| |
|
|
Hatırlama kültürü
Alman milletvekili Christoph Bergner, meclise gelen ve Türkiye'yi "Geçmişte ve günümüzde Ermeni halkına olan sorumluluklarıyla yüzleşmeye" davet eden bir tasarıyla ilgili olarak şöyle demiş: "Amacımız Türk halkını suçlu koltuğuna oturtmak değil, Avrupa 'nın ' hatırlama kültürü 'nü vurgulamak. "
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım süreci çok sancılı olacak. Çünkü balıkçılıktan tarıma, emniyet soruşturmasından fabrikalardaki üretime hemen her alandaki ' iş yapma' biçimimizi değiştirmemiz gerekiyor. Bu çok zor ve maliyetli bir süreç. Mesela bir patrona " Senin fabrikan çevreyi kirletiyor. Tez elden AB normlarına uygun bir arıtma tesisi kuracaksın " dediniz mi, anında " Yandım Allah " diye feryat eder ve elbette direnir. Ancak fonlarla, ucuz kredilerle bu muhalefetin üstesinden gelinebilir. Peki ya 'zihinsel direniş' nasıl kırılacak? Mesela ısrarla altı çizilen 'hatırlama kültürü' ya da başka bir ifadeyle ' geçmişle hesaplaşma'... Bu toplum Çanakkale Savaşı'nı, Kurtuluş Savaşı'nı, Meclis'in kuruluşunu, Cumhuriyet'in ilanını hatırlamaya hazır. Zaten unutmuyor da... Ya tarihimizin karanlık, nahoş, sorunlu sayfaları? Bunları hatırlamaya hazır mıyız? Her yıl 29 Ekimler'de, 23 Nisanlar'da çok güzel bir geçmişin anılarını tazeliyoruz. Peki sürgünleri, işkenceleri, provokasyonları, komploları, ağır haksızlıkları hatırlamaya... Yani kirli çamaşırları, iğrenç kokularına rağmen gizlendikleri yerden çıkarıp yıkamaya ne dersiniz? Böyle bir arzumuz var mı? Hiç sanmıyorum. Parayı bastırarak maddi süreçler yeniden organize edilebilir ama alışkanlıkların, duyguların, tavırların, inançların değişmesi on yıllar alacaktır. 'Hatırlama kültürü' kavramını bundan sonra daha da fazla işiteceğiz ve her seferinde tüylerimiz diken diken olacak!
|