|
|
Kadınlar mı sadık erkekler mi?
Sadakat konuşuyoruz. Bir yanımda Ali Atıf Bir, diğer yanımda Serdar Erener. Hemen gülümsemeyin lütfen öyle müstehzi... Kadın erkek sadakati değil, marka sadakatinden bahsediyoruz. Sorular basit. Biz Türkler markalara sadık mıyız? Yani A markası yoksa B markasını almıyor muyuz? Kadın erkek sadakati farklı mı? Salonda bizi dinleyenler arasında ufak bir anket yaptık. Sadık olduğumuz ürünleri ortaya çıkarmak için. Herkes aklına geleni söyledi. Atatürk, Selpak, Efes Pilsen, Paşabahçe, Arçelik.... Liste uzadı gitti. Ama dikkatimi çeken başka bir nokta oldu. Kimse ama kimse gazetelerden birinin adını söylemedi. Yani ne okudukları hiç de önemli değil. Düşünebiliyor musunuz? Bizi dinlemeye gelmişler. Çoğu İstanbul'un en önemli şirketlerinin genel müdür düzeyindeki temsilcileri. Hepsinin gazete okuru olduğu açık. Hatta bir değil, birden fazla gazete okuru olduklarını çeşitli sorular sonucunda anlayabiliyorsunuz. Peki gazetelerine sadıklar mı? Bence evet. Sadece gazetelerine değil köşe yazarlarına da sadıklar. Eee niye sadık olduğumuz ürünler arasında belki de başta gelmesi gereken gazetelerini saymadılar?
*** Bence şimdiye kadar gerçekleşen en etkili slogandı. Marka sadakati açısından. "Aktüel yoksa kalsın." Aktüelciler ellerindekinin kıymetini bilemediler herhalde çünkü artık bu sloganı kullanmıyorlar. Oysa son derece etkili, son derece vurucu, son derece üstten bakan bir tarzı var. Aktüel yoksa kalsın. Yani "Tempo vereyim, Haftalık'ın kapağı güzel" gibi iknalara kanmayan bir okuyucuyu anlatıyor aslında. Siz ciddi bir SABAH okuru bayide gazetesi kalmamışsa, "Ee o zaman ver bakalım bir Hürriyet, fark etmez" dediğini mi düşünüyorsunuz? Ya da tam tersi... İyi okur böyle bir şey demez. Her ikisini aldığı olur ama kendi gazetesinden vazgeçmez. Cumhuriyet Gazetesi bulmak uğruna bakkal gezenleri tanıyorum ben. Peki neden "Gazetemize sadığız" demiyorlar? Ben de bunu sordum bizi dinleyenlere Ali Atıf Bir'den rol çalarak. "Neden?" dedim. Cevap şöyleydi: "Gazeteler güvenilirliklerini kaybetti." Eee? Madem öyle siz ne yaptınız? Okumayı mı bıraktınız? Gazetelerin çeşitli sarsıntılardan geçtikleri ortada. Zaman zaman ait olduğum dünya için "Dibe vurduk çıkıyoruz" cümlesini bile kullandığım olmuştur ama bu çıkışın biraz da takdir edilmesi gerekiyor yani. Yeni moda "Gazeteler güvenilirliklerini kaybetti" demek herhalde. Ama bence çoktan modası geçmiş bir cümle bu. Çok kolaycı. Oysa toplum için gazeteler önemlidir. Okuyucular şekillendirir, yaşatır gazeteyi. "Benim gazetem" diye yola çıktığında, o güvenle sarıldığında fark eder aslında gazetenin asıl sahibinin kendisi olduğunu... O zaman Aktüel sloganını hayata geçirebilir gazetesi için. İnsafsız olmayın. Her geçen gün daha iyi gazete yapabilmek için canla başla çalışıyoruz. Saatlerce toplantılar yapıyoruz acaba hangi konu ilginizi çeker diye. Güvenilirlik mevzusunu çoktan aştık biz çünkü yeniden başladık. Tirajımız arttıkça görüyoruz ki aslında siz de aşmışsınız. Bize bakmayın, bizi görün diyorum.
*** Erkekler neye mi sadık? Futbol takımlarına. Otomobil markalarına, bazıları içki markalarına. Ya kadınlar? Aramızda kalsın. Bence sadece kuaförümüze.
|