kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Nisan 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
MURAT BARDAKÇI
Tarihin Arka Odası

Pozitivist hanımın metafizik şiirleri

Önce, şiir olduğu söylenen şu satırları okuyalım:
"Birliğin yapıcılığına erenler / Sevginin büyük gücünü görenler / Gönlünü insanlığa verenler / Ayırdetmeksizin sevenler // Nefsini alt edip yenenler / Eksiği ile büyük cenge girenler / Gerçeği arayıp bilenler / Şükürle Tanrı'ya yönelenler"
Şimdi de, derin bir ilhamın mahsulü olan aşağıdaki felsefi metne, imlâsını değiştirmeden bir göz atalım:
"...Yaşadığım kadarıyla bu dünya nimetleri bana yeter diyen bencil insan, kendisine bırakılan büyük mirasın sorumluluğunu hiç hissetmeden, gelecek nesillere "Bir Yokluk" devretmenin ağır vebâlini dahi ne yazık ki düşünmemektedir.
Varoluş amacı ve böylesine büyük imkânlarla bezenmiş bir dünyada yaşamak hakkını elde etmiş olması, aslında bu ilâhi düzenin sırrına varması için ne büyük bir imkândır.
Bu düzenin kusursuzluğunu idrak eden her insan, onun Yaratıcısını da anlamak O'na inanmak ve tüm insanlığı O'nun yolunda toplamak sorumluluğunu da hissetmelidir.
Aklını, gerçeği bulmak, O'na inanmak ve O'nun yolunda bir olmak için kullananlar, şüphesiz ki İNSAN OLMANIN SORUMLULUĞU'nu da duyanlardır"

SAPKINLIK BİLE DENMEZ
Bu zarif şiir ve özlü sözler, Kemal Alemdaroğlu'nun İstanbul Üniversitesi Rektörlüğ sırasında yardımcılığında bulunan, sonra Atatürkçü Düşünce Derneği'nin başkan yardımcılığına gelen ve geçen haftaki mitingin düzenleyicilerinden Prof.Dr. Nur Serter'e ait.
Pazartesi günü bu köşede İstanbul'da geçmiş yıllarda Dr. Refet Kayserilioğlu'nun liderliğinde faaliyet gösteren ve ruh çağırma işiyle uğraşan "Sevgi Birliği" adındaki bir gruptan bahsetmiştim. Grup "Beyti Dost" adında bir rehber ruh ile temasta olduğunu ve Beyti Dost'un, "son üç peygamberden birinin ruhu" olduğunu söylüyordu.
Sevgi Birliği' nin yayınladığı
"Sevgi Dünyası" isimli dergide Nur Serter imzalı bazı yazıların bulunduğunu hatırlatmış ve "Bu Nur Serter günümüz Türkiyesi'nin en sıkı Atatürkçülerinden olan Prof. Dr. Nur Serter midir, yoksa ortada sadece bir isim benzerliği mi vardır?" diye sormuştum.
Nur Hanım sorumun cevabını bana değil, önceki gün Yeni Şafak Gazetesi'ne "O dergideki Nur Serter, evet benim" diyerek verdi. Sonra "Şu anda pozitivist düşüncede olduğundan" bahsetti, dergideki yazıların "o kadar da sapkın gözükmediğini" söyledi ve "Bunlar 30 sene önceydi. ..."Bakın bizim de böyle bir dergimiz var, bize de yazı yazar mısınız?" diye sormuşlardı. Ben de bunun üzerine dergiye yazdım. ...Ben dergiyi doğru dürüst okumuyordum da. ...Ayrıca bu olay yıllar önceydi ve ben de büyüdüm geliştim" dedi.
Prof. Dr. Nur Serter' in bu açıklamasından sonra merakım zâil oldu, rahatladım. Ama, birkaç hususu hatırlatmadan edemeyeceğim:
Sevgi Dünyası'ndaki yazılar Nur Hanım'ın da söylediği gibi sapkın falan değildi, sadece uçuktu. Zira, peygamberlerden birinin ruhunu çağırdıklarına inanıp hayatlarını o celselerdeki yâvelere göre yönlendirenlere sapkın falan değil, sadece uçuk, denmesi gerekirdi!

YA SONRAKİ AŞAMA?
Ama, işin daha önemli olan bir başka tarafı var: Dergideki yazılar Nur Hanım'ın söylediği gibi 30 değil, 20 sene kadar önce yayınlanmıştı, meselâ yukarıda yaptığım alıntıların yeraldığı yazılar, 1985 Ocağında çıkmıştı. Üzerindeki imza "Doç. Dr.Nur Serter" şeklindeydi, yani Nur Hanım bu yazıları yazdığı sırada üniversitenin anlışanlı bir hocasıydı, dolayısıyla "büyümesini ve gelişmesini" tamamlayalı yıllar olmuştu.
Bir yazarın isteyen herkese yazı vermesinin, ama yazılarının çıktığı dergiden "Ben o dergiyi zaten doğru dürüst okumuyordum" diye bahsetmesinin inandırıcılığını yorumlamak da artık size düşüyor.
Bana pazartesiden buyana mesajlar gönderip mâlûm uçuk ruhçu grup hakkındaki yazım için "Tandoğan Mitingi'ne gölge düşürmek ve laiklik karşıtlarına destek çıkmak" diyenlere de hatırlatayım:
Konunun laiklikle, mitingle, dinle, imanla, hiçbir alâkası yoktur. Yazdıklarım, bugün laikliği elden bırakmayanların vakti zamanında ruhçu dergilere Tanrı, şükür, yahut kehanet gibi bahislerde yazılar yazdıklarını, üstelik şiirler bile döktürmüş olduklarını hatırlatmak ve "Bundan sonraki fikri aşamaları acaba neresi olacak?" merakından ibarettir!