|
|
Kolejler fark yarattı
Özel Okullar Birliği Başkanı Rüstem Eyüboğlu özel okulların Türk eğitim sistemi içindeki yeri ve önemi ile bu kurumların son 20 yıldaki gelişim sürecini tarihi perspektif içinde değerlendirdi.
"İlk Özel Türk Okulları, Cumhuriyetimizin ilanından 50 yıl önce 1873 yılında açılmış ve halen faaliyetine devam eden, Darüşşafaka Vakfı tarafından kurulan Özel Darüşşafaka İlköğretim Okulu ve Lisesi, 1877 yılında açılan Terakki Vakfı Okulları ile 1885'te Fevziye Vakfı tarafından açılan Fevziye Okulları'dır. Cumhuriyet Döneminin ilk özel okulu ise 77 yıl önce 1928'de kurulmuş olan Özel Türk Eğitim Derneği tarafından açılan TED Özel İlköğretim Okulu ve Lisesi'dir. Dolayısıyla Cumhuriyetten önce ve sonra açılan ilk özel Türk Okulları vakıf ve derneklere aittir. Cumhuriyetin ilanından hemen sonra Özel Türk Okulu kurmak için harekete geçilmiş ancak özel okulların açılış ve işleyişlerini düzenleyen Özel Öğretim Kurumları Yasası, Türk Eğitim Derneği tarafından açılan bu okulun faaliyete geçmesinden 37 yıl sonra 1965 yılında çıkartılmıştır. Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin Yönetmelik ve Yönergeler ise ne yazık ki 20 yıl sonra 1985 yılında yayınlanabilmiştir. Dolayısıyla 1985 yılına kadar özel okulların açılış ve işleyişleri, o gün görevli olan (maalesef çoğunlukla özel okullara olumlu bakmayan) bürokrasinin anlayış ve insafına göre yürütülmüştür. O dönemde özel okullara yakıştırılan bazı hoş olmayan yaklaşımlar günümüzde de zaman zaman ortaya çıkmaktadır.
TARİHİ SÜREÇ Bu kısa açıklamadan sonra özel okulların 1985'ten günümüze kadar olan gelişim sürecini değerlendirelim: Özel okullarla ilgili kapsamlı mevzuat düzenlemeleri 1985-1992 yılları arasında gerçekleştirildi. 1985 yılından itibaren yayımlanan yönetmelik, yönerge, genelge ve emirlerle özel okulların kurumlaşmasında, istenilen boyutlarda olmasa bile bu dönemdeki hükümetlerin özel öğretime yapıcı ve yönlendirici bakışı ile mevzuatta gerçekleştirilen düzenlemeler sonucu özel okulların işleyişindeki aksamalardan ivedi olanlar giderildi. Bunlar; Milli Eğitim Bakanlığında, "Daire Başkanlığı" olarak özel öğretimkurumlarıyla ilgili işlemleri yürüten birimin, "Genel Müdürlük" e dönüştürülmesi, özel öğretim kurumları ücretlerinin, komisyonlar yerine kurumlar tarafından tespit ve ilan edilmesine ilişkin yönetmelik yayınlanması. Milli Eğitimle ilgili politikaların oluşturulmasında özel okullara aktif şekilde görev verilmesi, Özel okullara açmak isteyen girişimcilere teşvik belgesi verilmesi.
Özetle; Özel okulların gelişip yaygınlaşması yönündeki rehberlikler yapılması, özel öğretim sektöründe olumlu etki bıraktı. Ancak yapılan mevzuat düzenlemeleri ve özel okulculuğa olumlu yaklaşımlardan önce, kaliteli eğitimin önemli bir ekonomik yük getirdiği, dünyadaki değişimlerin ve teknolojik gelişmelerin yüksek nitelikteki bireyler istediğinin anlaşılmış olması önemlidir. Gelişmelerin bu bölümünde, maddi kaynakların yaratılması için çözüm yollarının bulunmasının zorunlu olduğunu görmekteyiz. Bu kaynağın yabancı sermaye ile karşılanması düşünülebilir. Ancak Türk özel okulculuğunun gelişip yaygınlaşması, güçlü yabancı sermaye karşısında ayakta kalabilmesi, haksız rekabete uğramaması, eğitim gibi özellik arz eden ve kamu görevi niteliğinde olan bir hizmetin Türk vatandaşlarımız aracılığıyla yürütülmesi gereklidir. Türk özel sektörünün eğitim alanında edinmiş olduğu deneyimlerden yararlanılması bakımından Özel Öğretim Kurumları Kanununa (faaliyetteki yabancı okulların hakları saklı kalmak kaydıyla) yalnız Türkiye Cumhuriyeti uyrukluların özel okul açabilecekleri hükümleri konmuştur.
