Plantu'nun Türkçe öyküsü
Le Monde Gazetes'inin ünlü karikatüristi Jean Plantu'nun öyküsü Sevgi Türker Terlemez tarafından yazıldı.
Sevgi Türker Terlemez dört yıl önce Ankara'da çevirmenliğini yapacağı Jean Plantu'yu anlatan bir kitap yazacağını hayal bile edemezdi. 33 yıldan beri Fransız Le Monde Gazetesi'nin birinci sayfasında ve L'express Dergisi'ndeki karikatürleriyle Fransa'ya hayat veren karikatürist Plantu akademik tezler dışında hiç kimseye böyle bir izin vermemişti. Dört yıl süren çabalar kısa bir süre önce "Plantu, Kanatlar ve Eller" adını taşıyan ve Papirus yayınları tarafından ilk kez Türkçe'de yayınlanan bir kitaba dönüştü. Behçet Necatigil'in de öğrencisi olan ve şimdi Paris'te yaşayan Sevgi Türker Terlemez'le kitabın öyküsünü konuştuk. - Plantu Fransız entelektüel dünyası için ne ifade ediyor? Le Monde'un ne kadarı Plantu? - Plantu "Le Monde" Gazetesinin giriş kapısı, ön penceresi, her gün Fransa ve dünya ülkeleri (elektronik ortam da düşünülürse) güne Plantu'nun karikatürü ve faresi ile başlıyor. Dünyaca tanınan bir gazeteci karikatürist, bas yazar , heykeltıraş Plantu. Ülkesinin sınırlarının dışına çıkıp kanatlanan, kanatlarını sokak fenerlerinde yakmadan uçmayı başaran, dünya karikatüristlerini yanına alıp, kalemi yılmadan umut çizen duyarlı bir sanatçı Plantu. - Ünlü bir karikatüristin ve heykeltıraşın yaşam öyküsünü yazmak fikri nerden doğdu?
BİR DUYGU SELİ - Güzel sanatlara ilgim, tutkum, bir de çevirmen-yazar kimliğim Plantu ile bir araya getirdi beni. 7 Mayıs Pazartesi günü, 2001 yılında, Ankara İletişim Fakültesi Ahmet Taner Kışlalı Kültür Merkezi'nde Plantu'nun konferansına moderatör ve çevirmen olarak eşlik ettim. Önce altyazısını çevirdiğim film geldi ekrana, sonra Plantu'nun konuşması, gelen sorular, yanıtlar, dünya karikatüristleri, dünya sorunları... Yoğun bir duygu ve düşün selinin içindeydim, dünya elimdeydi, aynı zamanda da kayıyordu elimden, bir yerlere tutunup onunla birlikte dönmeliydim. Plantu ile ilgili oldukça fazla yazı, bilgi ve karikatür toplanmıştı elimde, ben onlara tutundum. - Bu çalışma ne kadar sürdü? - Dört yıldan fazla bir zaman, kendi akışında giden, olaylarla zenginleşen bir süre. - Behçet Necatigil'in öğrencisi olmak gibi bir ayrıcalığınız var. Bu yaşamınızda nasıl etkiler yarattı? - Evet, bu gerçekten bir ayrıcalık. Bitirme sınavında, "ayrılık" içerikli bir kompozisyon, felsefi ve bir o kadar da şiirsel, yazmamızı istemişti. O gün kalem, kağıtla büyük bir ask yaşadım, ilk aşk. O coşku bir daha terk etmedi beni. Aldığım not ve yazımla ilgili yaptığı yorum beni yazma konusunda yüreklendirdi. Behçet Necatigil çok konuşmayan ancak konuşturan, düşündüren bir öğretmendi. Kitaplarda ölmeyen, kitapları ile yayayan, yasamı açılıpkapanan parantez içinden geleceğe taşan bir yazar, ozan, çevirmen, insan, öğretmen... Her hafta bir yazar konuk ederdi sınıfımıza, önce kitabını okuduğumuz için sorular hazırlardık. Yazın ve düşün dünyamızı geniş tutmamıza olanak sağladı. Ve... o zaman anlamadığımız, yıllar sonra kavradığımız pek çok değere sahip çıkmamızı... - Plantu Fransa'da hakkında kitap yapılmasına izin vermemesine rağmen size bu izni vermiş. Bu nasıl oldu?
BİR UMUT YAZDIM - Bu ayrıcalığı gururla yinelemek istiyorum. Dilimizi konuşmamasına karşın, nasıl bir kitap çıkacağını anladığını, bana (kendisine yönelttiğim sorulardan giderek) bana güvendiğini söyledi. Plantu'nun yaşam öyküsünü yazmadım ben, Plantu'nun kaleminin işaret ettiği yaşamı öyküledim, şiirsel bir anlatımla, Plantu bunu sevdi. Aslında biz birlikte yazdık, S.Exupery ve N.Hikmet de katıldı bize diğer yazarlar, karikatüristler, acıdan kıvranan insanlar, çığlıklar, küçük mutluluklar gibi. Ben kocaman bir kitabın içine küçücük bir umut yazdım. Plantu, açılan kapanan bir parantez olmaktan çok Türkiye için açılan bir kapı, bir doğuş olarak yorumluyor bu kitabı. - Kitabın hazırlık sürecinde sizi şaşırtan neler oldu? Öngörmeyip de karşılaşınca şaşırdığınız bir durum ya da bilgi var mı? - Kitap ilerledikçe bitirmek istememem, kitapla dost olmam, 29 harfi farklı duygu ve düşünce ile yan yana koyup nelerin yapılabileceği gibi bir karikatürün nerelere kadar uçabileceği... Bilmekle birlikte bu denli yoğun yasamamıştım bu duyguyu. Bir de bilmediklerimi bilmek için harcadığım çabanın bu denli haz verebileceğini...
Cengiz Erdinç
|