|
|
|
|
|
Erdoğan bir sembol
|
|
İsrail'in Nobel ödüllü Başbakan Yardımcısı Şimon Peres "Erdoğan inanç ve modern hayatın bir arada yaşayabileceğinin sembolü" dedi.
İsrail'in bir numaralı "güvercin"i ve hükümetin bilge adamı Şimon Peres, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın gezisini "Hem Müslüman olup hem de İsrail'le iyi ilişkiler kurulabileceğinin göstergesi" olarak değerlendirdi.
"ERDOĞAN UZUN SOLUKLU KOŞUCU" Peres "uzun soluklu koşucu" diye nitelediği Erdoğan'ın Ortadoğu'da barış elçisi rolü üstlenebileceğini belirtti ve şunu ekledi: "İslam'ın çağdaş dünyayla ilgili tabularını yıkmada çok önemli rol oynayabilir."
"TÜRKİYE VE İRAN MODELLERİ AYRI" Müslüman dünyasında Türk ve İran ekolü olduğunu belirten Peres, Türkiye'yi "inanç ve modern hayatın bir arada yaşanabileceğinin modeli" olarak görüyor.
'O bir sembol'
İsrail Başbakan Yardımcısı Şimon Peres'e göre Erdoğan, Ortadoğu'da tabuların yıkılmasında çok büyük bir rol oynayabilir. Çünkü "İnanç ve modern hayatın bir arada yaşayabileceğinin önemli bir sembolü"....
İsrail'in "güvercin"i Başbakan Yardımcısı Şimon Peres, Erdoğan'ı "İslam ve modernizmin bir arada varolabileceğinin sembolü" olarak görüyor. Tel Aviv'deki söyleşimizde, Başbakan Yardımcısı Peres iki Türk'ten heyecanla söz ediyor: Tayyip Erdoğan ve Orhan Pamuk. Erdoğan'ın gezisini "hem Müslüman olup hem de İsrail'le iyi ilişkiler kurulabileceğinin göstergesi" olarak değerlendiren İsrail'in bilge adamı, Türk-İsrail ilişkisinin ötesinde Erdoğan'ın Orta Doğu'da barış elçisi rolünü üstlenebileceği kanısında. Peres'e göre Erdoğan "Uzun vadede Orta Doğu'da tarafların biraraya gelmesinde ve İslam'ın çağdaş dünyayla ilgili tabularını yıkmada çok önemli bir rol oynayabilir." Çünkü Peres'e göre Erdoğan "Tarihin geri değil hep ileri gittiğini biliyor."
Şimon Peres'in Tel Aviv'deki ofisine girdiğimde, uzun zaman kaybolduktan sonra ortaya çıkmış bir akraba gibi karşılanıyorum. Sırasıyla büroda çalışan danışmanlar, asistanlar, sekreterler yanıma gelip Türkiye'ye kaç kez gittiklerini ya da ne kadar sevdiklerini anlatıyor. Biraz sonra hükümetin "bilge adam"ı ve İsrail'in bir numaralı "güvercin" i Peres'den de benzer iltifatlar işitiyorum. Yalnız Türkiye değil Erdoğan konusunda da. Peres bir kaç ay önce Başbakan Yardımcısı olarak Ariel Şaron hükümetine girerek, İsrail'in Gazze'den çekilmesini (ve böylece gerçek bir Filistin devletinin oluşmasını) mümkün kıldı. İsrail siyasi düzeni içinde Türkiye konusuna en fazla kafa yoran, Türk-İsrail dostluğuna en fazla inanan insan. Doksanlı yılların başında Oslo'da Filistinliler'le barış yolunu açarak Nobel Ödülü kazanmıştı. Şimdi aynı idealizmle yeni bir Orta Doğu'dan ve Türkiye'nin rolünden söz ediyor. Röportaj sırasında görüyorum ki Tayyip Erdoğan'la Madrid'de, Chicago'da uzun saatler yaptığı sohbetlerden etkilenmiş. Erdoğan'ı "İslam ve modernizmin bir arada yaşayabileceğinin simgesi" olarak görüyor. Başörtüsü ve benzeri konularda Erdoğan'a güveni sonsuz "Başbakanınız uzun koşucu. Sorunların zaman içinde hallolacağını düşünüyor" diyor. İşte Peres'le sohbetimizin çarpıcı bölümleri:
Türk İsrail ilişkileri son yıllarda sıkıntılı sayılabilecek bir dönem geçirdi. Nasıl bir yerdeyiz?
