kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Nisan 2007, Perşembe
Son Dakika
arama
atv
Kanal 1
ABC
ERGUN BABAHAN
Çankaya ve sınıf savaşı
Çankaya Köşkü çevresinde yoğunlaşan gerilim aslında tipik bir sınıf savaşıdır.
Eser Karakaş'ın başlattığı tartışmayı dün Mümtaz'er Türköne sürdürdü.
Doğrudur, bugünkü kavganın temelinde devlet iktidarının rantını yemeye alışmış, kapalı ekonomi yanlısı sınıfla, dışa açılan, rekabete hazırlıklı, hızla gelişen Anadolu sermayesi arasındaki çekişme yatmaktadır.
3 Kasım seçimlerinin ertesi günü SABAH'ın manşetinin "Anadolu İhtilali" olması bu yüzdendir aslında.
Güçlü konumda olan herkesin kendi durumunu sağlamlaştırmak için bir düşmana ihtiyacı vardır.
Amerika bile gerek kendi halkını, gerekse uluslararası sistemi "İslami Terör" tehdidi veya korkusuyla denetim altında tutmaktadır.
Türkiye'de geniş kitleleri mevcut sistemi sorgulamadan olduğu gibi kabule zorlayan en büyük argüman şeriat ve bölücülük tehlikesidir.
Türkiye, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, şimdi sahneden çekilen komünizm de dahil olmak üzere bu "öcüler" sayesinde yönetilmiştir.
Demokratik sisteme yönelik tüm müdahaleler, bu öcüler üzerinden gerçekleştirilmiştir.
Çünkü rantı devlet sağlamaktadır.
Devleti kontrol eden, rantın dağılımını da kontrol eder.
Rantı denetleyen kesimler kendilerini savunmak ve rakip çıkacakları sindirmek için Türköne'nin altını çizdiği gibi laikçi ideolojiye sarılmıştır.
Bu sistemin avanta paylaşımından yararlanamayanlar da doğal olarak bu ideolojinin karşısında yer almıştır.
Bugün herkesin başörtüsü, içki yasağı gibi baktığı tartışmanın temelinde tamamen çıkara dayalı sınıfsal bir çatışma vardır.
Türkiye devriminin demokratikleşme ayağının hâlâ tamamlanamamış olmasının temelinde de bu çekişme yatmaktadır.
Kapalı bir rant ekonomisinde, rekabetten uzak bir biçimde zenginleşenler, "şeriat" tehdidi diyerek rakiplerini baskı altında tutarken, düzenin de demokratikleşmesine, halkın katılımına açılmasına karşı çıkıyorlar aslında.
Eser Karakaş'ın haklı olarak sorduğu gibi, "Bugünün Türkiyesi'nde dışa açık piyasa ekonomisini savunan bir tek katı laikçinin görülmemesi" bir tesadüf olabilir mi?
Elbette olamaz.
Hafızanızı şöyle bir yoklarsanız, Tansu Çiller döneminde iki büyük medya grubu arasındaki kavganın aslında Türkiye'nin dışa açılmasını savunan kesimle, kapalı ekonomiyi savunan kesim arasında olduğunu anımsarsınız.
SABAH, o gün de tıpkı bugün olduğu gibi, uluslararası rekabetten, devletin rant dağıtım merkezi olmaktan çıkmasından yanaydı.
O kavga hâlâ bitmedi.
Üretime katılmadan, lisansla, kotayla, teşvikle zenginleşmeye devam etmek isteyenler elbette bu imtiyazlı konumlarını gönüllü olarak terk etmeyecektir.
Paniğe gerek yok.
Avrupa'nın 100 yıl önce yaşadıklarını biz biraz gecikmeli yaşıyoruz o kadar.