Tartışmalı pozisyon
Tarihçinin de işi zor... Gerçekten tartışmak isteyen herhangi birinin de. Yerlinin de, yabancının da.
Bizim ceza kanunumuz da soykırımı gayet ayrıntılı tanımlıyor. Aslında o tanıma göre yahut Türkiye'nin de 1950'de imzaladığı 1948 tarih ve tanımlı "Soykırım Sözleşmesi"ne göre, 1915'te olanlara "sözde" demeyecek olsanız... Yani, tarihi öyle anlayıp böyle yorumlasanız... Burada, bırakın kamuoyunda ne olacağını, müstakbel mahkumsunuz!
Fakat tarihi başka türlü biliyor, başka türlü anlıyor, başka türlü yorumluyorsanız... Yahut ne bileyim, 1948'de belirlenmiş bir uluslararası tanım ve hukukun daha gerideki olayları tanımlamakta ve adlandırmakta kullanılamayacağını savunuyorsanız... Yani, ne derseniz deyin, "Ermeni soykırımı yok" diyorsanız... Ve bunu, mesela "Türk Tarih Kurumu Başkanı" gibi İsviçre'de veya herhangi biri olarak mesela Fransa'da, Belçika'da söylüyorsanız... Müstakbel mahkumsunuz!
Diyelim ki, Türkiye malum. Kekeleye kekeleye de-mok-ra-tik-le-şi-yor. Şiyorken de, aklını, fikrini, vicdanını, tarihe bakışını, milli meselelerini, hatta cezalarını tam tikleştiremiyor. Burada zaten tartışmak zor; burada zaten farklı bir fikri savunmak kolay değil. Diyelim ki, burada bilgi, düşünce ve ifade özgürlüğü, tarihle hesaplaşma cesareti ve o cesareti bulanlara tahammül ve sabır zaten kısır. Diyelim ki, olayların mirasçısı ve zanlı, hatta sanık tutulan tarafı olarak buralarda o mevzudaki fikirlerin, tartışmaların özgürce uçuşması zor. Ya oralar!
"Tartışılması mevzubahis" olan bir konuda, Avrupa'nın düşünce ve ifade özgürlüğü ülkeleri, tartışmayı, ifade özgürlüğünü, farklı bakış açılarını, farklı tarih yorumlarını kafadan yasaklıyor. Sadece Tarih Kurumu Başkanı, sadece bir Türk, bir buralı olarak değil... Oralarda o ülkelerin vatandaşları yahut o ülkelerde bir vesileyle fikirlerini açıklayan bir yabancı olarak da bu tartışmayı "tartışarak" sürdürmeniz imkansız. Çünkü, oralarda "soykırım yok... belki yoktur... belki buna soykırım demek yanlış olur" bile diyemiyorsunuz. Bu yasak ve cezaların, düşünce ve ifade özgürlükleri, bilgi hakları vesaire açısından nasıl haksız ve Avrupa hukukuna nasıl aykırı olduğunu elbette savunabilir, elbette bunlarla mücadele edebilirsiniz. Fakat hep aynı problem! Bir başkasının ikiyüzlülüğünü yüzüne vurmak için, sizin de ikiyüzlülüklerden arınmanız lazım. Yani öyle olması lazım! Sizin özgür tartışmaya kalben ve kanunen açık olmanız lazım. O Avrupa ülkelerinin "soykırımı tartışma yasağı" hiçbir özgür düşünce ilkesine uymuyor... Aynen burada "sözde soykırımı tartışma yasakları ve tabuları"nın da uymaması gibi! Daha kafadan, pozisyon tartışmalı.
|