Nitekim gelişmiş ülkelerin büyük çoğunluğunda da eğitim hizmetleri o ülke vatandaşları tarafından verilmektedir. İnsan beyninin ve psikolojisinin her geçen gün daha iyi tanınmasına ve bu yöndeki bilimsel gelişmelere paralel olarak özel okullardaki eğitim anlayışı ve yaklaşımı da değişmektedir. Öğrenciyi ezberciliğe veya belli bir yönde gelişmeye zorlayan anlayış yerini öğrencinin bilgi, beceri ve yeteneğine göre tarz değişikliğine bırakmıştır. Günümüzdeki özel okullar kendi anlayışları çerçevesinde öğrenci merkezli yaklaşımın ürünlerini sergilemektedirler. Bir çok özel okulda, "yaparak öğrenmek"ortamı oluşturulmuştur. Bu şekildeki eğitim öğrencilerinin ufkunu genişletmekte, yaparak öğrenme ve bu alanda aktif olabilmek çocukların öz güvenini artırmaktadır.
MODERN SINIFLAR Yine özel okullardaki dersliklerde eğitimi olumsuz yönden etkileyecek bir ortama fırsat verilmemektedir. Öğrenciler için gerekli her türlü rahatlık sağlanmıştır. Mevzuat gereği sınıf mevcudu, okul öncesi kurumlarda en çok 25, ilköğretim okullarında en çok 35, ortaöğretim kurumlarında en çok 40 öğrenci ile sınırlandırılmıştır. Özel okulların büyük çoğunluğunda, sınıflardaki öğrenci sayısı ortalama 20'dir. Uluslararası programları uygulayan özel okullarda, dersliklerdeki sayı ise 10 öğrenciyi geçmemektedir. Öğrencilerin ders aralarındaki serbest zamanlarında vakit geçirebilmeleri için oyun ve dinlenme bölümlerinin yer aldığı kapalı alanlar ile bahçe alanları bulunmaktadır.
TEKNİK DONANIM Derslikler araç-gereç bakımından yeterli donanıma sahiptir. Özel okulların üçte birinde sınıflara yerleştirilmiş olan bilgisayarların internet bağlantısı bulunmakta ve internet olanağından bütün öğrenciler her an yararlanabilmektedirler. Ayrıca tepegöz, slayt, film göstericileri, projeksiyon cihazı ve her türlü deneyin yapılabileceği gelişmiş fen laboratuarları mevcuttur. Televizyon, kablolu yayın ve kapalı devre yayın yapan özel okulların sayısı hızla artmaktadır. Spor, sanat ve kültür hizmetleri için okul binalarında spor salonları, gösteri salonları ve stüdyoları, el sanatlarının yapılacağı atölyeler bulunmakta ve bu birimlere öğrencilerin her türlü isteklerini karşılayacak araç-gereçler bulunmaktadır. "Sürekli öğretmen eğitimi", özel okulların önem verdiği bir etkinliktir. Gelişen ve ilerleyen eğitimi takip etmek, pedagojik bilgilerini tazelemek, motivasyonu artırmak ve bilgi paylaşımını sağlamak için okul yönetimince düzenli şekilde yönetici ve öğretmenler için hizmet içi eğitim seminerleri düzenlenmektedir. Özel okullarda çalışan öğretmenlerin kendilerini sürekli yenileme ve geliştirme isteği ile yüksek lisans yapanların oranı yüzde 20 civarındadır.
|