|
En yakışıklı Kara Murat'a saygı
|
|
Bir zamanlar Türk Sineması'nın en yakışıklı aktörlerinden olan Cüneyt Arkın, romantik bakışlarıyla da kadınların gönlünde taht kurmuştu. Malkaçoğlu'ndan Battal Gazi'ye, Melik Şah'tan Kara Murat'a kadar birçok düşsel tarihi kişiliği canlandıran Arkın, 34 filmin de yönetmeni. Ünlü aktör yarın akşam Emek Sineması'nda Sinema Yazarları Derneği'nin onur ödülünü alacak.
Cüneyt Arkın
Türk Sineması'nın uzun boylu, heykel yüzlü, romantik bakışlı genç adamıydı o... Özellikle kadın seyircinin gönlünde taht kuran 'aktör' Cüneyt Arkın'ın 34 filmi yönettiğini de biliyor muydunuz?.
Bir zamanlar Türk Sineması'nın aktörleri ne kadar yakışıklı idiler...Yakışıklı olmanın hemen tek erdem, hatta gereklilik sayıldığı bir ortamda, çok farklı yerlerden gelen ve sırf 'güzel' oldukları için sinemaya buyur edilen bu oyuncular, gerçek bir güzel insanlar galerisi oluşturdular. Ediz Hun, Göksel Arsoy, İzzet Günay, Tamer Yiğit, Murat Soydan ve başkaları. Cüneyt Arkın belki en yakışıklısı idi. 1937 doğumlu sanatçı, önce tıp eğitimi alıp doktor olmuş, sonra dergilerde öyküler yayınlamaya başlamıştı: Cüneyt Yüreklibatur adıyla... Ama sinemanın bu uzun boylu, heykel yüzlü, romantik bakışlı genç adamı farketmemesi olanaksızdı. O da, o hareketli-bereketli 60'lı yıllarda geldi ve romantik jön olarak işe başladı. Art arda ve hepsini Halit Refiğ yönetiminde çevirdiği "Gurbet Kuşları", "Kırık Hayatlar", "Haremde Dört Kadın" filmleriyle, özellikle kadın seyircinin gönlünde taht kurdu. 1960'ların sonlarından itibaren, Cüneyt Arkın başka türlü bir sinemayı keşfetti. Aksiyon sinemasını, vurdulu-kırdılı filmleri, özellikle tarihsel serüvenlerin içinde sayısız insanla döğüştüğü ve hepsini hakladığı fantezileri. Bu filmler de ilgi gördü ve ortaya Malkoçoğlu'ndan Battal Gazi'ye, Melik Şah'tan Kara Murat'a sayısız düşsel tarih kişiliği çıktı. Arkın, artık daha çok erkek seyirciye seslenen bir eylem adamıydı...
