|
Gay Filmler
|
|
İstanbul festivali başladı. Sinema kuşları (ki aralarında Anadolu'nun kimi kentlerinden bu mevsimde İstanbul'a göçenler de var) iki hafta boyunca Beyoğlu'nu mesken tutacaklar. Onlarla sık sık karşılaşacağımızı ve fırsat buldukça söyleşeceğimizi sanıyorum. Bu yılki programın bir özelliğine dikkat çekmek istiyorum. O da eşcinsel temalı filmlerin çokluğu. Bu elbette büyük ölçüde toplu gösterilerden kaynaklanıyor: komple bir Pier Paolo Pasolini gösterisi, yan filmleriyle birlikte bir mini Fassbinder gösterisi, bir Gus Van Sant gösterisi (ki kendisi de bir sinema dersi için aramızda olacak). Ayrıca da Kötü Arkadaş'tan Kral ve Soytarı'ya, Hedwig ve Kızgın Çıkıntısı'ndan Shortbus'a, Arzunun Kanunu'ndan Kızgın Taşlara Düşen Su Damlaları'na, Düş Gezginleri'nden Bir Ömür Yetmez'e ve de Eşcinsel Sinemanın Tarihi belgeseline, daha birçok film. Bu filmlerin sadece eşcinsel olan veya eşcinsel âlemi merak eden seyirciye seslendiğini söylemek büyük haksızlık olur. Eşcinsel sinemacılar, Visconti'den Pasolini'ye, Cukor'dan Fassbinder'e, Almodovar'dan Ozon'a yalnızca karşımıza adeta özel bir mercekle yakalanmış son derece çekici erkek figürleri getirmekle kalmazlar. Onlar, belki çok ince duyarlılıklarıyla yaşamı da en haşin ve matemli, ama aynı zamanda en çılgın ve komik yanlarıyla saptamayı bilen eşsiz hayat gözlemcileridirler. Bir Pasolini filmografisini izlemek, hayatı yepyeni bir yorumuyla kavrama şansıdır: estetiğinden hüznüne, dramından cinselliğine... Ve bu açıdan, rastlantıların getirdiği bu yılki özellik, aslında sinemayı ve hayatı sevenler için kaçırılmaz bir fırsat sayılmalıdır. (Bu konuda, SİNEMA dergisinin nisan sayısındaki yazıma da göz atılabilir.)
|