Bir kadının aşkı ve onuru...
Evlendiği gün giydiği Christian Dior imzasını taşıyan gelinlik ve taktığı muhteşem takılarla, bütün dünyanın kraliçesi oldu... Dünyadaki her kadın onun gibi olmak istedi... Çok güzeldi... Doğulu aristokrat bir babanın, annesi dolayısıyla batı eğitimi almış, el bebek gül bebek, sanki kraliçe olmak için yetiştirilmiş kızıydı... Cuma gecesini cumartesiye bağlayan sabaha karşı, onun ve evlenip boşandığı adamın hayatını izlerken, bir kadının, aşkının önüne geçen onurunun yaşamını nerelerden nerelere götürdüğünü seyrettim... O kadının ismi Süreyya idi...
19 yaşında evlendiğinde, Amerikan Başkanı, İngiltere Kralı, Sovyetler Birliği Devlet Başkanı'nın gönderdiği paha biçilmez hediyeler mi, yoksa kusursuz güzelliği miydi, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca kadını kendisine imrendiren özellik?.. Yoksa evleneceği adamın taht sahibi Şah sıfatlı, yakışıklı ve ulaşılmaz bir adam olması mıydı, bu her kadının yüreğini hoplatan güzellik?.. Tahran'da bin bir gece masallarını andıran muhteşem bir düğünle evlendi... 7 yıl evli kaldılar... Bu 7 yıl içinde ne kocasını devirmeye çalışmaları, ne kısa süreli Roma'ya sürgüne gönderilmeleri, ne kocasının kuzeninin, onların arasına nifak sokma çabaları, hiçbiri hiçbiri aralarındaki müthiş aşkı gölgeleyemedi...
İkisi de birbirine deliler gibi aşıktı... Kocası bir Şah'tı... Doğulu bir erkekti... Ama Kraliçesi'nden başka gözü kimseyi görmüyor, o sıkıntılı günlerde bile ona olan aşkını hep gösteriyordu... Cumayı cumartesiye bağlayan gece sabaha karşı bunları izlerken, İran'da Başbakan ölümleriyle sonuçlanan, siyasi intikamları, ayak oyunlarını, İngiltere, Amerika ve İtalya'nın petrol savaşlarını bire bir yaşıyordum... Her, engeli aştılar... Ama Süreyya bir türlü çocuk veremiyordu sevgili Şah'ına... Oysa, çocuk tahtın varisi demekti... Ve çocuk olmazsa, taht ailenin elinden uçup gidecekti ...
Şahın erkek kardeşi de bir uçak kazasında ölünce, annesi ve kuzeni Şah'a kız bakmaya başladılar... Teker teker resimlere bakıp gelin seçerken yakaladı onları Süreyya... Kocasına gitti olanları anlattı... Şah, bir başka kadınla geçici bir evlilik yapması için izin istedi Süreyya'dan... Çocuk olduktan sonra o evlilik bitecekti... O bir Şah'tı ... Tahtının varisi nin olması gerekiyordu... Ve Süreyya buna izin vermeliydi ...
Oysa Süreyya, bir kadındı ... Onuru bazen her şeyin ama her şeyin önüne geçebilirdi... Nitekim öyle oldu... Süreyya, 'Hayır' dedi... Ne İran tahtının varisini, ne Şah'tan sonrasını, ne de Şah'ın tahtını düşünemezdi... O bir kadındı ... Ve o kadın bir başka kadından olacak o çocuğu kabul etmeyecekti... Avrupa'ya gitti... Yüzüğünü Şah'a geri gönderdi... Şah başkasıyla evlendi... Nihayet çocuğu oldu... Ama o çocuk İran şahı olamadı... Çünkü Ayetullah, Şah'ı devirip, İran İslam Cumhuriyeti'ni kurdu... Süreyya, Avrupa'da yaşadı... Hatta Kirk Douglas'la bir film çevirerek film yıldızı olmaya heveslendi... Öyle bir yıldız olamadı... Yalnız yaşadı ve öldü... Cumartesi sabaha karşı saat 3'tü... Uzunca bir süre ekrana baktım... Sonra ben de gece lambamı söndürdüm ve yattım...
|