|
|
|
|
Futbolistanda yaşamak
Peşin peşin söyleyeyim. Futbolu severim hem de çok. Yani "O kıro sporu da neymiş diye" burun kıvıranlardan değilim. Ama spor deyince aklına sadece futbol gelenlerden, gözü başka bir şey görmeyenlerden de nefret ediyorum. Hele hele bunu yapanlar ülkemizi yönetenler olursa. Bu sözüm hem merkezi ve yerel yöneticilere hem de bürokratlara. Futbol olunca ülkenin her imkanını ayaklar altına seriyorlar, başka sporlara gelince para ve oy hesabına giriyorlar... Allahaşkına şu İstanbul'un durumuna bir bakın! Özellikle de dünyanın deniz üzerinde kurulu; yelken, kürek, sualtı sporları için en uygun sularına sahip kentinin yerel yöneticilerine... Aralarından yelken ve su sporları için kılını kıpırdatan bir kişi var mı? Bu arkadaşların hiçbirinin deniz kültürü olmadığını kabul ediyorum. Ama insan böyle bir kente yönetici olunca bu yönünü geliştirmez mi? Bir iki kişiden fikir almaz mı? İstanbul'un varoşlardan başka gözü bir şey görmeyen bir büyükşehir belediye başkanı var. Geçenlerde Sivriada ile ilgili muhteşem projesini açıkladı. Adaya dev bir Mevlevi heykeli yapacakmış. İçine de restoran "Tabii içkisiz tarafından".
ADAYA BAKIP GÖREMEMEK O ada, İstanbullu amatör denizcilerin gidebildikleri tek denizi temiz yerlerden biri... Ayrıca gece kalmaya imkan veren bir de mendireği var. "Hoş ilgisizlikten onun bir bölümü de yok oldu ya!.." Bunu deniz sporları ile ilgili nasıl bir merkez yapabilirim, gençlerimin hizmetine sunarım diye düşünseniz olmaz mı?.. Sırası geldi tekrarlıyorum. Bugün İstanbul'da bir misafirinizi hiçbir noktada teknenize indirip, bindiremezsiniz. Ya da römork üzerinde bir küçük tekneniz varsa, hiçbir yerden denize indiremezsiniz. Bunun için mutlaka para ödemeniz gerekir. Neden bir İstanbullu konuğunu Beşiktaş'ta, Kadıköy'de ya da ne bileyim Üsküdar'da, Maltepe'de teknesine indirip bindiremesin? Denizciler Sivil toplum İnisiyatifi yıllardır "İstanbul'un semt iskelelerine, semt rampalarına ihtiyacı var" diye tekrarlayıp duruyor. Bunun için gerekli bilgiyi, alt yapı çalışmasını karşılıksız vermeye hazırlar. Tek düşündükleri denizciye yardım olduğu için politik bir düşünce ve yaklaşımları da yok. Hazır böyle bir bilinçli, kültürlü, donanımlı topluluğu bulmuşsun biraz yaklaşıp işbirliği yapsana. Ne gezer... Ben Kadıköy'de oturuyorum. Orada da iki seçimdir, "Başka alternatif olmadığı için şahsen oy verdiğim" denize uzak bir belediye başkanımız var. Bugüne kadar gönülden tek bir yelken eylemine şahit olamadım. Konuşurken iyi, iş uygulamaya geldiğinde yararsız. Kendi bölgende Türkiye'nin en eski, en köklü yelken kulüpleri var. Paradan puldan vazgeçtim, bir Kadıköy Belediye Başkanlığı Yat Kupası organize etsen. Yaz aylarını, o güzelim sahillerde yelken şenlikleriyle capcanlı geçirtsen olmaz mı? Ama yapmıyor. Belki de politik olarak olumlu bir organizasyon yerine "Ben buraya marina yaptırtmam arkadaş" diye popülist kampanyalar düzenlemek daha efektif... Milli Emlak mı ya da başka bir yer mi asıl muhatabı kimdir bilemiyorum. Sorum ortaya; Devletin yaptığı tüm statları boyuna göre her futbol kulübüne sembolik paralarla kiraya veriyorsunuz. Neden bir barınak ya da marinayı bir yelken kulübüne aynı şartlarla kiralamazsınız?.. Futbol spor da yelken değil mi? Her ikisinde kullanılan tesisler de bizim vergilerimizle yapılmıyor mu? Hatta üstüne üstlük futbolun emrine verdiğiniz onca tesisin parasını da bizler vermiyor muyuz? Neden bir futbol stadı üç kuruş otuz paraya kiralanıyor da bir marina için milyon dolarlar isteniyor. O yüksek kirayı ödeyen kişinin makul fiyatla hizmet vermesi mümkün mü? Aynı sıkıntılar kulüp binalarında da yaşanıyor. Bir sosyal kulüple, bir amatör spor kulübüne devlet nasıl aynı gözle bakabilir? Profesyonel şubeleri olan spor kulüpleriyle pür amatör kulüpler aynı mı? Ben balıkadamım. Bu sporun eğitimini de "Tek kuruş vermeden girdiğim" Türk Balıkadamlar Kulübü'nde aldım. Daha sonra adı Caddebostan olarak değişen dünyanının ilk sualtı kuruluşlarından biri olan kulübüm hala her yıl onlarca sporcu yetiştiriyor. Polise, itfaiyeye, belediyeye bedava eğitim hizmeti veriyor... Geçenlerde Başkan Nezih Saruhanoğlu, "Kulüpten istenen fahiş kirayı" ödemekte zorlandıklarını anlatıyordu. Şimdi göze batan minik yüzme havuzunun "denizin kirliliğinden öğrenciler etkilenmesin diye" ne zorluklarla tamamlanabildiğini en iyi ben bilirim. Fenerbahçe, Kalamış koyunda denizi doldurarak 3 katlı bir tesis yaptı. Üst düzey bir yetkilimiz onu göstererek Türkiye'nin en eski yelken kulübüne "Size Pendik'te bir yer verelim de buraya da güzel bir tesis yapsınlar" diye teklif etmiş. İşin mantığı; "Gözden uzağa gidin ne halt ediyorsanız orada edin." Fenerbahçe'deki mendirek Atatürk'ün emriyle kotralar için yapılmış, İstanbul Yelken Kulübü de aynı yerde kurulmuş ne gam... Fenerbahçe ve Galatasaray, Fenerbahçe burnunda bulundukları yerlere yelken şubeleri sayesinde gelmişler kimsenin umurunda değil. Sevgili dostlar, sevgili yöneticiler... Siz futbolistanın değil Türkiye'nin, İstanbul'un yöneticilerisiniz. Nasıl Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi için, "Size Pendik'te bir yer verelim burayı yıkıp otel yapalım?" diyemezseniz bir yelken kulübü için de diyemezsiniz. Ne olur böyle büyük bir ülkeye, büyük bir kente layık yöneticiler gibi davranın ve aldığınız oyların tamamının varoşlardan gelmediğini unutmayın...
|
|
|
|
|
|
|
|
|