SABAH - 22/03/2007 - AKBANK'taki ihtilâf Sabancılar'a yaradı
kapat
   
22 Mart 2007 Perşembe
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Kadir Has'ın anıları
'Üniversitemize mühür bile vurdular'
Eski MİT'çi ortak olunca Coca Cola'yı satın aldık
AKBANK'taki ihtilâf Sabancılar'a yaradı
'1930'lu yıllarda 'flört'ün adı bile yoktu
Kayserililer, zenginliği Çukurova'da yakaladı
Mete Has'tan dehşet anı

AKBANK'taki ihtilâf Sabancılar'a yaradı

ADANA'DA, Kayserililer'in öncülüğünde gelişen sanayi, ticaret hayatına da canlılık getirdi. 1945 yılında, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte, herkes rahat nefes almaya başladı. Ardından, 1946 yılında çok partili rejime geçildi, bu arada "Demokrat Parti" kuruldu.

Ümitler, yeniden yeşermişti. "Marshall Plânı" çerçevesinde, Amerika Birleşik Devletleri'nden, Türkiye'ye yardım kararı çıkmış, piyasa rahatlamıştı. O tarihlerde, para piyasasını "İş Bankası" yönlendiriyordu. Babam ve ortakları, iş hayatında oldukları için, bankalara büyük komisyon veriyorlardı.

Piyasadaki hareketlilik, MillMensucat'ın dört ortağı ve Hacı Ömer Sabancı'yı yeni arayışlara sevketti. MillMensucat'ın ortakları Nuh Naci Yazgan, Nuri Has, Mustafa Özgür ve Seyit Tekin, yanlarına Adanalı Ahmet ve Bekir Sapmaz'ı alarak, bir banka kur- maya karar verdiler. Devletten gerekli izin sağlandı, bankaya da "Akbank" adı verildi.

12 Aralık 1947 tarihinde, Türk finans sektöründe yerini alan Akbank'ın asıl adı, "Adana-Kayseri Bankası"dır. Ancak, her iki şehrin isimlerindeki baş harfler, Akbank'ın adını oluşturmaktadır.

Akbank'ın kuruluşu sırasında, ortakların hisse oranları ise şöyle idi: Nuri Has: % 15, Hacı Ömer Sabancı: % 15, Nuh Naci Yazgan: % 15, Mustafa Özgür: % 15, Ahmet ve Bekir Sapmaz: % 15, Seyit Tekin: % 5.
Kurucu ortaklar, hisselerin %80'ini paylaştıktan sonra, Adanalı işadamları için %10, İstanbullu işadamları için de yine %10'luk kota ayırdılar.

Dolayısıyla, bu %20'lik hissenin Adanalı ve İstanbullu "seçkin ve itibarlı" işadamlarına satılmasına karar verdiler. Kayserili, Adanalı ve İstanbullu 83 işadamı, bankanın kurucu ortakları heyetinde yer aldı.

Akbank, 1950-1962 yılları arasında kurucu ortaklar tarafından yönetildi. Bu süre içerisinde, Seyit Tekin'in oğlu İbrahim Tekin, Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. Ben de, uzunca bir zaman Sakıp Sabancı ile birlikte Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulundum.

1962 yılına gelindiğinde, Akbank ortakları arasında zaman zaman başgösteren yönetim anlaşmazlığı, iyice su yüzüne çıktı. Bir güven bunalımı yaşandı. Ortaklar, iki kutba ayrıldı. Bir tarafta Sabancı Ailesi, diğer tarafta da kardeşim Kemal'le birlikte hareket eden Ahmet Sapmaz kıyasıya rekabete giriştiler.

İşin tadı kaçmıştı. Mutlaka bir orta yol bulunması gerekiyordu. İki tarafı yatıştıracak bir üçüncü kişiye ihtiyaç vardı. Bu kişiyi bulmuştum.

