Çaça-Eşrefpaşa'da Romans
Sokakta, evin önündeki kaldırımda, masa kurup akşam yemeği yendiği başka kaç tane şehir vardır ki? Eski İzmir öyleydi. Benim çocukluğumun İzmir'i yani. Kentin bazı geçmiş zamanda kalmış mahallelerinin, geçmişi anımsatan dar sokaklarında, bu masalar hâlâ yaz akşamları görülür. Ama bir zamanlar bu, böyle yazı konusu olmayacak kadar doğaldı İzmir'de. İşte Adnan Turgut'un Çaça isimli kitabını 'bulduğumda', sokakta yenen o akşam yemeklerini hatırladım, içim ısındı. Kitabı bulmak derken gerçekten de böyle elimden bırakmak istemediğim kitapları keşfedince, hazine bulmuş gibi mutlu oluyorum ben... İzmir'de İbrahim'lerin 'İbram', domateslerin 'domat' olduğunu biliyorsanız, 'mamçak' diye bir kelime argo dağarcığınızda mevcutsa, romanın kahramanlarından İhsan'ın "Sen Körfez'e geldiğin zaman yıldızlar söner, susar deniz, susar rüzgâr, susar birer birer"i usul usul söylerken, o tınıların kitabın içinden süzülüp kulağınıza çalındığını duyabilecekseniz, Eşrefpaşa'dan çıkıp Varyant'tan inerken İngiliz bahçesini anımsıyorsanız, yazlık sinamaların, ilk gençlik flörteri için en ideal kaçamak mekanı olduğunu, iç çekerek onaylıyorsanız, ya şu anda İzmir'den çok uzakta sürgündesiniz, ya da eski İzmir'i çok özlüyorsunuz. İşte Çaça- Eşrefpaşa'da Romans, beni olduğu gibi sizi de o günlere ve o İzmir'e götürmeye hazır. Kitabın sonunda, "İkinci kitaba kadar bir kahve içimlik mola" demiş Adnan Turgut.. Sabırsızla bekliyorum ben; molanın bitmesini..
BARDAĞA DİKKAT! Gazetede hemen hepimizin masasında birer tane, çay-kahve içmek için bulundurduğumuz bardak, fincan vs. bulunuyor. Ve bu bardakların içlerinde bazen, yarım kalmış çaykahvelerin, birkaç gün beklediği de oluyor. Doğruya doğru! O zamanlarda o beklemiş likitleri temizlerken, kendi aramızda "Bir gün tifo falan olacağız valla," diye sözde abartılı espriler yaparız. Meğer abartmıyormuşuz. İngiltere'de yapılan bir araştırma ofislerde, böyle içinde bırakılmış çay-kahveli bardakların, gerçekten de bakteri ve mikrop açısından, sıkı durun, klozetleri bile yolda bıraktığını ortaya koymuş. Ve aynı araştırma en kötü koşulların "medya sektöründe" çalışanların masalarında olduğunu gösteriyormuş. Yani yukarıda anlattığım durum sadece bizim gazeteye ait değil! Çözümse; ya tek kullanımlık bardaklar tercih edilmeli veya dezenfekte için çamaşır suyu kullanılmalı. Ofis ortamında çalışanlara, özellikle de meslektaşlarıma duyurulur!
|