Yüz elli yıllık atlatma haber
IMF ile yollarını ayırdıktan sonra başı dertten kurtulan Arjantin bütün küresel sermaye sömürgesi ülkeler için oluşturduğu örneği anıtlaştırdı: -Dış Borç Müzesi. Buenos Aires üniversitesinde kurulan müze ilgilenenleri daha ilk anda 'Bir Daha Asla' şeklindeki sivil taahhütle karşılıyor; böylece bir anlamda Arjantin halkını ve aydınını bağlıyor. Dünyada neler olup bittiğine ilişkin merak sahibi insanların bu sıcak haber karşısında takınabileceği iki tavır var: 1) Komplo teorilerine (!) inanan biriyseniz Arjantin'e saygı duyarsınız. 2) IMF'ye iman edenlerdenseniz olayı Maradona'nın ısmarlama iltifatındaki (Maraba Televole) gibi sıcakkanlı bir Latin fantezisi sayıp geçersiniz.
Kavga daha ilk cümlemden başlıyor. Öyle ya 'IMF ile yollarını ayırdıktan sonra başı dertten kurtulan Arjantin' de ne demek oluyor? Bu ülke gerçekten iktisadi çöküntüden kurtuldu mu? İsteyen istediği kadar IMF'nin niyetinden şüphelenenleri komplo teorisyeni diye lanetleyip dursun iki başlı gerçek ortada: 1)Arjantin IMF'den kurtulduktan sonra kendini toparlamıştır. 2)IMF'nin hiçbir ülkede kayda değer bir başarısı yoktur. Üstelik Arjantin böyle davrandığı için birdenbire Küba, İran, Kuzey Kore gibi, küresel çetenin gözündeki tanımlarıyla 'lanetlik bağlantısızlar' arasına da girmiş olmadı! Hatta bu bıçkın haliyle dahi Buenos Aires hala, 'Pentagon'un Yeni Haritacısı'na göre ABD, AB ve Japonya'nın omurgasını oluşturduğu 'Merkezdeki Ülkeler'den birinin başkenti olmaya devam ediyor. Kısacası IMF'ye rehin olmayı reddeden Arjantin'e karşı gezegenin ağababaları tarafından herhangi bir yaptırım da uygulanabilmiş değildir.
Tabiidir ki yükseltilen değer aydını dostlarımıza göre Arjantin asla ve asla Türkiye'ye ilham kaynağı olamaz! Neden? Bu soruya cevap olsun diye bir milyon sebep sayabilirler hepsinin özü incir çekirdeğini doldurmaz: -Biz büyük ama aşağılık bir ülkeyiz, Arjantin'e benzemeyiz. Doğrusu bu açıdan Arjantin'le mukayese edilemezliğimize hükmettirecek hakiki sebepler yok değildir! Mesela bilinçli ve kararlı direnç sergileyebilen Arjantin halkında 'sürü gibi katlanma duygusu' yoktur. Buna karşılık bizde şimdilik sosyal patlamaları önleyen bir aile dinamiği ve 'sürü duygusu'yla açıklanamayacak bir tevekkül (=tamı tamına 'kadercilik' değil) kültürü vardır. Yine mesela Arjantin'in coğrafyası asla merkezi bir kavşak oluşturmamaktadır. Bu itibarla, yerküreyi sömürerek yöneten sermaye için Arjantin nihayet 'aşağı mahalledeki haşarı çocuk' algılamasıyla geçiştirilebilir. Nasılsa bu ülke bölgesel bir etken olamaz, tamamen bağlantısız kalsa cirmi kadar yer yakar. Oysa Türkiye işgal ettiği merkezi konum itibariyle siyasi ve iktisadi kıblesini değiştirdiği, çağdaşlaşmadan vazgeçmeksizin yeni ittifaklara yöneldiği takdirde sermayenin ve enerjinin ana damarlarında tıkanıklıklara yol açabilecektir. Bu yüzdendir ki, Milli Şef Miladıyla birlikte Türkiye'nin bütün etkin söylemcileri ve bütün dinamik kurumları, dünyaya sadece ve sadece dayatılmış A Planı çerçevesinde bakmalı, halkı ona şartlandırmalı, asla bağlantısızlığı düşünmemeli, zinhar B Planı hazırlama ihtiyacı hissetmemelidirler! Ne bahasına olursa olsun Türkiye'yi yönetenler ve yönlendirenler 'karşılıklı bağımlılık' palavrasına bir amentü gibi sarılmalıdırlar. (Bu ülkede 'karşılıklı bağımlılık' dalaveresi şöyle işler: Biz ABD ve AB'ye karşı bağımlılık altına gireriz ama onlar bize karşı herhangi bir yükümlülük altına girmezler.)
Arjantin'i kıskanıyorum ama IMF ile yollarını ayırabildiği için değil! Türkiye de dünyada var olmaya devam edeceği için er geç başka çıkar yol bulunmadığını anlayacak ve kendi ayaklarının üstünde durmayı öğrenecek. Kıskanmamın sebebi, tarihteki en büyük dış borç soykırımlarını yaşamış bir millet olmamıza rağmen böyle bir müzeyi dünyanın mazlum milletlerine bahşetme öncülüğünü Arjantin'e kaptırmış bulunmamızdır.
Bütün bu yazının ana fikri bir buçuk yüzyıllık taptaze bir haberdir: 1852 yılında Osmanlı İmparatorluğu Batı'dan ilk borcu aldığı zaman Fransızlar ve İngilizler bayram etmiş, gazeteler adeta 'yaşasın, Türklerin ellerine kelepçeyi taktık' manşetleri ile vermişlerdir.
|