Ni all Ferguson son dönemin önde gelen tarihçilerinden. Çalışma alanı imparatorluklar, bunların çöküşü ve arkalarındaki ekonomik ve siyasi olgular. Bu İngiliz tarihçi uzunca süredir içinden geçtiğimiz dönemin 1'inci ve 2'inci Dünya Savaşları'na yol açan dönemlerle benzerliklerini yazıyor. Geçmişte Orta ve Doğu Avrupa'daki olaylarla tetiklenen
bir büyük savaşın bu kez Ortadoğu'dan çıkabileceğine inanılıyor.
Ortadoğu'da birbiri peşi sıra gelen iç savaşların küresel ölçekte yaratabileceği etkileri, ABD'nin emperyalist bir devlet olarak gücünün zayıflıyor, etkisinin de azalıyor oluşunu ön plana çıkarıyor. Küreselleşmenin ayrıştırıcı ekonomik ve sosyal etkilerini,
etnik parçalanmayı gündeme getiriyor. İki dünya savaşı arasında Almanya'nın kırılan gururunu tamir etmek amacıyla faşizme ve
yayılmacı/intikamcı bir dış politikaya geçmesine vurgu yapıyor.
Son vurgunun sebebi bugünkü Rusya'nın Sovyetler Birliği'nin
çöküşünü hazmetmemiş olması. Halen Ortadoğu'da iki içi savaş sürüyor (Irak ve Filistin). Lübnan iç savaşının yeniden canlanma ihtimali yüksek. İran nükleer silah peşinde. Bölgede
demografik baskılar dünyanın en yüksek doğum oranlarına sahip olunması nedeniyle artıyor. Bir yandan da dünyanın kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 62'sine ve hatırı sayılır doğalgaz kaynaklarına sahip olanlarının enginliği dillere destan.
İç çekişmelere dikkat Ferguson'un aktardığına göre Ortadoğu kaynaklı terörist eylemlerde 1998 yılından beri 24 binin üzerinde insan hayatını yitirmiş. Bu rakam tüm dünyadaki terörist kurbanlarının yarısından fazla. Irak'ın parçalanması halinde
şiddetin yaygınlaşacağına ve artacağına şüphe yok. İran'ın nükleer silah sahibi olma aşamasına gelmesinde İsrail ve ABD ile savaşma ihtimali yabana atılamıyor. Bilindiği gibi ABD'nin İran'a olası saldırısı uçak gemilerinden yapılacak. Amerikan Genelkurmay Başkanlığı'na da bu nedenle geçen ay bir amiral atandı. Bu verilerden yola çıkarak Ferguson Ortadoğu'nun yeni bir dünya savaşının başlayacağı bölge olduğu kanısında. Yanı başında böylesi bir ortam hüküm sürerken Türkiye
ittihatçılık ve 'Çılgın Türkler' isterisine kapılmış halde. Kendisinin kontrol etmediği bir paylaşım kavgasına bulaşarak imparatorluğu yok eden ittihatçıların benzerleri
ordu içinde ve siviller arasında var. Sesleri yüksek çıkıyor. Ülkeyi sürekli bir savaş halinde tutmak hatta gerekirse de savaştırmak istiyorlar. Son zamanlarda Enver ve Talat paşaların yeniden sürüme çıkarılmasıyla da coşan
ittihatçı maceracılığının yol açtığı felaketlerden ise hiç bahsetmiyorlar.
Türkiye bu kifayetsiz muhteriflerin peşinden gidecek olursa etrafında
oluşan iç savaş çemberinin içine girme tehlikesiyle karşılaşır. Sonuçta Filistin'de görüldüğü gibi din ya da köken birliğini ne iç savaşları ne de bunların hunharlığını engelliyor. Bu nedenle Mahmut Övür'ün geçen hafta perşembe günü Sabah gazetesinde yazdığı muhteşem yazıdaki etle tırnak gibi olma gerçeği nedeniyle bu bela bize bulaşmaz rehavetine kapılmamak gerekir. Türkiye akla en çok ihtiyaç duyduğu sırada
ittihatçılığın yıkıcı cehaletine ve çılgınlığına teslim olmamalıdır.
Üniversite rektörlerinin işi gücü bırakıp bir öğrencinin başörtüsüyle diploma almasını YÖK'e ihbar etmelerini
hicap verici buluyorum.
Yayın tarihi: 22 Haziran 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/22//haber,C86927718F6644CE81D15371CCD5F693.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.