Piyasalarda şiddetli bir dalgalanmanın yaşandığı geçen yıldan günümüze neredeyse bir yıl geçti. YTL, dolar ve Euro karşısında hızla değer kaybetmiş, faiz oranları yükselme eğilimine girmiş, bekleyişler bozulmuştu. Ekonomiden sorumlu yetkililer içeride dengelerin sağlam olduğunu, piyasalardaki ani dalgalanmanın dışarıda kaynaklandığını söylemişlerdi.
Dalgalanma dışarıda kısa sürede bittiği halde bizde önemli izler bıraktı. Biz ya gelişmeleri iyi görmedik veya iyi yönetemedik. Uluslararası piyasalarda OcakNisan 2006 döneminde, gelişmiş ülkelerde faiz oranlarındaki yükselme eğilimi yabancı yatırımcıları tedirgin etmişti.
Onlar da tercihlerini değiştirmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki portföylerini azaltmışlardı. Nitekim Türkiye'nin de dahil olduğu gelişmekte olan ülkelerden ani sermaye çıkışı başlamıştı.
İlginç olan dış piyasalardaki hareketlilik en fazla bizi etkilemişti. Bu etkileri kısa dönemde faiz yükselmesi, borsanın düşmesi, YTL'nin hızla değer yitirmesi olarak gördük.
Fakat dalgalanmanın uzun vadeli tortuları günümüze kadar geliyor. Enflasyon daha yüksek bir platoya oturdu. Buna rağmen, Hükümet ve Merkez Bankası enflasyonu 2007 yılı için yüzde 47 olarak hedeflediler. Piyasanın beklentisi hedefin iki katı düzeyinde. Demek ki bekleyişler önemli ölçüde bozuldu. Normal zamanlarda enflasyonda birkaç puanlık yükselme kısa sürede telafi edilebilir.
Fakat, geçmişteki eğilim dikkate alındığında enflasyonun yukarıya yönelik meyli çok sayıda ekonomik ajanı olumsuz etkiliyor. Davranışlar aniden yön değiştiriyor. Tam ücret kontratları, kira kontratları, siparişler beklenen enflasyona göre ve daha uzun vadelerde yapılamaya başlamıştı ki yeniden kısa vadeye ve geçmiş enflasyona geri dönüldü. Yazık oldu. Kayıpları ve kazançları hesaplama şansım yok. Çok sayıda gerçek ve tüzel kişinin mağdur olduğu bir gerçek.
Şimdi yeniden güven tesisi etmemiz için zaman gerekli. Hem de seçim ortamında. Enflasyon hedefinin değiştirilmemesi doğru oldu. Kısa vadeli faiz oranları 4 puan yukarıya çekildi. İç talep yükselen faiz oranlarına tepki verdi, yavaşlamaya başladı. Fakat, bunun da bir maliyeti var.
Borçlanma maliyeti yükseldiği için 2007 bütçesine faiz giderleri arttı. Kurumlar vergisinin düşürüldüğü, istihdamda vergi yükünün azaltılmasının planlandığı bir dönemde faiz giderleri beklenmedik şekilde arttı.daha da önemlisi, yatırım araçlarının vergilendirilmesinde eşit bir yaklaşım benimseyen Hükümet yaban yatırımcılar lehine düzenlemeler yapmak zorunda kaldı.
Faiz oranlarının yükselmesi, kısa vadeli kredi kullanan kesimleri de olumsuz etkiledi. Ticari kredilerde ve tüketici kredilerinde faiz oranları yükseldi. Bilanço yapıları bozuldu. Yatırımlar yavaşladı. Zaten yavaş giden istihdam daha da sınırlandı.
Uluslararası piyasalar çabuk toparlanınca Türkiye'deki piyasalar da toparlandı.
Yabancı sermayenin yeniden gidecek yer aradığı bir dönemde faiz oranları daha yüksek, hisse fiyatları daha düşmüş olan Türkiye cazip hale geldi. YTL yeniden değer kazandı. Borsadaki şirketlerin değeri arttı. Yabancı yatırımcılara getirilen verginin düşürülmesi Hazine kağıtlarına olan ilgiyi daha da arttırdı. Faiz cazip, vergi yok. Haziran 2006 ile Mart 2007 döneminde yabancı yatırımcıların Hazine kağıtlarına olan yatırımları hızla arttı. Oysa aynı dönemde, yerleşik kağıtlardan ve fonlardan çıkıp YTL mevduata veya döviz mevduatına yöneldi. Yerliler gelişmelerde ürktüler. Geçmişi hatırladılar, dövize döndüler. Dövizde kaldıkları sürede de kaybettiler.
Dalgalanmadan bize yüksek enflasyon, yüksek faiz, daha düşük kamu harcaması, düşürülmeyen vergi yükleri, yavaşlayan ekonomi, işsizlik yanında korku ile bozulan beklentiler kaldı. Yabancı yatırımcılar fırsatları iyi değerlendirdi. Moralleri bozulan yerliler seyretmeye, yabancılar piyasalarda yüksek getiri ile seyir etmeye devam ediyor.
Yayın tarihi: 25 Nisan 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/25//haber,BC245D26DAF746EFAB211BC14F847EFA.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.