Tarafları, ancak ünlü bankacı, İş Bankası'nın eski Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed Dallı birarada tutabilirdi. Ortaklar arasındaki gerginlik, beraberinde rekabeti de getirmişti. Bir grup, sermaye artırımına gitmek istiyor, diğer grup ise buna engel oluyordu. 1962 yılında vefât eden babam, Akbank hisselerini sağlığında iken, evlâtları arasında taksim etmişti. Babamdan bize intikal eden bu hisseler nedeni ile benimle birlikte kardeşim Kemal ve eniştemiz Tâlip Aksoy da, hissedarlar arasında bulunuyordu.

İşte böylesine gergin ortamda, bir yandan Sabancılar, bir yandan da kardeşim rahmetli Kemal ile merhum Ahmet Sapmaz, piyasadan Akbank'ın hisse senetlerini toplamaya başladılar. Bu iki grup, bankayı ele geçirmek için kıyasıya çarpışıyordu. Ama bu rekabetten, sadece müessese yıpranıyordu.

Akbank'taki iktidar mücadelesi sırasında doğal olarak, kardeşim Kemal ve Ahmet Sapmaz'la aynı grupta yer aldım. Ancak, piyasadan iddialı şekilde hisse toplamayı hiç düşünmedim. Böyle bir teşebbüse girmem halinde, bankadan kredi çekmem gerekecekti. Çünkü, elimde yeterli miktarda nakit para yoktu. Bu durum da, belki beni ilerde borç krizine dü- şürebilirdi. Akbank'ın, gelecekte muvaffak olup olamayacağını da kestiremiyordum.

AKBANK'IN BÜYÜK ORTAKLARI
ORTAKLAR, ANLAŞAMIYOR

Fakat, buna rağmen o günün şartlarında ucuz bulduğum bazı hisseleri satın almıştım. Hacı Ömer Ağa'nın oğlu Erol Sabancı ise, fiyatına bakmadan, Akbank hissesi toplamaya başladı. Türkiye'nin her tarafına adamlarını sevkedip, büyük-küçük ne varsa, bütün hisselerin satın alınması tâlimatını verdi.

Benim asıl amacım, bankanın büyümesi ve kalkınması idi. İhtilâfın sürmesini istemiyordum. Onun için, merhum Ahmed Dallı'nın profesyonel bir yönetici olarak işin başına geçmesini arzu ediyordum. Ortaklardan bir kısmı, merhum Dallı'nın, Sabancılar'a yakın bir kişi olduğunu söylüyordu. Ama ben, Ahmed Bey'in hiçbir tarafı tutmayacak dürüstlükte olduğunu biliyordum.

Dallı ile ilgili teklifimi, ortaklarımıza açtım. Ayrıca, o tarihte Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yapan İbrahim Tekin'in de iznine başvurdum. Tekin, görevini Ahmed Dallı'ya seve seve verebileceğini bana ifade etmişti. Ancak, kardeşim Kemal ile, hissedarlardan Ahmet Sapmaz bu konuda beni uyararak şunları söylemişlerdi:

- "Aman Kadir Bey, dikkatli ol. İbrahim Tekin'e bu teklifi yaparsan, aksi tesir yaratabilir. Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan uzaklaştırılması durumunda, Sabancılar'la birlikte hareket edebilir."

İbrahim Tekin, bu konuları kendisiyle görüşürken bana karşı çok dürüst bir görüntü sergiliyor, Ahmed Dallı'nın getirilmesinden büyük memnuniyet duyacağını ifade ediyordu. Bundan dolayı, herhangi bir sürprizle karşılaşmayacağımızı düşünüyordum.

1962 yılının sanırım Haziran ayında, Akbank'ın Genel Kurul Toplantısı'nı yaptık. Toplantı açılırken Sakıp Sabancı, ellerindeki hissenin %50'yi geçtiğini söyledi. Bizler, beklenmedik bir sürprizle karşılaşmıştık. Çünkü, o güne kadar Sabancılar'ın elindeki hisselerin henüz %50'ye ulaşmadığını zannediyorduk.

