Siyasette son iki haftada baş döndürücü olaylar yaşandı. Herkesin görüşünü açıklaması, konuşması iyi, güzelde dinleyene kolay gelsin . Ne diyorsanız deyin, ama açık söyleyin. Ahmet Amca da, Fatma Teyze de anlasın. Yok siz anlaşılmamak için konuşuyorsanız, biraz susun, vatandaşı dinleyin. Kendi toplantılarında, Ankara Tandoğan'da, İstanbul Çağlayan'da, Manisa'da, Marmaris'te, yurdumun dört bir yanında vatandaş diyor ki:
"Türkiye'nin, Anayasa'da açıkça belirtilen temel değerlerine sahip çıkın, zorlamayın. Daha büyük, daha güçlü, daha istikrarlı bir Türkiye için gayret edin." Nerede... siyasiler kendileri çalıp kendileri oynuyorlar.
Bir panik havası hakim. Kararlar ve görüşler akşamdan sabaha değişir oldu. Düne kadar, erken seçim diyenler, geç olsun da, güç olmasın demeye başladı. Seçim zamanında olsun diyenler de hemen, yarın seçim yapalım istiyor. Türkiye'nin yönetiminde söz sahibi olanlar ve gelecekte aday olanlar, lütfen sakin olun. Sadece kendinizi değil, bu güzel ülkenin yarınını düşünün. Enine boyuna tartışın, sonra, kamuoyu ile paylaşın.
Üç günde kanun yapmanın sancılarını çekiyoruz, üç günde Anayasa değiştirmenin sonuçları nice olur. Üstelik, Anayasa'nın böylesine tartışıldığı bir dönemde .
Demokrasinin temel kuralları evrenseldir:
"Söz milletindir". Sıkıntı varsa millet çözer, merak etmeyin, yeter ki siz millete gitmeyi deneyin. Fakat, demokrasi aynı zamanda kurallar bütünüdür. Her kişinin ve kuruluşun görevi açık ve net olarak yazılıdır, yazılı olmalıdır. Seçimde açık ve samimi olun, hangi kuralı nasıl değiştirmek istiyorsanız oy verenler ile paylaşın. Bakalım size ve yapmak istediklerinize destek var mı?
Sizin gündeminiz ile oy verenlerinki aynı olmayabilir. Madem karar alındı, bundan sonra gündem seçimdir. İstediğimiz, huzurlu ve coşkulu bir dönem yaşansın; hasat gibi, düğün gibi.
Seçimler ülkemizin ve bölgemizin geleceği için siyasi, sosyal ve ekonomik açılardan önemlidir. Bu nedenle vatandaş da sakin olmalıdır. Son 30 yılda örneklerini gördüğümüz bir gerçek var:
Türkiye siyasi istikrarı yakaladığında ekonomi de istikrarı yakalıyor. 1983-1987 döneminde, 20022006 döneminde olduğu gibi. Son beş yıllık dönemde, siyasi istikrar yanında dünya ekonomisindeki pozitif havayla Avrupa Birliği ile olan ilişkiler de ekonomideki güzel gelişmelere destek oldu. Avrupa Birliği süreci uzun ince bir yol. Dünya ekonomisi bugün iyi yarın ne olur bilinmez. Üstelik her ikisi de bizim dışımızdaki gelişmelere de bağlı. Bizim gücümüz ise siyasi istikrarı sağlamaktır.
Ekonomik ve sosyal alandaki bazı reformların sürdürülmesi ve başlatılması için siyasi istikrar son derece önemlidir . Enflasyonun düşürülmesi, kamu kesimi dengesinin korunması, sosyal güvenlik reformunun yapılması, rekabetin güçlendirilmesi, işsizliğin azaltılması, kalkınmanın sağlanması, gelir dağılımının düzeltilmesi, bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması, adalet sisteminin daha etkin çalışması reformların tamamlanmasına bağlıdır.
Dünya ekonomisinde bugün lehimize gördüğümüz gelişmeler yarın aleyhimize olabilir. Bunu dünyada yaşanabilecek muhtemel bir krize bağlıyorum . Tersine mevcut durumda öylesine bir değişme var ki, bugün sürecin içinde olmayanların gelecekte durumu çok zor olacak. Bugün rekabeti karşılayamayanların yarın rekabeti yakalamaları çok güç olacak. Dünya ekonomisinde yaşananların şimdilik ekonomik yansımalarını görüyoruz, yarın siyasi sonuçları da olacak. Lütfen olup bitenleri görün, duyun, anlayın. Ama önce sakin olun. Başkalarının bugünkü telaşı, yarın sizin derdiniz olsun.
Yayın tarihi: 9 Mayıs 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/09//ayaydin.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.