|
|
|
|
|
|
Beni bir erkekle aldatsa da affetmezdim
Ünlü modacı Cemil İpekçi, Bekir Coşar'la birlikteliğini ve 4 yıldır yaşadığı büyük aşkı kimseden gizlemedi. Aldatıldığını öğrenen modacı "Kadın ya da erkekle aldatması hiç fark etmez önemli olan bana yalan söylemesi" diyor. İpekçi ilk kez Aktüel Pazar'a konuştu.
Sadakat bir sihirdir O sihir bozuldu mu ilişkinin hiçbir anlamı kalmaz
"Şu anda kalbim çok yaralı. Kendimi yaralı bir hayvana benzetiyorum" diyen Cemil İpekçi, günlerdir konuşulan ayrılık öyküsünü ve yaşadıklarını anlattı.
Onun adını hep moda dünyasındaki başarılarıyla andık. Güzel giysilere ve projelere imza atmasının yanında, sıcak, içten, en önemlisi ise dürüst olduğu için sevdik Cemil İpekçi'yi. Kendini hiç sakınmadı, özel hayatını cesurca ama gerektiği kadarıyla paylaştı. Ne var ki geçenlerde yaşadığı ayrılık onun epey üzülmesine ve canının yanmasına neden oldu. Dört yıldır birlikte olduğu sevgilisi kendisini aldattığı için ilişkisini bitiren İpekçi, ayrılığın ardından çıkan dedikodulardan yorulmuş görünüyordu. "Elinde kaleminin olması, kimseye benim özel hayatımı istediği gibi yazma hakkını vermez" diyen ünlü tasarımcı, tatsız günler geçirdiğini ama bir ilişkide yalanı asla affetmeyeceğini de itiraf etti.
* Sevgilinizden ayrıldığınızı bir basın toplantısıyla duyurduğunuz yazıldı. Bu doğru mu? Hayır, Atina'daki Moda Fuarı'na gidiyorum orada gün boyunca defilelerim olacak. Bu geziyle alakalı bir basın toplantısı yaptım ve başka bir şey de konuşulmadı toplantıda. Zaten kendi özel hayatımla ilgili bir basın toplantısına niye ihtiyaç duyayım ki? Daha önce böyle bir şey yapmadım, yapmaya da gerek duymam.
* Nereden çıktı bu söylentiler peki? Bilemiyorum, orada çeşitli gazetelerden muhabir arkadaşlar da vardı. Hatta bir köşe yazarı kendisi orada olmadığı halde, bununla ilgili yorum yapmış. Keşke bana açıp bir sorsaydı. Ben her şeyimi gayet açık ve dürüstçe yaşayan biriyim. Köşelerinde insanların birbirinin hayatı hakkında yazılara yer vermesi, bence büyük israf. Halkın sorunlarının bu kadar çok olduğu bir ülkede, kimse insanların özel hayatını yazarak bir yere gelemez. Elinde kaleminin olması, özel hayatımı istediği gibi yazma hakkını vermez kimseye.
* İlişkinizin bittiğini biliyorum, sizi aldattığı için mi bitti her şey? Evet ama herkes aldatılabilir, terkedilebilir, yeniden aşık olabilir... Bu çok normal.
* Sizi bir kadınla aldattığı doğru mu peki? Evet ama erkek ya da kadın, bu benim için hiç farketmez. Önemli olan aldatılmış olmak.
* Neler hissediyorsunuz şu an, kızgın ya da kırgın mısınız? Tabii ki hoş günler geçirdiğimi söyleyemem. Şu anda kalbim yaralı ve kendimi yaralı bir hayvana benzetiyorum. Yanıma kim yaklaşmaya kalksa yaram acıyacak diye, tırnaklarımı çıkarıyorum. Herkes aynı şeyi yaşamıyor mu? Herkes birinden ayrıldığı zaman hakikaten bir şeyler yaşamışsa, yıkılmıyor mu?
* Sizi en çok kıran şey ne oldu? Bana yalan söylemesi. O insana da bana söylediklerinin aynısını söylediğini duyduğumda, çok yıkıldım. Başka bir insanla beraber olmak için o yalanları söylemesi, beni hayatımda en çok kıran şeylerden biri. Yalancı olmak insan ölçülerinin dışında bir şey. İşin içine yalan girdiğinde her türlü tehlike var demektir. Yalanı affetmem mümkün değil. Megaloman değilim ama benim karşımda bu kadar imkan varken yapmıyorsam, karşımdakinden de yapmamasını beklerim.
* Aldatıldığınızı itiraf etmek şu an size zor gelmiyor mu? Herkes bana bunu soruyor. Ama dünyada aldatılmak kadar büyük hakikat olamaz. Bence insanların yüzde 99'u aldatılıyor. Dünyanın tüm şöhretleri, en güzel kadınlar, en yakışıklı insanlar aldatılıyor... Cemil İpekçi neden aldatılmasın ki! Veya aldatıldıysa niye söylemesin? Ama ben hayatta aldatmam.
* Önceden söylemeyi mi tercih edersiniz? Doğrusu ben hayatımda hiç öyle bir şey yaşamadım. Hayatım boyunca biriyle beraberken başka biriyle olabilme şansını elde edemedim. Şunu bir yaşasam... Merak ediyorum çünkü hep aldatılan ben oldum. Bu yüzden de terk etmek zorunda kaldım.
* İhaneti affedebilir misiniz? İnsanları affetmek de gerekiyor. Ama affetmekle, devam etmek çok farklı şeyler. Bence en büyük yanlış hem affedip, hem de tekrar onları hayatımıza almak. Hani bir de eski sevgililerle yeniler görüşmeye başlarlar... İşte onu anlamak mümkün değil. "Çağdaş olmak" kelimesi var ya... Ben öyle ermiş biri değilim, ermeye de niyetim yok. Ben hataları olan bir kulum. Onun için hiç öyle ermiş gibi davranmaya gerek yok. Sadece gördüğümde "Merhaba" derim yeter. Ayrıldığınız insan sizin gönlünüzü kırdıysa, o sizin dostunuz olamaz.
* İlişkilerinizde karşınızdakinden beklediğiniz nedir? Ben sadece bir tek şey bekliyorum; sadakat. Bunun dışında hiçbir şey beklemedim. Ve sadakatin bittiği gün, deliler gibi aşık olsam da ilişkiyi bitiririm. Kendimi öldürebilirim, duvardan duvara vurabilirim... Ama sadakat bir sihirdir. Bir ilişkinin sihri bozulduğu zaman o ilişkinin anlamı kalmaz. Bir ip koparsa, onu düğüm yaparsanız eskisinden sağlam olur. Ama ömrünüzün sonuna kadar o düğüm gözünüzün önünde durur. O yüzden o riski almanız gerek. Ben ipi koptuğu yerde bırakmayı hep tercih ettim. Benden daha güzelini, daha fazla imkana sahip
sahip olanı bulabilirler... Ama kendimde inandığım bir şey var ki, benim kadar enayice seven bir insanı bulmak çok zor.
* "Enayice severim" dediniz. Yıllar geçtikçe hiç akıllanmıyor mu insan? Yine enayice seviyorsunuz ama artık ilişkilerinizde kendinizi de düşünür hale geliyorsunuz. Tecrübelerle karşınızdakinin neyi, neden yaptığını çok iyi anlıyorsunuz. Çok sağlıksız gidiyorsa kürtaj yapıyorsunuz. Dünyada sevilecek çok insan var. Ama ben aşksız yaşayamam, yine birileri olacaktır.
* Kendinizde sevmediğiniz yönleriniz neler? Siz nasıl hatalar yaparsınız? Benimle birlikte olmak çok kolay bir şey değil. Andropoza girmiş, yaşlılık kompleksleri başlamış biriyle olmak zor. İkincisi, yaşlandıkça egoistleşmeye de başlıyorsunuz. Beraber olduğum insanlar da artık benden biraz küçük olduğu için benim sözüm geçsin istiyorum. Bir de ekmeği siz getiriyorsunuz, ev sizin, her şey sizin... İster istemez evin reisini oynuyorsunuz. Bir de en üretken dönemimi yaşıyorum. Bazen sabah 4'e kadar uyuyamıyorum. Hayal kuruyorum, çiziyorum... Bu da çok kolay değil.
* Peki bundan sonrası için bir "doğru ilişki" tanımınız var mı? Artık birinden çok fazla bir şey bekleme hakkım olmadığını biliyorum. 57 yaşına geldim. O yüzden en doğrusu arada bir buluşmak, telefonda konuşmak... Herkesin kendi hayatı olsun. Ben biriyle yaşama hakkımı kaybettim.
İlknur K. Akman
|
|
|
|
|
|
|
|
|