Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde
Kültür-sanat olaylarının fotografileri, yan yana değil de üst üste gelince, haftada bir, iki sütuna bir karış yere sığmaz oluyor görüntüler. Yaz günlerinin sıcak rehavetinin ardından kültür-sanat olayları güz yağmurlarıyla birlikte birbiri ardına yaşamın gündemini doldurmaya başladı. "Nasip mi?" demeliyim, geçen hafta ilk kez Çankaya Köşkü'nü "içeri"den gördüm, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü dağıtım töreni vesilesiyle... Türkiye'nin tarih, edebiyat, resim, fotoğraf, müzik alanında seçkin ve yetkin sanatçıları eşliğinde, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in kültür ve sanata yaklaşımına yakından, bizzat görerek tanık oldum. Beş yılda bir verilen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini, bu yıl Halil İnancık, Oktay Akbal, Ferruh Başağa, Ara Güler ve Sevda- Cenap And Müzik Vakfı aldılar. Cumhurbaşkanı Sezer, kısa ama özlü konuşmasında, "Uluslar, ekonomik zenginlikler ötesinde, bilim, kültür ve sanat gibi değerleriyle varlık gösterdiklerinde çağdaş dünyayla bütünleşebilir, gelişip saygınlık kazanabilir" diyor ve bu ödüller ile "Daha mutlu bir dünyada, daha insanca yaşam özlemini gerçeğe dönüştürmek için bilgisini, birikimini, yeteneğini, yaratıcılığını kullanarak, insanlığa ışık tutan bilim, kültür ve sanat insanlarımıza Türk ulusu adına gönül borcu" sunuyordu. Ödül töreni boyunca, Oktay Akbal'ı düşündüm, rahatsızlığı nedeniyle törene gelememiş, ödülünü eşi Ayla Akbal almıştı. 1959'da tanımıştım Akbal'ı, henüz 15 yaşındayken, "Suçumuz İnsan Olmak" romanı ile... O günler, iki gecede okuduğum roman, daha sonraları başucu kitaplarımdan biri olacak, bir küçük memurun balkonda çamaşır asarken gördüğü kadın imgesi, daha sonra yazacağım şiirlerden kimilerine görüntüsünü verecekti. "Berber Aynası", "Bizans Definesi", "Bulutun Rengi" kitaplarında yer alan öyküler de gazetecilik yaşamımda kimi yazılarıma kaynak olacaktı. Birlikte çalıştığımız gazetede, ben onun yazılarını okurlarından önce okuma şansına erişirken, o da kişiliğim ve şiirlerim için yön veren, destekleyici, özendirici yazılar yazacaktı. İşte bütün bunları düşündüm Çankaya Köşkü'nün tarihi salonunda ve hem okuru hem arkadaşı olarak bir an önce sağlığına kavuşmasını diledim edebiyatımızın yüz akı Akbal'ın... Her ödül bir sevinçtir, bir armağandır yaşamdan... Bu sevincin, Akbal'ın yaşamına yaşam, ömrüne ömür katmasını dilerim.
TAHSİN YÜCEL GECESİ Edebiyatımızın kadirşinas yazaryayıncısı Erdal Öz ile sevgili eşi Samiye Öz, evlerinde, Tahsin Yücel adına bir toplantı düzenlediler. Sanatı, spora tercih eden benim gibi 15 kadar Tahsin Yücel dostu bir arada idi. Gecenin en anlamlı yanı ise Doğan Hızlan'ın "Edebiyatımızın Cumhurbaşkanı" sıfatı ile Tahsin Yücel'in sanatını ve kişiliğini anlatan özlü konuşması idi. Bu özel gecenin ayrıntıları, bu köşenin sınırlarını aşar, ama merak edenler Hızlan'ın kitaplarında Tahsin Yücel için yazdıklarını bulup okuyabilirler.
|