| |
Siyasete veda
"Kamu, bilgeliği sevmez" der Platon o ünlü "Devlet" adlı yapıtında ve ekler: "O nedenle yaşlandıkça, dostları ve yurttaşları onu (yani bilge adayını) kendi amaçları için kullanmak isterler..." Bu diyalog, her okuyuşumuzda bize siyasileri çağrıştırır. Özellikle de siyasetten çekilmiş veya çekilmek zorunda kalmış şahsiyetleri. Platon'un gözlemini 2400 yıl sonra Filistinli Edward Sait tamamladı: "Politikacılar için gücün erotizmi vardır." Bu felsefi girişi, Fransa'nın -sosyalist- eski Başbakanı Lionel Jospin nedeniyle yaptık. Jospin, 21 Nisan 2002'de cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda utanç verici şekilde (aşırı sağcı Jean Marie Le Pen'in gerisinde kaldı) elenince, kendini emekliye ayırdı. Sosyalist Parti'nin parçalanmanın eşiğine geldiği krizlerde bile "dön" çağrılarını yanıtsız bıraktı. Ancak herkesin artık kendisini unutmaya başladığı bir dönemde sessizlik perdesini yırtıverdi. Geçen Perşembe akşamı televizyonda "prime time"da Fransızlar'ın önüne çıktı.
Irmak ters akarsa Nedeni, AB Anayasası referandumu. Malum, Fransa'da 29 Mayıs'ta yapılacak referandumun sonucu tüm Avrupa'yı korkutuyor. Zira anketlere göre, Fransızlar bu anayasayı reddedecekler. Bu da AB'yi krize sürükleyecek. Referandum kararıyla hayatının en büyük hatasını yaptığını görmeye başlayan Cumhurbaşkanı Chirac can havliyle kampanyaya ağırlığını koymaya çalıştı, televizyonda 83 gençle tartıştığı -pek de izlenmeyen- programla Fransızlar'ı ikna etmeyi denedi. Faydasız. Çünkü, "hayır" diyenlerin çoğunluğunu sol eğilimliler oluşturuyordu. Onları da Chirac'ın etkilemesi mümkün değildi. (Sosyalist Parti, 1 Aralık 2004'te "iç referandum"la eğilim belirlemeye çalıştı. Üyelerin yüzde 60'tan fazlası anayasaya "evet" denilmesini istedi. Buna rağmen partinin birçok ağır topu "hayır" cephesine geçti. Bu da tabanda müthiş bir akıl karışıklığına yol açtı.) İşte Jospin böyle bir kaos ortamında emekli yaşamına ara verdi, tertemiz geçmişinin ve de ilkelerine bağlılığın sağladığı olağanüstü manevi otoriteyi Avrupa davası için kullanmaya karar verdi. 20 dakikalık TV konuşmasında söze "Hiçbir göreve talip değilim" diye başladı, "Sosyalist Parti'nin sıradan bir üyesi olmaktan memnunum" diye devam etti, öldürücü darbeyi indirdi: "Parti yöneticileri iç referandumun sonucuna saygılı davranmadılar. Hani partide demokrasi vardı?" Daha sonra ne oldu biliyor musunuz? Hepsinde de "hayır" çıkan 23 anketin 1.5 aylık kâbusunun ardından ilk kez "evet" oyları öne geçti.
Gücü doğru kullanmak Ve tüm analizciler aynı yorumda birleşti: Jospin'in izlenme rekorları kıran o çıkışı sayesinde. Şimdi Chirac da bayram yapıyor geçmişte pek de anlaşamadığı eski Başbakanı'na teşekkür ediyor. (Biz de dua edelim; çünkü Avrupa Anayasası'nın sandığa takılması, Türkiye'nin AB ufkunda yoğun kara bulutlar toplayacak.) Durduk yerde Jospin'i yazmamıza bizim siyasete veda etmiş eski başbakanlarımızdan biri, Bülent Ecevit neden oldu. Görevde bulunduğu dönemde Türkiye'ye tarihinin en ağır krizini yaşatacak kadar kavgalı olduğu Cumhurbaşkanı Sezer'i şimdi neredeyse "Haftalık olağan görüşme" yapacak sıklıkta ziyaret ediyor. Ve her ziyarette, komplo teorileri demesek bile, vesveselerin ürünü dosyalar götürüyor koltuğunun altında. Bize de Platon'un yazının başında belirttiğimiz sözünü anımsamak kalıyor. Acı acı.
|