|
|
|
|
|
|
En büyük ceza hayattan dışlanmak
C KOĞUŞUNA misafir oluyoruz. Tarihi binanın güzelliği bu koğuşta daha bir ön plana çıkmış. Binanın içindeki avluda çamaşır asan kadınların kimi selam veriyor, kimi kaçıyor bizden. Koğuşa girdiğimizde kimsenin isteği dışında fotoğraflarının çekilmeyeceğini söyleyip rahatlatıyoruz onları. Neşeli başlayan sohbet Özgür T'nin hikayesiyle hüzne bürünüyor. Uyuşturucu bağımlısı Özgür, ikinci kez girdiği cezaevinde dışarıya göre daha mutlu olduğunu anlatıyor: "Ben üniversite mezunuyum. İyi bir işim ve hayatım vardı. Ama uyuşturucuya başladım. Sonra hapse düştüm. Paşakapısı'nda bir süre kaldım, tedavi oldum. Sonra beraat edip çıktım. Çıkmaz olaydım. Dışarıda hayat çok acımasız. Tedavi oldum, işime geri dönmek istedim almadılar. Bir süre sonra çevremin benden giderek uzaklaştığını fark ettim. Ailem bile beni istemedi. Yeniden kötü alışkanlıklarıma geri döndüm. Bize bir şans daha verilsen dışarıda, herkes hata yapabilir ama hayatı onun elinden almak en büyük ceza" diyor. Koğuş sakinleri oldukça ürkekler. Neredeyse hepsi sevdiklerine kendini göstermek için fotoğrafa razı oluyorlar ancak konuşmak istemiyorlar. Çünkü eskiye dair her söylenen sözün yaralayıcı olduğu gözlerinden okunuyor. Sadece umut dolu yarını konuşmak istiyorlar. Çünkü temiz olan sadece gelecek yaşamın yaşanmamış günleri.
|
|
|
|
|
|
|
|
|