Cem Yılmaz'ın filmi 10 numara!
Cuma günü benim kanlı günüm... Hem, Yeni Asır'a, hem de pazar günü için SABAH'a yazı yetiştirmem gerekiyor. Her gün yazmak kolay. Üstelik yedi yıldır her gün aynı gazetede yazıyorsanız, kolayın ötesinde, keyifli... Sizi tam yedi yıldır çok yakından tanıyan dostlarınıza, günlüğünüzü açmak gibi bir şey... Ama sizinle sadece pazar günleri buluşuyorum ve bu da beni çok geriyor... Kendimi doğru ifade edememe kaygısı, konulardan konu beğenememe zorluğu vs. Bu yazıyı yazdığım cuma sabahı olduğu gibi. Konum belliydi, Cem Yılmaz'ı yazacaktım... "Hokkabaz'a gittik ama hiç gülemedik, ne biçim Cem Yılmaz filmi bu?" diyenlere, "Cem Yılmaz şaklaban değil kardeşim," diyecektim... O iyi bir "oyuncu". Canı istemiş, bu kez komedyen önlüğünü çıkarıp farklı ve çok renkli bir önlük giymiş, geçmiş mutfağa... İnsanın ancak boğazını kavurmayacak kadar acı, içine haşhaş tohumu katılmamış kadar 'dozunda' komik, sinema sanatı adına da 10 numara bir film yapmış. Haa efendim kendisine "Bu senaryo benden araklanmış," diyene neden sert cevaplar veriyormuş, neden eleştiriye tahammülü yokmuş, bu iddiaya yanıtı neden çok sert olmuşmuş... Adama alenen hırsız deniliyor! Ne yapacaktı yani; geh geh gülüp, sulu sulu esprilerle bu işi alaya mı alacaktı? İddia yeterince komik gerçi ama hangi birinize ben çıkıp da "Sen hırsızsın, benim malımı çaldın," desem, öfkelenirsiniz değil mi? "Bu senaryo benim," diyen, 'o senaryoyu' bir türlü gösteremediği için, asıl davayı Cem Yılmaz açtı. Cem'in işi şaklabanlığa vuramayacak kadar üzüldüğü burdan da belli zaten. Bu iş öyle yangın yerine sonradan dahil olup, eline yüzüne is sürerek, 'canını son anda kurtarmış savaşçı gazeteci' pozları atmaya benzemez. Yargı palavra yemez, neyse...
*** İşte bunları yazacaktım ki... Tam o saatlerde, MSN kullanıcıları arasında bir protesto eylemi başladı... "Herkes nick'inin yanına kız çocuğu ikonu eklesin, çocuk pornosuna 'hayır' desin" diye... Listemdeki birçok isim, daha ben bu mesajı aktarmaya kalmadan, bir küçük kız çocuğu ikonunu eklemişlerdi bile... Aralarından bazıları ise, "Ne gereksiz, ne saçma bir eylem! Ne işe yarayacak ki!" dediler. Ben de onlara "Daha iyi bi fikriniz varsa söyleyin, hemen uyglayalım, şimdilik elimizden bu geliyor," yanıtını verdim. Ve bir zamanlar her akşam saat 21.00'de laik bir Türkiye için ışıklarımızı açıp kapatırken, gerek gevrek gülüp, "Mum söndü oynuyorlar" diyenlerin sonunu düşündüm... Eylem eylemdir. Üstelik protesto ve tavır koyma özürlü bir millet için bu bile büyük başarıdır. Bazen tek bir işaret, bir araba dolusu laftan yeğdir. Bebeciklerin incinmediği iyi pazarlar efendim.
|