MaliyeBakanı Kemal Unakıtan Sabah Gazetesi'nde çıkan 'Kayhan'ın vergi cezası sıfırlanmış' başlıklı habere ilişkin olarak yazılı bir açıklama yaptı. Açıklama notunda şunlar yer aldı: "Vergilendirme süreci tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil işlemlerinden oluşmaktadır. Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari bir işlemdir. Uzlaşma müessesenin amacı ise ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergi ve kesilen cezalarda dava yoluna başvurulmaksızın vergi idaresi ile mükellefin anlaşması suretiyle vergi alacağının bir an önce Hazine'ye intikal etmesini sağlamaktır. 3/2/1999 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan uzlaşma yönetmeliğinin 5'inci maddesinin 2'nci fıkrasında; "...uzlaşma komisyonlarının uzlaşabilecekleri en çok vergi, resim ve harç miktarları genel tebliğler ile belirlenir" hükmü yer almaktadır. Halen yürürlükte olan ve ilçe, il, ve merkezi uzlaşma komisyonlarının uzlaşma konusu yapabilecekleri vergi tutarları 343 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenmiş bulunmaktadır. Tarh edilen vergi ve kesilen cezalar için yapılan uzlaşma taleplerinin tamamı merkezi uzlaşma komisyonuna gelmemekte, sadece İl Uzlaşma Komisyonunca incelenip sonuçlandırılmaktadır. Bir başka deyimle, herhangi bir uzlaşma talebinin hangi komisyon tarafından sonuçlandırılacağı hususu gelişigüzel olmayıp, önceden yönetmelik ve tebliğle belirlenen objektif esaslara göre yerine getirilmektedir. Tarh edilen vergi ve kesilen cezalara karşı mükelleflerin, dava yoluna başvurma, ceza indirimi talep etme veya uzlaşma talebinde bulunma hakları vardır. Tahakkuk, mükellefin kendisine tanınmış olan bu haklarını kullanmasına göre gerçekleşmektedir. Mükellef tarafından uzlaşmaya konu edilen vergi ve cezalarda hangi oranda indirim yapılacağı hususunda uzlaşma komisyonlarına tanınan takdir hakkı, inceleme raporunda yer alan vergilendirme olayının yorum ve takdire müteallik olup olmadığı, matrah farkının takdir komisyonu kararına dayanıp dayanmadığı, mükellefin bilinçli olarak vergi ziyanına neden olup olmadığı, konu hakkında Bakanlıkta oluşmuş müstakar kanaat bulunup bulunmadığı, rapora dayanılarak yapılacak tarhiyatın yargı mercilerinde dava konusu yapılması halinde idarenin lehine sonuçlanıp sonuçlanmayacağı ihtimali gibi hususların yanında, mükellefin vergiye uyum sicili ve ödeme gücüne göre kullanılmaktadır. Yazıda, Gelirler Kontrolörlerinin Söktaş A.Ş.'de 577 milyar TL.'lık (577 bin YTL) faturasız satış yapıldığını tespit ettikleri, ancak bunun Maliye Bakanlığı Merkezi Uzlaşma Komisyonu tarafından silindiğinin ortaya çıktığı belirtilmektedir. Halbuki söz konusu inceleme raporunda, vadeleri 31.12.2003 tarihinden sonra dolduğu halde şirketin kullandığı kredilere ilişkin olarak hesapladığı faiz tutarını, incelenen 2002 hesap dönemi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alması hususu matrah farkına konu edilmiştir. Ancak, Bakanlığımız uygulamalarında konuyla ilgili olarak oluşan müstakar kanaat, mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçların değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınması yönünde olup bu yorum, mükelleflerimizin olası mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla 5228 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu'nda değişiklik yapılmak suretiyle de kanun hükmü haline getirilmiş bulunmaktadır. Kaldı ki yazıda ima edildiği üzere, uzlaşma komisyonlarının tahakkuk etmiş vergi borçlarını silmek gibi bir yasal yetkisi bulunmamaktadır. Çünkü uzlaşma müessesinde, vergi idaresi ile mükellef, tarh edilen vergi ve kesilen cezanın tahakkuk etmek suretiyle kesinleşecek miktarı konusunda karşılıklı mutabakata varmaktadırlar. Öteden beri olduğu gibi Bakanlığım dönemimde de Merkezi Uzlaşma Komisyonu, yukarıda belirtilen tüm hususları titizlikle gözönünde bulundurarak çalışmalarını dürüstlükle yürütmektedir. Yazıdaki imalı ifadeler, her biri Bakanlığımın çeşitli kademelerinde üst düzey görev yapmakta olan Merkezi Uzlaşma Komisyonu üyesi değerli bürokratları haksız ve mesnetsiz bir şekilde zan altında bırakmaya matuf rencide edici bir üslup olmaktan öte bir anlam taşımamaktadır.