|
|
|
|
|
|
Polisim ama kızım kapkaç mağduru
İstanbul'un tek kadın emniyet müdür yardımcısı İnci Aksoy, özel hayatını anlattı.
Sosyal hizmetler, Adalar ve Şile'den sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı İnci Aksoy, hem bir anne hem de başarılı bir polis. Sabah 6'da ailesine kahvaltı hazırlayarak güne başlayan, sonra da şehrin asayişi için çalışan Aksoy, yemekleri gece yarısı yaptığını söylüyor.
Kapkaça uğramamak için ben de tedbir alıyorum
Polisliği, anneliği ve ev kadınlığını bir arada yürüten İnci Aksoy Türkiye'de ilçe emniyet müdürü olan ilk kadın. Aksoy emniyette yaşadıklarını ve özel hayatını anlattı.
İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı ve Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Şube Müdürü İnci Aksoy zor bir görevi sürdürüyor. 52 yaşındaki Aksoy emniyetin yüksek rütbeli kadın polislerinden biri. Hayatını işine adadığını, hatta bu uğurda zaman zaman ailesini ihmal ettiğini söyleyen Aksoy, sosyal faaliyetlerini de kurum içinde sürdürüyor. Emniyet içinde kurduğu Türk Sanat Müziği korosunda diğer meslektaşlarıyla birlikte mikrofon karşısına geçiyor. Aksoy'la emniyette kadın polis olmayı, ev hayatını ve meslekteki hedeflerini konuştuk.
* Polis olmak kız çocuklarının çok da hayalini kurduğu bir şey değildir. Size çocukken sorduklarında 'polis olacağım' mı diyordunuz? Babam başkomiser emeklisi, yani meslektaşım. Aslında ben eczacı olmayı düşünüyordum. Ankara'da Eczacılık Fakültesi'nde okuyordum. Daha sonra siyasi karışıklıklar oldu, olaylı bir dönemdi, bir başkomiserin kızı olduğum da biliniyordu, babam "Eğitimine bir yıl ara verelim" dedi. O bir senelik dönemde çok ısrar etti polis olmam için. Benim de aklıma yattı, müracaat ettim. 1972 yılında polis okuluna girdim, altı ay eğitim gördükten sonra Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü'nde göreve başladım.
YEDİ KADIN POLİS...
* O zaman kadınlar arasında polislik popüler bir meslek değildi herhalde? Hayır değildi. Biz yedi bayandık okulda. Polis okulunda eğitim görerek polis olan ilk bayanlarız biz. Daha önce polis olan ablalarımız vardı ancak polis okulu eğitiminden geçmemişlerdi. Direkt kadroya polis olarak alınmışlardı, meslek içi eğitim görmüşlerdi.
* Diğer altı arkadaşınız da sizin gibi üst kademelere kadar ulaşabildiler mi? İki arkadaşım başkomiser oldu, geri kalanların hepsi polis memuruydu. Emekli oldular. Yani şu an o gruptan bu konumda olan ve mesleğe devam eden sadece ben varım.
* Polislikte kadınları çok üst makamlarda göremiyoruz. Siz nasıl yükseldiniz? Tabii erkek sayısına göre bayanların sayısı az. Yani gerektiği kadar kadın polis alınıyor. Dolayısıyla sayımız erkek meslektaşlarımıza göre daha az olduğu için yükselme sayısı da az oluyor. Yoksa rütbe alabilmek bayanlarda ayrı, erkeklerde ayrı değil. Azmedip çalışırsanız, herhangi bir cezanız, engeliniz yoksa bayan, erkek fark etmiyor herkes aynı konuma gelebiliyor.
* Yurtdışında kadın polisleri daha aktif görevlerde görüyoruz ama Türkiye'de kadın polisler genellikle masa başı işlerde karşımıza çıkıyor. Neden böyle? Böyle değil. Bizde de çok aktif görevlerde kadın polisler var. Türkiye'de ilk defa bir ilçe emniyet amirliği bana verildi mesela. 1992 yılında, bir buçuk yıl Sarıyer İlçe Emniyet Amiri olarak görev yaptım. Yani hem adli hem idari, oradaki asayişle ilgili tüm konulardan birinci derecede sorumluydum. İşin özü şu; siz istiyorsanız, itirazınız yoksa, size verilen görevlere "Ben bayanım, nasıl yapacağım" demiyorsanız, bayan oluşunuz rütbenizi, terfinizi, görevinizi engellemiyor.
* Hiç başka bir meslek yerine polis olmaktan pişmanlık duydunuz mu? Hayır hiçbir zaman. Yeniden dünyaya gelsem yine polis olurdum.
* Babanız da herhalde sizinle gurur duyuyordur... Çok mutlu tabii. Kendisi de 40 küsur sene hizmet etti bu mesleğe. Biz polis ekmeğiyle büyüdük. Ben okurken velilerim hep polis abilerimdi. Karakolun üst katında oturuyorduk, yani hep polislerle iç içe büyüdük.
