|
|
|
|
|
|
Gençken çileği ekmek arasına koyup yerdim
Rahşan Gülşan karlar arasında bir saat yürüyerek Beyaz'la konuşmayı başardı!.
Beyaz orman içinde saklı bir villada yaşıyor. Hakkında gerekli gereksiz pek çok şey öğrendim. Mesela 10-12 yaşlarında pazara gittiğinde biraz ıspanak biraz pırasadan para artırıp çok sevdiği çileği alır, bitmesin diye de ekmek arasına koyup yermiş.
Karları aştım da geldim Beyaz'ım
Beyaz'ın yaşadığı ormana kar küreme cihazlarının giremediğini öğrenmem, yeni aldığım zincirin benim otomobilime bir boy küçük olduğunu öğrenmem ile aynı zamana rastladı.
Korku filmlerinde bazı kırılma noktaları vardır. Bir takım anahtar diyaloglar, özellikle filmde erken ölecek olan şişman, çirkin, zenci, fazla meşhur olmayan karakterin sonunu hazırlayan olaylar silsilesini ateşler. İşte benim hayatımı tehlikeye atan olaylar silsilesi de böyle talihsiz bir cümle ile başladı: "Beyaz evinde mahsur kaldıysa ben ona giderim. Bende cip yok ama üstün pilotajımla Uludağ'a bile çıkarım evelallah!". Zaten böyle bir filmde oynasam ilk ölecek olan gruptaki şirin şişman rolünü bana verirler. Ben de hala sınırları zorluyorum.
VIRÇ VIRÇ Beyaz'ın yaşadığı ormana kar küreme cihazlarının giremediğini öğrenmem, yeni aldığım zincirin benim otomobilime bir boy küçük olduğunu öğrenmem ile aynı zamana rastladı. Önce orman yolunda arkamda 15 otomobillik bir konvoy ile ilerlemeye çalıştım. Ancak bir süre sonra kaderime razı olup bin bir dua ile, gözümün nuru, dünyadaki tek dikili ağacım otomobilimi ormanın bir yerlerine bırakıp yürüme kararı aldım. Fotoğrafçı arkadaşım, gerçek bir "fotoğrafçı arkadaşım" gibi giyinmişti. Süper botlar, mükemmel bir mont, harika bir şapka. Ben de gerçek bir "ben" gibi su geçiren botlarım (Ama çok şıklar, imaj herşeydir susuzluk hiç bir şey!), ince ama "seksi" kazağım ve ne hikmetse yanımda olan düzgün bir kaban ile ormanda ilk ölen olmaya hazırdım.Bir omuzumda çantam, bir elimde de Beyaz ile birlikte fotoğraf çekiminde kullanmayı planladığım "Hacivat Karagöz" şapkaları ile bata çıka karlarda ilerlerken nedense bir yandan annemi düşünüyordum. Annem benden bir bardak su istese ya getirmem ya da uzun uzun söylenirim. Oysa tüm tembelliğim ve ben karlara bata çıka, uzaklardan gelen köpek ulumaları eşliğinde Bahçeköy ormanında ilerliyordum. Kafama ise üşümesin diye Hacivat'ın şapkasını takmıştım. Tam bir buçuk kilometre yürüdük. Artık ayak parmaklarımı hissetmiyordum. Hayatım ise gözlerimin önünden film şeridi gibi geçiyordu. Ancak şerit yer yer donmuştu. Beyaz'ın oturduğu villanın kapısına geldiğimizde paspası öpmek geldi içimden. Ama bunun yerine botlarımı kuytu bir yere saklamayı tercih ettim. Kapıyı açan bayan beni beyazın olduğu yere götürürken çoraplarımdan çıkan "vırç vırç" sesleri son bir saattir çektiğim acının tek kanıtıydı.
EZEL BİR AY KONUŞMADI İşte beyaz ile evinde yaptığım söyleşiden alıntılar: - Hacivat Karagöz'ü çekimleri yapılacağını gazetede okuyunca bu evde, bu koltukta (eliyle gösteriyor) allahım bu rol bana teklif edilse dedim. Ama Şahan ile görüşüldü, Ata Demirer denildi ve bir gün akşam üstü yönetmen Ezel Akay aradı beni. İştahım kabardı hemen koştum görüşmeye. Bana filmi anlattı. Ve bu zor bir işti aslında. Sonra Haluk abi (Bilginer) geldi. İşin havasına girdik. Bir de senaryoyu okudum ve çok sevindim. Çünkü ben tarih manyağı bir adamım. - Haluk abi ile ilk çekimlerde acayip eğlendik. Her şey süper görünüyor. Ancak çekimlerin bir ayı geçti Ezel Akay bana bir şey söylemiyor. Meraktan çıldırıyorum. Çekim aralarında çaktırmadan gidip yanına oturuyorum belki bir şey söyler diye.. Ama çıt yok. Sonra bir gün Ezel yanıma geldi ve "Çok iyi gidiyorsun" dedi. Meğerse hiçbir oyuncusuna böyle şeyler söylemezmiş. Ama bana bunu söylemesi moralimi çok düzeltti. - İlk film deneyimim Nihavend Mucize'de sadece radyocuydum. Ve hiçbir şeydim. Ama on yılda oyunculuğumun çok geliştiğine inanıyorum - Bugüne kadar yaptığım tüm programlar evimde var ama ben kendimi seyredemiyorum. Birkaç kez seyretmeye çalıştım ve "Aa ne yapmışım ben yaa. O an komik gelmiş demek ki bana. Nasıl komik gelir? Ben bir daha bu işi yapmayayım" psikolojisine girdim. Bir sonraki programda elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemedim.
RAHŞAN GÜLŞAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|