Duruma bir gazeteci penceresinden günlük bazda ya da daha geniş bir perspektiften tarihi bir gözle bakabilirsiniz. Artık politikada her şey tarihi açıdan değil gazeteler tarafından ölçülür oldu. Ama günlük olayların ötesinde bakmalıyız. Sonuç olarak Müslüman dünyasında iki ekol var: Türkler'in ve İranlılar'ınki. Türkiye'nin pozisyonu, inanç ve modern hayatın birarada yaşanabileceği yolunda. Arada bir çelişki yok. Ve bence Sayın Erdoğan bunun çok iyi bir sembolü. İran dersek, modernizmin Müslüman gelenekleritehlikeye soktuğu görüşü ve globalleşmeyi İslamileştirme isteği var. İran'ın sorunu, gelenek karın doyurmuyor. Topraktan para kazanılmıyor, İranlılar da füze yapıyor! Bu tarz (yorumlanan) geleneksel İslam'da kadınlara karşı ayrımcılık var. Bence yirminci yüzyıldaki en önemli gelişme kadınların özgürleşmesiydi. Dünyanın düzenini değiştirdi. Sizin ülkenizde kadınlar eğitim alıyor, küçük yaşta evlendirilmiyor, böylece daha iyi çocuklar yetiştirebiliyor ve o çocuklar bu sayede yeni çağı açabilecekler.
Ancak Türkiye'de din ve modernizm ilişkisi hâlâ sorunsuz değil. Örneğin başörtüsü hâlâ çözülmemiş bir sorun. Bazıları Başbakan'ın eşinin başörtüsü takmasını daha geleneksel bir İslam arzusu olarak yorumluyor....
Başbakanınız bu meselelerin zaman içinde hallolması gerektiğini düşünüyor. Politikada uzun soluklu olmak daha iyidir. Benim intibam, başbakanınızın uzun soluklu koşucu olduğu yolunda. Zaten Avrupa Birliği'ne girdiğinizde siz de onlar da değişeceksiniz. AB bir Hıristiyan deklerasyonuydu ve Müslüman bir ülke olan Türkiye'yi almakta zorlanıyor. Ama artık demokrasi dediğimiz şey, farklılıkların birarada yaşanması demek.
Başbakan'ın İsrail'e gelmesi için çok istekliydiniz. Erdoğan'ın buraya gelmesi neden sizin için bu kadar önemli?
Çok basit. Bu hem Müslüman olup hem de İsrail'le iyi ilişkiler kurulabileceğinin göstergesi. İkisi arasında çelişki yok. Bizim düşmanımız İslam değil. O yüzden de İslam'ın düşmanı neden biz olalım anlaşılır değil. Bu yeni bir yaklaşım.
Yani Erdoğan'a yalnız Türkiye'de değil Müslüman dünyasında da bir rol biçiyorsunuz?
Erdoğan bence barışın gelmesinde önemli bir rol oynayabilir. Çünkü tek taraflı değil. İsrail'in dostu olmak için Arap dünyasıyla küsmesi gerektiği ya da Arap dünyasıyla dostluk için İsrail'i feda etmesi gerektiğini düşünmüyor. Uzun vadede Orta Doğu'da tarafların bir araya gelmesinde ve İslam'ın çağdaş dünyayla ilgili tabularını yıkmada çok önemli bir rol oynayabilir. Bunu yapabilir. Tarihin geri gitmediğini, hep ileri gittiğini biliyor.
Türkiye'ye ve geleceğine çok güveniyorsunuz. Ancak AB'de Türkiye karşıtı sesler yükselmeye başladı...
Başka şansları yok. Zaman kazanmaya çalışıyorlar. Avrupa yeterince doğurgan değil. Ya Türkiye'yi alacaklar, ya da üretemedikleri şeyleri başka ülkelerin üretmesine izin verecekler. Avrupa ya Türk işçilerini kabul edecek, ya da işlerini Türkiye'ye devredecek. Birincisi daha akıllıca.
Ermeni soykırım meselesi...
Ah, bana o konuyu açma. Ben tarihçi değilim ve tarihi değerlendirmek bana düşmez. Tarih yanlışlıklar albümü gibidir. Ama ben de bu yüzden tarihten pek hazzetmiyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|