Sakıp Bey'in bu sürpriz açıklamasından sonra, işin aslını öğrendik. Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Tekin'in, hisselerini, bir gün önce Sabancılar'a sattığı ortaya çıktı. Kendisi de zaten o günkü toplantıya gelmedi. Tekin'in, Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan ayrılması için başlattığımız hareket, kendisinde rahatsızlık yaratmış. Hemen, bu kızgınlıkla gidip, hisselerini Sabancılar'a satmış.

Sabancı Ailesi, Akbank'a 1962 yılının ortalarında hâkim oldu. Yeni patronlar, banka yönetimindeki mevcut görevlilere dokunmadı. Sadece Erol Sabancı, Yönetim Kurulu Üyesi oldu. Bana da rahmetli babamdan %5.5'luk bir hisse intikâl etmişti.

Kardeşim Kemal Has ve Ahmet Sapmaz'la birlikte yürüttüğümüz, Akbank yarışını kaybetmiştik. Merhum kardeşim Kemal de, daha sonra elindeki hisseleri Sabancı Ailesi'ne sattı. Bu arada, merhum Ahmet Sapmaz ise, bu bankanın hisselerini, borçlarına karşılık yine Sabancılar'a devretti.
Ortaklar arasındaki ihtilâfı sona erdirmek amacıyla Yönetim Kurulu Başkanlığı'na teklif ettiğim merhum Ahmed Dallı, Genel Kurul'da bu göreve seçildi.

Ahmed Dallı döneminde, Akbank büyük bir kalkınma hamlesine girişti. Yurt çapında şubeleri yaygınlaştı. Ahmed Dallı ile çok iyi bir dostluk ilişkim vardı. Yönetim Kurulu Toplantıları'na beni almadan gitmezdi. Merhum Dallı, 1969 seçimlerinde, Adalet Partisi'nden önce milletvekili seçildi, ardından da Ticaret Bakanlığı'na atandı.

Dallı, bankadan ayrıldıktan sonra, Akbank Yönetim Kurulu Başkanlığı'na İş Bankası'nın eski yöneticilerinden Bülent Yazıcı getirildi. Bu arada, Demokrat Parti iktidarının başbakan yardımcılarından merhum MedenBerk de Genel Müdürlük görevini üstlendi.

12 Mart 1971 Muhtırası döneminde Ticaret Bakanlığı, daha sonra da Başbakanlık yapmış olan Merkez Bankası eski Başkanı merhum Naim Talû ise, 70'li ve 80'li yıllarda, uzun süre Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapacaktı.

Akbank, yıllardan beri Erol Sabancı'nın dirayetli yönetimi altında finans sektörüne hizmet veriyor. Bu arada, benim ortaklığım da sürüyor. Erol Sabancı, Türkiye'nin, dünyaya açılan bu bankasını her geçen gün daha başarılı, daha yararlı ve daha modern hale getirmek için çaba harcıyor.
Sabancı Ailesi'nin bugün elde ettikleri büyük başarının sırrı, baba Hacı Ömer Sabancı'nın vefâtından sonra, kardeşler arasında sağlanan birlik, beraberlik, dayanışma ve güven duygusunda saklıdır. Tabii bu birliğin sağlanmasını temin eden de, büyük ağabey Sakıp Sabancı'dır. Kendisi, çok iyi bir orkestra şefidir.

AKBANK YARIŞINI KAYBETTİK
ÜNLÜLER BANKA YÖNETİMİNDE

Hatay bizim olmasa hiç para saçar mıyım
14 MAYIS 1950 tarihinde, Türkiye tam demokrasiye geçmiş, Demokrat Parti de, ezici bir çoğunlukla iktidar olmuştu. Yeni iktidarla birlikte, ülke şantiyeye döndü. Bu arada, sanayileşme hamlesi başlatıldı. Babam Nuri Has, Adana'daki yatırımlardan sonra, yeni teşebbüsler peşine düştü. Tabii, MillMensucat Fabrikası'ndaki başarısı, onun için çok iyi bir imtihan olmuştu. Tüccar kimliğinin yanı sıra, iyi bir sanayici olarak da kendini kabul ettirmişti.

