Nerdeyse altı aydır kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı ile yatıp kalkıyoruz.
Erdoğan önceki gün son noktayı koydu ve bir aksilik olmaz ise 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olacak. Ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olsun.
Açıkçası ben dahil çoğunluğumuz
Erdoğan'ın adaylığını daha kuvvetli ihtimal görüyorduk . Bu fırsat çok az kişiye nasip olur. Erdoğan önüne gelen bu fırsatı bir kenara itti ve birlikte yola koyuldukları
Abdullah Gül'e Cumhurbaşkanlığı makamını altın tepside sundu . Tıpkı 58. Hükümetin Başbakanı Abdullah Gül'ün Başbakanlıktan Erdoğan için istifa ettiği gibi.
Erdoğan isteseydi hiç kuşkusuz 11. Cumhurbaşkanı olur ve 7 yılını sırça köşkte geçirirdi. İsteyen de istemeyen de ona alışırdı. Ancak Erdoğan bu yolu seçmedi. Makam peşinde olmadığını, hedefinin halka hizmet olduğunu rahatlıkla seçim atmosferinde kullanmayı hak etti. Onun yerinde kim olursa olsun bunu kullanırdı.
Erdoğan adaylığı konuşulduğunda muhalefet ve toplumun önemli kesimlerinden tepkiler geliyordu. Aynı görüşte ve aynı ekolden gelen
Abdullah Gül ismine aynı olumsuz tepki gelmedi. Sebebi
Abdullah Gül'ün üslup farkından kaynaklanıyor.
Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı'na en çok karşı çıkanlar Çankaya'da türbanlı bir cumhurbaşkanı eşi istemedikleri yorumunu yapıyorlardı. Abdullah Gül'ün eşi
Hayrunnisa Gül'ün de türbanlı olmasına rağmen aynı kesimlerin Emine Erdoğan için gösterdikleri tepkiyi çok da fazla göstermediklerini görüyoruz. Peki bu bir çifte standart değil mi? Emine Erdoğan'a haksızlık olmuyor mu?
First Lady sorun olur mu? Eşim ve kızlarım başları açık ve çağdaş giyimden yana. Ancak kendi inançları doğrultusunda
'simge' olmaması koşulu ile başını örtenlere de saygılı olmak gerektiğine inanıyorum. Açıkçası şu demokrasi ikilemini anlamakta güçlük çektiğimi de ifade etmek istiyorum.
Başbakan eşi türbanlı olabilir, fakat cumhurbaşkanı eşi olamaz. Bu ne biçim çelişki?.. Öte yandan demokratik yöntemle seçime girmiş bir siyasi parti, kullanılan oyların yüzde 35'i ile en fazla milletvekili çıkarmış ve liderinin eşinin de türbanlı olduğunu bile bile halk oy vermiş ise, ne benim ne de bir başkasının söz söylemeye hakkı olmaması gerekir. Hem sandığa gidip oy kullanmayacak, sonrada çıkıp ben bunu başbakan veya cumhurbaşkanı istemiyorum demeye kimsenin hakkı yok. Demokrasiyi benimseyenlerin halkın çoğunluğunun kararına saygı göstermesi gerekmez mi?
Erdoğan'ın yaptığı kesinlikle bir fedakârlıktır. Abdullah Gül ismi de bence yerli ve yabancı piyasaların olumlu tepki vereceği bir isim.
Eşi Hayrunnisa hanım 70 milyon Türk halkının ortak talebine cevap verecek şekilde bir sürpriz yapıp, hiç olmazsa Çankaya Köşkü ile resmi tören ve davetlerde başını açarsa eşi Abdullah Gül'ü Çankaya Köşkü'nde çok rahat ettirir.
Bugünkü Tüm Yazıları
Erdoğan, Gül'e fedakârlıkla cevap verdi
Yayın tarihi: 26 Nisan 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/26//ayaydin.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.