* Genelde polis kadınlar hep polislerle evlenir. Sizin eşiniz de polis mi? Evet. Eşim de bizim mesleğimizden emekli oldu. Bir haber ajansı kurdu, şimdi orada çalışıyor. Zaten benim "Polis kızıyım, polis eşiyim, polis geliniyim" diye bir sloganım var. Kayınbiraderim de emniyet müdürüydü, beni de o istemişti.
* Eşinizin rütbesi sizinkiyle aynı mıydı? Eşim başkomiserlikten emekli oldu. Kalp krizi geçirdi, ameliyat olduktan sonra doktor bu kadar yoğun çalışmasını uygun görmedi.
* Çocuklarınız bu mesleği seçti mi? Üç tane çocuğum var. En büyük oğlum üniversitede turizm bölümünü bitirdi, çalışıyor şimdi. Ortanca oğlum spor akademisini bitirdi, şimdi Fenerbahçe'nin yüzme antrenörü. Kızım da Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyor. Yani hiçbiri polisliği seçmedi. Açıkçası oğullarımdan birinin polis kolejine gitmesini istedim. Ama onlar bize çok özlemli büyüdüler, çocukluk, gençlik çağlarıyla çok fazla ilgilenemedik. Sanıyorum ondan dolayı tercih etmediler.
* Normal kadınlardan çok farklı bir hayatınız var. Bir gününüz nasıl geçiyor? Herkesin gündüz yaptığı işi ben gece 02.00'den sonra yapıyorum. Sabah
5.30- 06.00 gibi kalkmak zorundayım. Kahvaltıyı hazırlıyorum. 07.00-07.30 gibi evden çıkıyorum. Gün içinde emniyetteyim, dışarıdaki görevler için çıkıyorum. Yemek yemeye bile fırsat bulamıyorum açıkçası. Sosyal hizmetlere bakıyor olmamdan dolayı benimle görüşmeye gelen çok insan oluyor. Adalar ve Şile de bana bağlı. Mesai sonrası oraları denetliyorum. 22.30 gibi eve gidiyorum ve ertesi günün yemeklerini hazırlıyorum. Yatışım 1.30-02.00'yi buluyor. Tabii çamaşırı, temizliği var.
* Kadın bir polis olarak İstanbul'da yaşayan kadınlara kapkaçla ilgili neler tavsiye ediyorsunuz? Öncelikle çantalarına çok dikkat etmeleri gerekiyor. Bir de çok basit önlemler var. Ben kendi tedbirimi anlatayım mesela; alışverişe çıktığımda çok fazla para almıyorum yanıma, kaldırımın yol tarafında yürümüyorum, çantamı çapraz asıyorum. Nüfus cüzdanı, ehliyet, polis kimliği gibi çok önemli evraklarımı çantama koymuyorum. Polis kimliğimiz çok önemlidir. Bana göre her şeyim çalınsın polis kimliğim çalınmasın.
* Hiç kapkaça uğradınız mı? Hayır. Aslında tek başıma, koruma olmadan alışverişe çıkmayı çok severim. Ama mesleğimden dolayı çevreme çok dikkat ederim. Böyle bir şeye uğrasam direnirim mutlaka. Altı, yedi yıl önce kızım uğradı mesela, çantasını bıraktığı için kurtuldu, yoksa sürükleyeceklermiş.
BAYRAĞIN OLDUĞU HER İL!
* Modayı takip eder misiniz? Sivil hayatınızda giyiminize önem verir misiniz? Tabii, yapı olarak zaten bir şey yapıyorsam en iyisini yapmak gibi bir huyum var. Sivil hayatımda da giyeceklerime dikkat ediyorum yani. Ama sivil de olsanız giyeceklerinizi ölçülü seçmek zorundasınız. Kızım, biraz daha değişik giyinmemi sağlamaya çalışır. Kot pantolon giymemi çok istiyordu mesela. Sonunda da aldırdı bir tane, hem de taş işlemelisinden.
* Bundan sonraki hedefiniz ne? Bu yıl terfi ediyorum, 1. sınıf emniyet müdürü olacağım. 1. sınıf emniyet müdürü olduğunuz zaman il emniyet müdürlüğü, polis okulu müdürlükleri veya bir takım sosyal yerlerin müdürlüğünü yapabiliyorsunuz.
* Mesela İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü söz konusu olabilir mi? Değil tabii. İstanbul çok fazla tecrübe gerektiren bir il. Ben şimdi İstanbul Emniyet Müdürü olmak istiyorum demem, istemem de zaten. Çok tecrübe gerektirir. Zaten atamalarda da bunu göz önünde bulunduruyorlar. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük iller biraz sıkıntılı. O konuda iddiam yok. Ama onun dışında Türk bayrağının dalgalandığı hangi ilde verirlerse büyük keyifle görevimi yaparım.
Eylem Bilgiç
|
|
|
|
|
|
|
|
|