|
|
Model gelişti: Erdoğanizm
TESEV raporunda çarpıcı analiz: Erdoğan, tarzı ve üslubuyla İslami kesim için simge oldu.
TESEV'in "Dindarlar ve Laikler" araştırmasında Erdoğan'ın "giyimi, tarzı, fikirleri ve tutumuyla" İslami kesimde rehber olarak algılandığı belirtildi. Raporda "İslami kesim, davranışlarını Erdoğan'ın tutumu üzerinden gözden geçiriyor" dendi.
İslami kesimde yeni trend 'Erdoğan tarzı'
''TESEV'in yaptığı araştırmaya göre Başbakan Erdoğan, yaşam biçimiyle İslami kesimi etkiliyor. "Korkuya meydan okuyan tarzıyla İslam'da radikalizmi törpülüyor".
Başbakan Tayyip Erdoğan, yaşam tarzı, üslubu ve dini konulardaki yorumlama biçimiyle İslami kesim için "yeni bir model" oluşturdu. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından hazırlanan ve gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu'nun yürüttüğü, "Demokratikleşme Sürecinde Dindar ve Laikler" araştırması Başbakan Erdoğan'a da sunuldu. Araştırmaya göre, Erdoğan'ın, toplum nezdinde yaşam tarzı ve mücadelesiyle kazandığı prestij, 'rehber' olarak algılanmasına yol açtı. Araştırma, Erdoğan'ın "İslamda olmayan radikalizmi törpülediği" sonucuna da ulaştı.
TOLERANS SINIRLARINI GENİŞLETİYOR: İslami kesim, Erdoğan'ın tarzı, giyimi, fikirleri ve tutumu üzerinden "Müslüman davranış kodu"nu gözden geçiriyor, din-toplum, din-siyaset ilişkilerini yeni verilerle ele alıyor. Araştırmada, başörtüsünün; namus, cinsellik, zorunluluk gibi kavramlarla ilişkilendirilmeden, sadece kişiyi bağlayan dini bir emir olarak algılandığı, kimi dini hükümlerin zamana ve koşullara göre yorumlanması yoluna gidildiği belirtiliyor.
SOSYAL İLİŞKİLER KURABİLİYOR: İslami kesim, hem kendi içine, hem kendi dışına karşı tolerans sınırlarını genişletiyor. Erdoğan'ın bir dindar olarak verdiği, korkuya meydan okuma mücadelesi" dindar siyasetin simgesi haline geliyor. Araştırma için görüşülen, Aksaray'daki bir tüccar ile Mardin'den bir imam şunları söylüyor: "Türkiye'nin gerçeklerini biliyorlar, dünyanın gerçeklerini biliyorlar. Amerika gerçeğini de biliyorlar. En önemlisi toplumu germiyorlar. İslami dünya görüşüne sahibim. AK Parti toplumun değerlerini benimsemiş, toleranslı bir parti. AK Parti Müslümanlara diyor ki, hayatın içinde olun, ayağınız yere bassın. Bu tür dangalaklıkların yeri İslam'da yok kardeşim. İşte Taliban'dan bu yüzden nefret ediyorum. Temizce giyinmiş, yanına da karısını alıyor. Müslüman olduğunu herkes biliyor. Her yere öyle girip çıkabiliyor. Sosyal ilişkilerini kurabiliyor. Demek ki temiz, modern giyinerek de Müslüman kalınabiliyor." Araştırma; AK Parti'nin siyasi kesimde bir "güven" duygusu yarattığını gösteriyor. Bu duygu, "muhalif ve mağdur" ruh halinden, "iktidar ruh haline" geçişi simgeliyor. Bu durum, işadamı, esnaf, işsiz gibi bazı İslami aktörlerin toplumsal-siyasal çevreyle ve kamu otoritesiyle kurdukları ilişkilerle devreye giriyor. Özellikle taşrada, "belediyeler, yerel yatırımlar, ihaleler, iş adamı-siyasi merkez ilişkileri bu durumun en görünür olduğu alanlar olarak ortaya çıkıyor. İslami hareketin angaje isimlerinden Konyalı bir esnaf şunları söylüyor: "Bir devlet dairesine işimiz düştüğünde güvenliyiz. Bu güveni etrafımda da görüyorum. Çünkü Tayyip Bey, kendisinden emin. Şimdi AK Parti iktidarı ile birlikte her türlü ihaleye rahatlıkla girebiliyoruz."
GÜVEN DUYGUSU VERİYOR: 28 Şubat sürecinde İslami alana yönelik devlet tavrının, bu kesimin zihninde ve özellikle millet-devlet bütünlüğü fikrinde oluşturduğu tahribat ya da yarattığı parçalanma yine aynı yollarla tamir ediliyor. Sistemin parçası haline gelme, merkez tarafından kabul edilme duygusu harekete geçiyor. Radikal İslamcılıktan gelen Orta Anadolulu küçük bir ticaret erbabı şunları anlatıyor: "AK Parti ile birlikte müthiş bir güven duygusu oldu. AK Parti'ye güveniyorum çünkü. Mesela polis çok rahatlıkla götürebilecek diye korkmuyorum. Hizbullah operasyonu olduğunda hiç alakam olmamasına rağmen korkuyla bekledim."
Bülent AYDEMİR / ANKARA
|