|
|
|
|
Konuşulmayanların kitabı
Gazeteci Önder Şuşoğlu'nun yazdığı "İçe Kanayan Yara" adlı kitap hep karanlıkta kalan ensest vakalarına ışık tutuyor. Kitap polis kayıtlarına dayanarak yaşanmış ensest vakalarına yer veriyor.
Toplumda üstü kapatılan, görmezden gelinen, hiç yokmuş varsayılan ensest ve çocuk tecavüzü hikayeleri ilk kez tüm gerçekliği ile gözler önüne seriliyor. Daha önce Etiler Koğuşu, Sarı Duman gibi kitaplara imza atan polisadliye muhabiri Önder Şuşoğlu'nun kaleme aldığı "İçe Kanayan Yara", polis kayıtlarına geçmiş ensest ilişkileri ve çocuk tecavüzlerini konu alıyor. Kitabın önsözünde yazar Meltem Arıkan'ın da dediği gibi İçe Kanayan Yara'yı okurken canınız acıyor, zaman zaman devam etmek istemiyorsunuz ama tüm bu yaşananlara kayıtsız da kalamıyorsunuz. Polis kayıtlarına geçen ifadeleri birebir kitabına alan Önder Şuşoğlu, amacının ensest ve çocuk tecavüzleri konusunu gündeme getirerek insanların dikkatini çekmek ve bu konuda kanunlar çıkarılmasını sağlamak olduğunu söylüyor: "Ensest saklı kalıyor ve yüzlerce çocuk kurban oluyor. Yaşananlar aileler dağılmasın diye gizleniyor. Bu şekilde olaylar devam edip gidiyor ve kimse de dur demiyor." Şuşoğlu kitabında sadece olayları tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermekle kalmamış; uzmanlara, psikologlara danışarak bu olaylara maruz kalanların neler yapması gerektiğini, nereye başvuracaklarını, onlara nasıl yaklaşılacağını, tedavi yolarını da anlatmış. Şuşoğlu kitabı hazırlarken bazı insanlardan tepkiler gördüğünü, hatta sapık olarak nitelendirilmekten de korktuğunu ifade etmekten çekinmiyor: "Ama yargıya, emniyete gidip böyle bir kitap hazırlamak istediğimi söyledim. Onlar da bu konuda çalışmaların olmadığını, böyle bir kitabın hazırlanması gerektiğini söylediler."
BÜTÜN DÜNYADA AYNI Kitaptan ensest ve çocuk tecavüzlerinin İngiltere, İsviçre gibi gelişmiş ülkelerde bile yoğun olarak görüldüğünü öğreniyoruz. Örneğin araştırmalar İngiltere'deki kadınların beşte üçünün çocukluğunda cinsel tacize uğradığını gösteriyor. Türkiye için ise böyle bir oran vermek mümkün değil. Çünkü bu vakalar ortaya çıkmıyor ve doğru dürüst tarama çalışmaları yapılmıyor. Her ne kadar kesin verilere ulaşmak mümkün olmasa da Türkiye'de de bu vakalara en az diğer ülkeler kadar rastlandığı biliniyor. Amca, dayı, hala, teyze çocuklarının birlikteliğinin diğer ülkelerde ensest olarak kabul edilmesine rağmen Türkiye'de son derece doğal görüldüğünü düşünürsek bizde rakamların çok daha fazla çıkacağını tahmin etmek zor olmaz. Tabii Güney Amerika ve Kamboçya'da kızlarıyla evlenen babalar olduğu gerçeğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Türkiye'de ensest vakalarına bakıldığı zaman ağırlıklı olarak babaların kız çocuklarına tecavüz ettiği görülüyor. Ama dünya geneline bakıldığında istatistiklerin üst sıralarında daha çok ergen çocuklar var. Şaşırtıcı noktalardan biri ise kültürlü, ünversite mezunu, düzgün bir işe sahip insanların bile kendi çocuklarına ya da başka çocuklara tecavüz etmeleri. "Zaman geçtikçe insanların daha çok bilinçlenmesi bu olayların azalmasını sağlamıyor. Tam tersine gelişen teknoloji sayesinde internet yoluyla porno yayınlara daha kolay ulaşılabiliyorlar." diyen Önder Şuşoğlu, zanlıların büyük çoğunluğunun kendilerinin de çocukluklarında cinsel tacize ve şiddete maruz kalmış insanlar olduklarına dikkat çekiyor.
MAĞDURLAR KIZ ÇOCUK Araştırmalara göre ensest ilişki söz konusu olunca mağdurlar çoğunlukla kız çocukları. Ama iş çocuk tecavüzlerine gelince, sokakta yaşayanların sayısı çok olduğu için erkek çocukların da azımsanmayacak kadar fazla olduğu görülüyor. Çocukluğunda cinsel şiddete ve tacize uğramış kişiler ileriki yaşlarda güvensiz, korkak, şiddet yanlısı insanlar olarak topluma karışıyor. Çocuklar için, özellikle kardeşler arasında bazı şeyler oyunla da başlayabiliyor. Ama belli bir yaşa gelip akılları ermeye başladığı zaman büyük travmalar yaşıyorlar. Enseste ve tacize maruz kalan çocukların büyük çoğunluğu yaşadıklarının su yüzüne çıkmasını istemiyor. Bir kısmı ailesini korumak istediği için bu yolu seçerken bir kısmı da tüm yaşananlardan kendisini sorumlu tutuyor ve kendisini suçluyor. Aslında belki de işin en vahim yanlarından biri de annelerin tüm olanları bilmesine rağmen sesini çıkarmaması ve herşeyi görmezden gelmesi. Hatta kitaba yansıyan vakalardan birinde "Hadi git babanın gönlünü yap" diyen anneler bile olduğunu görüyoruz.
Eylem BİLGİÇ
|
|
|
|
|
|
|
|
|