|
|
|
|
|
İnat ettim bu sefer okulu bitireceğim
|
|
Dersimiz; İdare Hukuku! Ali Kırca pür dikkat ders dinliyor. Eh, bu üniversite mezunu olabilmek için üçüncü girişimi. Aflardan yararlana yararlana buralara kadar gelmiş. Üç sene daha dişini sıktı mı; annemin deyimiyle altın bileziği kolunda inşallah.
Aaaa! Ali Kırca okullu olmuş, sıraları doldurmuş! Gözlerimle gördüm; üstelik derse geç bile kaldım. Ama vallahi onun yüzünden! Dediler ki; "Sayın Kırca İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi!" Dedim; "Nasıl yani?" Çok merak ettim, sabahın köründe Ali Kırca'yla sözleştim. Bekle babam bekle. Ay valla derse geç kalacağız. Öğrenciyken iki takıntım vardı. Bir; kopya çekemezdim, (ahlak abidesi olduğumdan değil, yakalanma korkumdan) iki; geç kaldığım derse öldür Allah giremezdim. (bu da utancımdan) Ve mezuniyetimden beş sene sonra ne oldu dersiniz? Öğrencilik karizmam yerle bir oldu! Derse geç kaldım. Üstelik Ali Kırca'yla!
HOCAYI PÜR DİKKAT DİNLİYOR Dersimiz; İdare Hukuku. Konuya kesinlikle hakim değilim ama ölümüne gözlemciyim. Ooo, sıraların üstü kopyadan geçilmiyor. Ali Kırca pür dikkat ders dinliyor. Arada konuşturayım diyorum, dikkatini pek dağıtamıyorum. Eh, bu üniversite mezunu olabilmek için üçüncü girişimi. Aflardan yararlana yararlana buralara kadar gelmiş. Üç sene daha dişini sıktı mı; annemin deyimiyle altın bileziği kolunda inşallah. Sınıf arkadaşları da pek eğlenceli. Ünlü biriyle aynı sınıfta okumak ilginç geliyor tabii. "Ya anne-babanız okula dönse?" diye soruyorum. "Dönmesinler! Yani dönsünler de aman bizim sınıfa gelmesinler" diyorlar. Ali Kırca not tutuyor, arkadaşlarından not aşırıyor, fotokopi çektiriyor, kantinde kuyruğa giriyor, muhabbet deseniz çok koyu. Yalnız laf aramızda, sınıf arkadaşlarına göre tek bir kusuru var. Herkese yasakken Ali Kırca'nın sınıfa çayla girebilmesi! Eh olacak o
kadar! Ha, bir de 'Siyaset Meydanı'nın ertesi günü 'Ali Kırca sabah dersine yetişecek mi yetişemeyecek mi' diye merak ediyorlar. "Geç kaldı, erken geldi" şeklinde hafif dedikodusunu kaynatıyorlar. Tabii bizim çalışkan Kırca hepsinden önce derse geliyor.
'AİLEMİN DURUMU BOZULMUŞTU'
* Kariyerse kariyer, başarıysa başarı, takdirse takdir, şöhretse şöhret sizin yeniden okulda ne işiniz var? Sebebi basit... Şu yıllar önce kazandığım hukuk fakültesi öğrenciliğini devam ettirmek istedim. Daha önceki aflarda da değerlendirmek istedim ama zaman bulamadım. Şimdi de çok zamanım olduğu söylenemez ama bu sefer inat ettim ve kararlı biçimde başladım.
* Kaç sefer vardı ki? Hikayeyi başa sarabilir misiniz? 1970'de Deniz Harp Okulu'nda Deniz Teğmeni'yken girdim üniversite sınavlarına. Sonra denizcilikten ayrıldıktan sonra hukuktan da ayrılmak zorunda kaldım; şartlar öyle gerektirdi. O zamanki siyasi olaylardan dolayı yurtdışına çıkmak zorunda kaldım. Döndüm, yeniden üniversite sınavlarına girdim ve tıp fakültesini kazandım. İstanbul Tıp'a bir sene devam ettim. O yaz çalışmak zorundaydım. Ekonomik açıdan ailemizin durumu bozulmuştu falan filan... TRT sınavları açıldı ben de öğrenciliğe son verdim, çalışmaya başladım.
