Kars'tan, Picasso'dan Blues'dan üç fotoğraf...
Hayat, aslında bir fotoğraf albümü değil midir? Kimi görüntüler üst üste gelir, kimileri yan yana ve bir ömrüm fotografisini tamamlarlar. Siz bu satırları okuduğunuzda, ben Kars'ta, ömrümün üç fotoğrafına bakıyorum. Yıl 1989 olmalı... Yine böyle, kıştan da kış bir akşamüzeri, Artvin üzerinden Kars'a geldiğimin fotoğrafı yer alıyor ömrümün albümünde... O yıllar, her şeyi ile satılık ilanları çıksa da gazete sayfalarında, doğunun uçsuz bucaksız beyazında bir Avrupa kenti güzelliğinde Kars... Berlin'in ikiz kardeşi... O günlerin fotografisi yazıların dışında bir de "Kars Kalesi Kar Altında" şiirime yansımıştı: "Behram Paşa kapısında / Kars kalesine baktığımın / fotoğrafına duruyor gurbetim / Yüreğim hasrete duruyor / Kars kalesi kar altında / Ol hasretin külhanında / yakıyorum gurbetimi..." Bu kez Kars'a gelişimin nedeni, Ankara Sinema Derneği'nin düzenlediği "Gezici Festival"in filmlerini izlemek için... Festival Anadolu'nun birçok kentini dolaştıktan sonra şimdi de Kars'ta... Kars Şehir Sineması'nda cuma günü açılış filmi "Anlat İstanbul"dan sonra, dün de Xavier Koller'in "Umuda Yolculuk" ve Giuliano Montaldo'nun "Sacco ve Vanzetti" filmleri gösterildi; bugün de saat 17.30'da Zeki Demirkubuz'un "Masumiyet" ile 20.00'de Francesco Rosi'nin "Mattei Olayı" filmleri var. Üstelik bütün gösterimler ücretsiz. Ankara Sinema Derneği, kültür adına çok önemli işlerin altına imza atıyor; ticari sinemaların gösterimden uzak durduğu sanat filmlerini Anadolu halkıyla buluşturmakla... İşte, Kars da bu buluşma noktalarından biri... Ömrümün albümüne bu buluşmanın fotografisini ekledim. On yıl kadar önce, Venedik Bienali'ni izlerken iki sergi, bienal kadar, hatta ondan da fazla ilgimi çekmişti; biri Pablo Picasso'nun çizdiği kitap kapakları ve eskizleri, öteki de Salvador Dali'nin heykellerinin de yer aldığı resim sergisi... Yan yana iki galeride sergilenen bu iki sanatçının yapıtlarından özellikle Dali'nin heykelleri olağanüstü güzellikte ve taklitlerinin bile fiyatları biraz zor ulaşılır düzeydeydi. Sergi çıkışında bir süre düşünmüştüm, acaba bu sergiler İstanbul'un da konuğu olamaz mıydı? Paris ve Barcelona'daki Picasso müzelerinden, Musd'art moderne Lille Metropole'den, Fundacion Almine Bernard Ruiz- Picasso para el Arte'tan (FABA) ve aile koleksiyonundan Picasso'nun torunu Bernard Ruiz-Picasso'nun seçtiği 135 yapıtla 22 kasım salı günü Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nde açılan "Picasso İstanbul"da sergisi ile Picasso İstanbul'da idi işte... Sergi, 26 marta kadar görülebilecek... Dileğim, İstanbul'un yakın bir gelecekte Dali'nin yapıtlarına da ev sahipliği yapması... Ömrümün albümüne bir de bu serginin fotografisini koydum.
EFES PİLSEN BLUES... "Sinema" gibi "Blues" da 9 kasımdan beri Anadolu kentlerini dolaşmakta... 9 kasımda Samsun'dan yolculuğuna başlayan "Efes Pilsen Blues Festivali", dün ve önceki gün Lütfi Kırdar Sergi Sarayı'nda blues severlere unutamayacakları bir müzik keyfi yaşattı. Bu yıl on altıncı yaşını kutlayan festivalin ünlü konukları Erkin Koray ile Syl Johnson, Luther "Guitar Junio" Johnson ve Katherine Davis idi. Her yaştan gençler ile genç ömrüme bir de bu festivalin fotografisi düştü. Ve ben bugün Kars'tayım, ama Kars artık kar altında değil...
|