|
|
|
|
|
Kaçtı, yakalandı, geri döndü ve kaçırıldı
|
|
"Yakalanırsan önce kurtarır sonra sakat bırakırız. Para saklayanı öldürürüz" diyerek korkuttular.
Bir gün yakalanınca aileme teslim ettiler. Sonra eve telefon geldi. Arayan çeteydi. 'Gel yoksa ailen ölür' dediler. Diyarbakır'da Y. diye bir çocuk vardı tanıdığım. O da hırsızdı. Öz Batman'dan bilet aldı. İstanbul'da yine Tarlabaşı'ndaki o eve gittik. Dediler ki; "Bir daha yakalanırsanız sizi sakat bırakırız. Ailelerinize söylerseniz annenizi babanızı kardeşleriniz de öldürürüz. Tabanca da gösterdiler. Sahiciymiş. Geçen sefer bir çocuğun kolunu kırmışlar, çolak kalmış. Doktor 'Bu düzelmez sakat kaldın ama askere gitmezsin' demiş. Asker olmayan erkek olmaz diye hep ağlıyordu çocuk.
'ARTIK SEN DE ÇALACAKSIN' Sonra beni yine arabayla gezdirdiler, vapura değil de daha küçük olan gemiye bindik. Yemek, koka kola yedirdiler içirdiler. Bir de 'Her gün 20 milyon harçlık ama çalışırsanız. Eşyaları hemen eve getireceksiniz. Bir tarak kaybolsun bulur ağzınıza sokarız' dediler. Bana 'Sen de artık çalacaksın. Arkadan koş çantaya yapış aşağıya doğru hızlıca çek ayağına da bir tekme vur, kaç' dediler. Ben koşarken öbür çocuk karşıdan gelecek çantayı alacak. Yakalanırsam elim boş. Ben hırsızın peşinden koştum diyecekmişim yakalanınca. Üç defa yaptım yakalanmadım. Sonra yolda giderken bekçiler gördü. Kimlik sordu. Yok deyince karakola götürdüler, beni tekrar köye yolladılar.
MAHSUN KIRMIZIGÜL KASETİ Şubatın 15'inde ben köyde top oynuyordum. Bir araba geldi İçinden tanıdığım biri indi. 'Hadi gel' dedi. 'Ben gelmem artık babam kızıyor' dedim. O zaman 'Gel Mahsun Kırmızıgül'ün kasetini vereyim' dedi, arabaya eğildi ben arkasında dururken döndü kolumu kıvırıp arabaya soktu. Çobanlar görmüş babamı aramışlar. Babam da hemen jandarmaya koşmuş. Onlar bizi ararken biz çete üyelerince Diyarbakır'da bir eve götürülmüştük.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|