'AF ÇIKTI KAYDIMI YENİLEDİM'
* Bir dakika bu ne hız! Denizcilikti, hukuk oldu sonra tıp derken TRT'de çalışmaya başlıyorsunuz. Bu nasıl iş Sayın Kırca? Maymun iştahlılık var mı biraz? Hayır. Hayat beni oralara sürükledi; hiçbirisi kendi tercihim olmadı aslında. Hep yapmaya mecbur olduğum şeyleri yaptım. TRT'de başlamam da bundan ama ben yazmaya çizmeye çok meraklıydım. Yapabileceğim bir iş olduğunu biliyordum. Hiç deneyimim olmamasına rağmen 'ben bu işi yaparım' diyordum. 74 yılında televizyonculuğa başlamış oldum. Sonra 80'lerin ortasında ilk öğrenci affı vardı...
* O zaman okula dönüş nedeniniz neydi? İlle de okulu bitireyim diye gitmedim. Bir öğrencilik hakkı vardı bunu değerlendireyim dedim. Birinci sınıfı sadece sınavlara gelip, giderek geçtim. Sonra '32. Gün' başladı, işlerim yoğunlaştı ve öyle kaldı okul. Sonra 2000'de bir kez daha af çıktı kaydımı yeniledim.
* Okula gitmiyorsunuz ama kaydolmada azimlisiniz... Kayıt yenilemek bir formalite, esas olan okula devam edebilmek. Bu sene yeniden okula
başlamamın esas nedeni; ben yolcuğu seviyorum. Yolun sonunda varılacak yerlerden çok yolculuğun kendisini seviyorum. Bu da benim için çıkılan bir yolculuk.
* Bu saatten sonra okula gitmenin Ali Kırca'ya katkısı nedir? Birdenbire yeni arkadaşlarım oldu. Her gün bir başkasıyla tanışıyoruz. Öğrencileri ismen tanımaya başlıyorum. Hayatıma yeni insanlar girmeye başladı. 200'ün üzerinde kişinin arkadaşım olma potansiyeli var. Bu büyük şans.
'KEYİFLE TAKİP EDİYORUM'
* Okul dediğin de sırf arkadaş değil ki, bunun vizeleri finalleri, derse katılması, not tutması, sözlüsü de var... Bunlar da yolculuğun ritüelleri. Program açısından bana çok uygun. Sabah 9'da derse giriyorum. Güne çok erken başlıyorum. İşimi de etkilemiyor çünkü 11.30'da toplantıya yetişiyorum. Bir de hukuktan mezun olmayı kafaya koymuşsanız; derse devam etmek zorundasınız.
* Ali Kırca olarak okula geri dönmek de pek rahat olsa gerek! Benim durumum şu anki öğrencilerin durumundan daha rahat gibi gözüküyor olabilir. Ben dersleri izliyorum, beni zorlayan pek bir şey yok gibi görünebilir. O çocuklar mezun olmak ve meslek edinmek zorundalar. Sınıfta çakarsam bir şey kaybetmem.
* Kaybedersiniz, karizma dağılır valla... Kendime göre kaybederim tabii. Ama belki de o psikolojik baskı olmadığı için daha rahat ve keyifle takip ediyorum dersleri. Seviyorum da.
* En sevdiğiniz dersler? Borçlar Hukuku'nu çok seviyorum. İdare Hukuku'nu da seviyorum, Ceza Hukuku'nu da. Hukuk Felsefesi de güzel bir ders. Zaten bu dördünü takip ediyorum. Üç aydır sıkılmadığıma göre herhalde sıkılmam...
AYŞE ÖZYILMAZEL
|
|
|
|
|
|
|
|
|