İktidar partisi Cumhurbaşkanlığı seçiminde olabilecek en ideal adaylardan birini çıkardı. Başbakan da yerinde kalınca önümüzdeki dönemde yapılacak seçimde iktidar partisinin yeniden çoğunluk sağlaması olasılığı arttı. Eğer Cumhurbaşkanlığı seçimi mahkemeye gitmezse ve normal sonuçlanırsa, yılın stres yaratan çok önemli iki siyasi olayından biri atlatılmış olacak. Bir kere piyasalarda bunun getireceği bir rahatlama beklenebilir.
Piyasalarda durum
Bu algılama sonucudur ki ilk günkü temkinli yaklaşım yerini ikinci iş gününde iyimserliğe bıraktı. Yurtdışının da etkisiyle piyasalar, biri hariç, geçen yılki dalgalanma öncesinde yani mart başında ulaştığı tarihi düzeylere çok yaklaştı.
* Hariç olanı hemen belirtelim; faiz. Hazine ve Merkez Bankası faizleri yüzde 13 düzeyindeyken şimdi yüzde 19 civarında bulunuyor.
* Ancak borsanın Mart 2006'daki 48.190 olan rekoruna dün çok yaklaşıldı, 48.032 puanla kapanış rekoru kırıldı.
* 2030 vadeli Eurobond'un fiyatı da 157.000 dolarla son 14 ayın en yüksek değerine ulaştı.
* Dolar kuru da yine geçen yılın mart başındaki 1.310 düzeyine çok yaklaştı. 1.334'ten günü kapattı.
Kuru etkileyen faktörlerBugün bunların içinden işlemek isteğimiz konu döviz kurları. Özellikle de seçim öncesinde kurların nasıl bir seyir izleyebileceği.
* Geçtiğimiz aylarda olduğu gibi, gelecek aylarda da kurlar üzerinde en etkili olacak verilerden biri YTL faiz oranları. Türkiye halen dünyanın en yüksek faizini vermeye devam ediyor. Seçim ortamında da faiz oranının düşürülmesi pek beklenmiyor. Ekonomiden sorumlu Bakan
Ali Babacan bir süre önce,
"Seçim öncesi yapılacak bir faiz indiriminin yanlış sinyal vereceğini" belirtmişti. Yüksek faiz ayrıca yüksek cari açığın finansmanı için gerekli görülüyor. Merkez Bankası da son Para Kurulu Toplantısı'nda parasal sıkılaştırmaya daha fazla vurgu yaptı. Dolayısıyla faiz yüksek kalacaksa kısa vadeli sermaye de Türkiye'ye gelmeye devam edebilir. Bu kurları baskılayıcı bir etkiye sahip.
* Sadece portföy yatırımları yoluyla değil doğrudan yatırımlarla da yabancı sermaye girişi rekor düzeyde. Geçen yılki 20 milyar dolarlık doğrudan sermaye yatırımından sonra bu yılın ilk üç ayında 12 milyar dolarlık bir rakama ulaşıldı. Başbakan bu rakamın yıl sonunda 30 milyar dolara varacağının tahmin edildiğini söyledi. Rakam bu kadar yüksek olunca doğal olarak dövizde arzı artırıyor ve döviz fiyatları üzerinde belirleyici olabiliyor.
* Kurda yukarı yönlü dalgalanmanın önündeki ciddi bir engel de, yerli tasarruf sahiplerinin elindeki 81.3 milyar dolara varan döviz tevdiat hesaplarının bulunması. Bunun da 21 milyar doları son 9 ayda oluştu. Yani
döviz tevdiat hesapları son 9 ayda yüzde 35 arttı. Bu döviz taşımanın serbest bırakıldığı 1983 sonrasındaki en büyük artış. Yerliler bu dövizi herhangi bir büyük dalgalanmaya veya devalüasyona önlem olarak aldı. Ya da yükseldiği düzeylerden satıp kâr elde etmek için. Son yıllarda ortaya çıkan dalgalanmalarda da yerlilerin satışlarının etkili olduğunu ve dalga boyunu küçülttüğünü gördük. İşte hangi nedenlerle olursa olsun kur yükseldiğinde ilk önce yerlilerin satışları gelecek. Bu da kurun yukarı yönlü hareketini sınırlayıcı bir faktör.
* Eğer vatandaşın döviz satışları kurun önünü kesmezse hem kamu bankalarının hem de Hazine'nin elinde döviz tasarrufları var. Bunun miktarı da 10 milyar dolarlarla ifade edilebilir. Pekala seçim öncesinde bu rezervler de harekete geçebilir.
* Nihai olarak Merkez Bankası da seçim öncesinde bir kur patlamasına karşı doğrudan satış yapabilir. Onun rezervleri de 60 milyar doların üzerinde.
* Olmazsa faizi yeniden yükseltebilirler. Nasıl olsa daha da yüksek faizin faturası seçim sonrasına çıkar.
Ankara ne yapabilir?Bütün bunlar seçim öncesinde hükümetin küresel piyasalardan kaynaklanabilecek bir dış etkiyle kurun yükselmesine karşı elindeki silahlar.
Bu silahlar da sırasıyla yetmezse toptan kullanılabilir. Çünkü seçim öncesinde kurlarda meydana gelecek bir zıplamanın hükümete siyasi faturası ağır olabilir.
Hiçbir hükümet de seçim öncesinde kur patlamasıyla ekonomideki bütün cilasının dökülmesini istemez. Buna rağmen seçimden koalisyon çıkacağı ihtimali belirir ya da sandıktan bir koalisyon çıkarsa veya küresel piyasalarda köklü sarsılmalar meydana gelirse hükümetin ve Türkiye'nin yapacakları da sınırlı kalır.
Sonuç
"İstediğin kadar sık, turpun kanı akmaz" İngiliz Atasözü
Yayın tarihi: 26 Nisan 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/26//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.