarıda banka alamazsan gelip seni alıyorlar.
Yerli bankalar yabancı banka alamayıp neden küresel oyuncu olamadılar, sorusuna çeşitli yanıtlar bulunabilir. 1990'larda yapılan hatalar gelip 2001 krizinde patladı. Ekonomik kriz, zayıf bankacılık yapısı, yerlilerin teşvik edilmeyişi, aracılık maliyetlerinin yüksek oluşu, yeterince kaynak yaratamamaları bu nedenler arasında sayılabilir.

- Sermaye ve kural eksik - Ancak bankacılık öncelikle bir sermaye ve kural işi . Türkiye'de sermaye birikiminin yetersiz oluşu bankacılıkta küresel oyuncu olmanın önünde önemli bir engel. Kuralları sevmeyen bir toplum ve ekonomik yapı da ikinci önemli engeli oluşturuyor. Üzerine yukarıdaki nedenleri ve benim aklıma gelmeyenleri de koyun. Ortaya, Osmanlı İmparatorluğu'ndan sonra bankacılık ve finans işi yeniden yabancılaşıyor, sonucu çıkıyor. Osmanlı'nın yerini Cumhuriyet aldı, devletin yapısı ve etnik yapı önemli ölçüde değişti, ama 80 yıl sonra bile kapital işini yapanlar değişmedi. Döndük dolaştık yine aynı yere geldik.

- Sonuç - "Gereksinimi kavramak tasarımın baş koşuludur" Sharles Eames