Babam, yeni yatırımları için çevre ve piyasa etüdüne girişmişti. O yıllarda, Antakya yöresinde işçi ücretleri çok düşüktü. Ayrıca, o bölgede yetiştirilen pamuk elyafı ise, Adana pamuğundan daha kaliteli idi. Babam, bu avantajları göz önüne alarak, Antakya'da Akiş İplik Fabrikası'nı kurmaya karar verdi.

Türkiye'nin 3. Cumhurbaşkanı merhum Celâl Bayar, bir yurt seyahati sırasında Hatay'ı ziyaret ediyor, bu arada, şehir merkezi Antakya'daki Akiş İplik Fabrikası'nı da geziyordu. Bayar, babama, bu fabrikayı niçin kurduğunu sorarken, şu anlamlı sözleri de söylüyordu:

- "Bak Nuri Bey, Suriyeliler devamlı şekilde Hatay'ı istiyor. Sen ise, gelip burada fabrika kuruyor, büyük yatırım yapıyorsun. Bunun sebebini bana anlatır mısın"

Rahmetli babam, Cumhurbaşkanımız Bayar'a şu cevabı vermişti:

- "Muhterem Reisicumhurum, bu topraklar bizim olmasa, gelip para saçar mıyımş Artık, bu toprakların bize ait olduğunu, yaptığım yatırımla Suriyeliler'e göstermek istiyorum. Burada yaşayan vatandaşlarımız da, benim yatırımımdan sonra, iyice inandılar ki; artık burası Türk toprağı. Burada, Türkler'in fabrikaları dahi var."

1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Büyükanıt: Yemek ani değildi
 Oğul Has'ın gözyaşları - VİDEO
 Enis Batur: Şerefsiz saldırı kurbanıyım
 Google Earth'te skandal!
 Yağışlar ne kadar sürecek? - HARİTALI
 Sahte çeyrek altınlara dikkat! - VİDEO
 Ucuza tatil fırsatı!
 Öğretmenlere OKS uyarısı!
 'Nerelerde radar var?' krizi
 15 yıllık davanın kararı yarın
 Yumurtalarını donduran kadınlar!
 Tamiflu delirtiyor mu?
 El Kaide'ci Sakka'ya BM'den iki ziyaretçi
 Bayrama Apo gölgesi
 Erdoğan nevruz ateşi yaktı, Nâzım okudu
 Vali emretti Aygül öğretmen Iğdır'da kaldı
 'Yüksek' krizde 2'nci raunt bugün
 'Herkesi Türk yapmaya kalkmak doğru değildi'
 11 tanığın hiçbiri görmedi
 Sağanak yağış geliyor
 Mersin'de göç etmiş hayatlar
 Yolcu dolu otobüse saldırı
YILMAZ ÖZDİL
Bir başkadır benim memleketim...
ÖNCEKİ...
ERGUN BABAHAN
Kürtler yorgun
Nevruz kutlamaları, bölgenin önde...
MEHMET BARLAS
Bir yastıkta aynı rüyayı görmek çok mu zor?
Fazıl Say'ın...
UMUR TALU
Ne yolculuk ama!
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı dün...
FATİH ALTAYLI
Sayın
Yeni tartışmamız Başbakan'ın terör örgütü lideri...
ERDAL ŞAFAK
Kazlıçeşme notları
Demokratik Toplum...
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN
Mardin, nevruzu sakin geçirdi
MARDİN

Barış ve...
MELİHA OKUR
Kayıp hayaller şehrinde nevruz!
BATMAN

Bu...
SAVAŞ AY
Nevruz öncesi bir karakol gecesi
MERSİN

Yaşı...
Türkiye bizi güçlendirir
Bu sözler, Türkiye'nin üyeliğine karşı olduğu yazılıp çizilen Fransa...
Yahuda'nın şifresi bu kitapla çözüldü
Hıristiyan dünyası ve tarihçiler şimdi de bu kitabı tartışıyor...
Ümraniye'de arazi savaşı
Ümraniye'de arazi savaşı
49 yıllık kullanımı Beşiktaş'a ait olan 5.5 dönümlük arazi buhar...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
Bize Ulaşın
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu