77 yaşındayım hayata hala doymadım
Ara Güler doğum gününü bir sergiyle kutlayacak. Büyük usta, siyah-beyaz fotoğraf kareleriyle dolu hayatını anlattı.
Türkiye'nin en meşhur adamını sınırın dışında kimse tanımaz. Ben hepsinden meşhurum.
Picasso'nun fotoğrafını çeken 5 kişiden biriyim. Sabancılar almak isterse onları kazıklayacağım.
Herkes kendine fotoğraf sanatçısı dedirtiyor. Onlar değil sanatçı çöpçü bile olamaz.
Ben de Picasso fotoğraflarıyla Sabancı'yı kazıklayacağım
Ara Güler 16 Ağustos'ta yeni bir fotoğraf sergisi açıyor. O gün 78 yaşına girecek Güler'le sergi öncesinde meslek ve özel hayatını konuştuk... Ve çektiği dünyaca ünlü Picasso fotoğraflarını.
Bu röportaja giderken Ara Güler için herkes bana "Çok aksidir dikkat et, sakın kızdırma" demişti. Oysa ben, asıl talihsiz kişinin foto muhabiri arkadaşım Erkan olduğunu düşünüyordum. Düşünsenize, dünyanın önde gelen yedi fotoğrafçısından birinin fotoğraflarını çekmekle görevlisiniz... Üstelik de "aksi"! Neyse biz Ara Güler'le röportajımızı yaptık, fotoğraflarını çektik, Cunda Adası'nın sokaklarında gezdik... Hatta yetmedi bize arabasıyla bir de Ayvalık turu yaptırdı. Şimdi bana soracak olursanız Ara Güler yalnızca dünyanın en iyi fotoğrafçılarından biri değil; dünyanın en hoşgörülü, en dobra ve en şeker adamlarından biri. Okuyun, siz de bana hak vereceksiniz...
* Yaşgününüzde sergi açmak kimin fikriydi, doğum günlerinizde hep böyle özel kutlamalar yapar mısınız? Yok yahu... Ben nefret ederim öyle doğum günü, analar günü, babalar günü gibi şeylerden. Arkadaşlarım başımı belaya soktular benim, "İlle bu yıl 16 Ağustos'ta bir sergi açalım" dediler. Ben 1928 doğumluyum. Bundan sonra sergi açsam ne olacak, açmasam ne olacak? Ama "Peki ulan" dedim, "Açın!" Bu sergide 77 resim olacak, yani her seneye bir resim. Serginin adı da "Ara'dan 77 yıl geçti." Bir de 250 sayfalık fotoğraf ve röportajlardan oluşan yeni bir kitabım çıkacak. Bu güzel ama sergi o kadar önemli değil.
* Neden değil? Dünyada beş milyon tane sergi açılıyor ama bunlar her zaman açık kalmaz. Halbuki kitaplar kalır, yüz sene sonra da açıp bir kitaba bakabilirsin ama sergiyi gezemezsin. Tiyatro da öyledir... Oynadığın zaman vardır, perde inince biter. Çok nankör meslekler vardır hayatta, aktörlük de bunların başında gelir. Gerçi filmi yine oynatabilirsin ama tiyatro öyle değil.
* Siz uzun yıllar tiyatro ve sinemayla da ilgilendiniz, öyle değil mi? Tiyatro eğitimi aldım ama her zaman fotoğraf çekerdim. Sinemayla da ilgilendim ama bir yangınla son buldu. Film stüdyosunda çalışırken bir gün yangın çıktı, itfaiye kurtardı. Babam da bir daha göndermedi. Ondan sonra hep fotoğraf çektim.
* Hala eskisi kadar çok fotoğraf çekiyor musunuz? Çektiğim fazla yeni bir şey yok. Her yeri öyle çok çekmişim ki. Mesela buraya, Ayvalık'a geliyorum, bakıyorum görmediğim köşe kalmamış. Eski fotoğrafların üstüne yeni bir şey koyamıyorsun.
* Film macerası öyle bitmeseydi, şimdi iyi bir yönetmen olarak tanınmak ister miydiniz? Yok canım, foto muhabirliğinde daha çok şey görüyor, daha çok şey öğreniyorsun. Gazetecilik acayip bir meslektir. Her zaman yeni şeyler keşfedersin ama masa başı adamı değilsen tabii.
* Çok ünlü isimlerin portresini çekme şansına sahip olmuş bir fotoğraf ustasısınız. Bunların içinde Picasso da var. Sabancı Müzesi'ne Picasso portrenizi de verecek misiniz? Onlar zaten benden bunu bekliyordur. Ama sana söyleyeyim, o Picasso'nun torunları Güler Sabancı'yı falan kazıklıyordur. Benden resim isterlerse ben de kazıklayacağım. Kazıklamak mecburiyetindeyim çünkü dünyada Picasso'nun fotoğrafını çeken beş kişiden biriyim.
FOTOĞRAFÇI KESKİN NİŞANCIDIR * Siz "Fotoğraf sanat değildir" diyorsunuz, nedir sizce fotoğraf? Bu kadar küçük bir şey sanat olmaz. İki adamı yanyana koydum, ben onları çektim biraz da estetik kattım diyelim... Bu sanat olur mu? Sanatçı Mozart'dır, Bethooven'dir, Picasso'dur. Bunların yaptığı sanattır, sanat bir mesaj verir. Düşün, fotoğraf hakikaten sanat olsaydı bir dijital çıktı diye, bu iş bu kadar ayağa düşer miydi? Şimdi herkes kendisine fotoğraf sanatçısı dedirtiyor. Bunlar sanatkar mı be, çöpçü bile olamazlar! Biz de enayi gibi onlara inanıyoruz.
* İyi fotoğraf nasıl çekilir? Ha silah, ha fotoğraf makinesi... Elini titretmeyeceksin. Keskin nişancı olacaksın, mesela ben çok iyi ateş ederim.
* Dünyanın en iyi fotoğrafçılarından biri kabul ediliyorsunuz. Türkiye'den sizin kadar başarılı isimler yetişmedi, neden? İyi çocuklar var ama artık gazetecilik konsepti değişti. Eskiden seni aylarca süren işlere gönderirlerdi. Şimdi öyle değil, gerçek anlamda foto muhabiri yok gazetenin. Dünya globalleşiyor da insanlar birleşiyor ya, gazeteler de o atmosfere uydu. Çok orijinal bir şey isterse o ülkedeki ajanstan istiyor. Zaten Associated Press'e abone oluyorsun, bütün resimler sana geliyor. O yüzden de bugün çıkanlar gazete sayılmaz. Boyuna karı resmi koyuyorlar!
* Fotoğrafını çekmeyi çok istediğiniz kimse var mı? O kadar p....gi çektim, Charlie Chaplin'i, Einstein'ı, Jean Paul Sartre'ı çekemedim. Onlar mühim adamlardı, onların fotoğraflarını çekebilmeyi isterdim. Ama şimdi kimse kalmadı, Türkiye'nin en meşhur adamını çeksen ne olur? Sınırın bir metre dışına çıksa kimse tanımaz. Ben onlardan daha meşhurum.
* Fotoğraf dışında neler var hayatınızda, ne yapmaktan hoşlanırsınız? Valla eskiden seyahat etmek, yeni yerler keşfetmekten çok keyif alıyordum. Ancak bir yıldan beri bende uçağa binme korkusu başladı. Gerçi dünyada görmediğim bir Güney Amerika kaldı, Meksika'dan aşağısını bilmem. Bir de Afrika'nın yasaklı birkaç bölgesini.
İYİ BİR KOCA DEĞİLİM * Nereden çıktı bu korku? Şimdi teyyareler eskidi. Bir bakım yapıyorlar, bir de benzin koyuyorlar sonra uçaklar düşüyor. Metal yorgunluğu diye bir şey vardır. Demir de parçalanır, kendini koyverir. Ben de korkuyorum artık. Zaten ben kuş muyum, ne işim var havada?
* 10 gün sonra 77 yaşını dolduracaksınız. Hayat nedir? Nazım Hikmet'in de dediği gibi "Yaşamak güzel şey be kardeşim..." Hayat güzeldir, 77 yaşındayım hala hayata doymadım. Ne kadar çok yaşarsan yaşa o kadar çok şey öğrenirsin, o kadar çok hoşuna giden şey olabilir. Çünkü öteki taraf sonsuza dek karanlık. Siyahtan geldik siyaha gideceğiz. Sadece bir ara gözünü açıyorsun, işte o arayı çok iyi değerlendirmek lazım. Ama ben hiç yatım olsun, karılarla birlikte olayım demedim. Uğraşmam, denk gelirse ne ala!
* Sağlığınıza dikkat ediyor musunuz, eskiden çok sigara içiyordunuz bildiğim kadarıyla... Günde dört paket! Ama bıraktım, sekiz yıl oldu. Bir gün nefes alayım dedim, nefes yok, tıkandım kaldım. O gün bir korku geldi bir daha içmedim. İçkiyi de çok içiyorum sayılmaz ama arada bir ölçü kaçıyor tabii.
* Çocuğunuz yok diye biliyordum ama dün "Oğlum geldi" dediniz, oğlunuz mu var? Eşim Suna'nın eski kocasından olan çocukları var. Bir kız, bir oğlan. Oğlum geldi dün, Ahmet. Kurtalan Ekspres Grubu'nun gitaristi ve kurucularından. Bu arada sen de her şeyi öğrenmek istiyorsun, çok soru sordun yoruldum! Ama biraz daha sor hadi...
* Siz çocuğunuz olsun istemediniz mi hiç? Ulan, hangi karıyı aldıysak doğurmak istemedi. Ben ne b..k yiyeyim? Ama belki dünyanın bir sürü yerinde çocuğum vardır da, ben bilmiyorumdur...
* "Fotoğrafçılık çapkın işi"dir demişsiniz zaten yıllar önce bir röportajınızda... Tabii öyledir, işleri hep gözledir çünkü. Biraz da aptallıklarından.
* Siz iyi bir koca mısınız peki? Gerçi bunu eşiniz Suna Güler'e sormak lazım ama... Hiç zannetmiyorum ama eşime sorsaydın "İyi" derdi. Ama neden iyi olmayacak mışım? Karımı fotoğraf çekerken dünyanın her yerine yanımda götürdüm. Fiji Adaları, Polonezya, Afrika... Benim röportajlarımı o yazar.
* Eşiniz de fotoğraf çekiyor mu? Yok, bir gezideyken baktım tık tık her şeyi çekiyor, azarladım. "Ne çekiyorsun öyle her şeyi" dedim. Ondan sonra küstü, bir daha da eli- Ara Güler'e başarısının sırrını sorduğumuzda "Ben dünya fotoğraf çetesinin içine düştüm, şanslıydım" diyor.
|