ANKARA'YA BİRLİKTE YÜRÜDÜK Sonra 70'li yıllar ve o gergin politik ortam geldi. 1974'ten itibaren çığ gibi artan seks filmleri, aileleri sinema salonlarından uzaklaştırmış, en ünlü yıldızlar film yapamaz olmuş, Yeşilçam'ın üzerine kirli bir hava çökmüştü. Cüneyt Arkın, o ortamda önce yönetmenliği denedi. 1976'daki "Deli Şahin" den başlayarak, tam 34 film yönetti. Kimse hatırlamaz!... Aynı zamanda, ülkedeki politizasyon sonucu, siyasal ve de solcu filmlere yöneldi. Yavuz Özkan'ın ünlü "Maden" filminde, Tarık Akan'la birlikte sömürüye karşı direnen maden işçilerini oynadılar. Ben Arkın'la o günlerde tanıştım. Önce, kabus gibi sinemanın üzerine çöken sansürü protesto etmek için yapılan ünlü 1977 yürüyüşünde... İstanbul'dan çıkıp Ankara'ya yürüyen tüm Yeşilçam'ın içinde Cüneyt Arkın da vardı. Ve ben onun da resimlerini çekmiştim, emekçilerle yürürken, Ankara'ya girişte dönemin unutulmaz belediye başkanı merhum Vedat Dalokay tarafından karşılanırken... Ve Arkın, o ara politik bir filme sıvandı. Adı "Vatandaş Rıza" idi ve ülkedeki sosyal haksızlıklara karşı isyan ederek, Taksim anıtının önünde açlık grevine başlayan bir vatandaşı oynayacaktı. Senaryoyu bana getirdi, baktım. Bu işleri hiç sevmem, aslında içine giremediğim bir senaryoyu 'adam etmeye' çalışmak, benimsemediğim bir işin içine dalmak... Kimi notlar aldım ve ona söyledim. Ama bu kadarı bile, Agah Özgüç'ün ünlü Türk Filmleri Sözlüğü'nde bu filmin senaristi olarak benim yazılmama yetti. Hala da öyle yazıyor!... Ama ortaya garip bir film çıktı. Çünkü birkaç günlük çekimden sonra, işe polis karışmış ve tüm ününe karşın, Arkın'a Taksim'in göbeğinde film çekme izni verilmemişti. O da tası tarağı toplayıp Beyazıt Meydanı'na gitti. Seyirciye Rıza'nın niye Taksim'den kalkıp Beyazıt'a gittiği açıklanamadığı için de, garip bir şey oldu. Hey gidi günler hey!.. Arkın'ı hep izledim. O daha sonraları her türde film çekti. Hatta İtalya veya İran'la ortak-yapımlarda rol aldı. Filmleri, ona yakıştırılan farklı isimlerle tüm Ortadoğu veya Afrika'da pazarlandı. Yakışıklı yüzünü onun kadar dünyaya göstermiş başka oyuncumuz yoktur. Bu arada, "Dünyayı Kurtaran Adam" adlı bilim-kurgusal fanteziyle, dünya çapında bir kült filmin aktörü olmayı da başardı!.. Ve aradan yıllar geçti. O hiç boş durmadı. Sinemanın onu ya da onun sinemayı unuttuğu günlerde, TV dizilerinde oynadı, reality-show'lar sundu. O Türk seyircisinin kalbinde her zaman yeri olan bir popüler ikon artık, bir kült kişilik... Filmlerinin çoğu önemli olmayabilir, hatta kötü olabilir. O filmlerin büyük bölümü bugün kayıp olabilir, unutulmuş olabilir. Hangi ünlü oyuncumuz için durum farklı ki?
EN UNUTULMAZ ROLLERİ Ama o, bu kadar çer-çöp arasında iyi filmler de yapmış, iyi oyunculuklar da sergilemiş bir oyuncumuz. Örneğin Lütfi Akad'ın unutulmuş filmi "Yaralı Kurt"taki oyunu nasıl unutulabilir? O "Yaralı Kurt" ki, senaryosunu sevgili Selim İleri yazmıştı ve film, Batı'ya özgü bir kara-filmin tüm özelliklerine sahipti. Arkın bu rolüyle 1972 Antalya Şenliği'nde en iyi oyuncu seçildi. Daha önce de "İnsanlar Yaşadıkça" ile bu ödülü almıştı, dört yıl sonra "Mağlup Edilemeyenler"le de alacak, aynı festivalden 1999'da bir Yaşamboyu Başarı ödülünü de alıp evine götürecekti. Cüneyt Arkın'a yarın akşam Emek Sineması'nda, SİYAD- Sinema Yazarları Derneği olarak bir Onur Ödülü veriyoruz. Bu ödülü çoktan hak etmiş bir önemli kişilik o... Her dönemde gündemde olmasını bilmiş bir sanatçı. Kimi zaman söyledikleri tartışma konusu olsa da, kimi filmlere yaklaşımı bizlerinkiyle uyuşmasa da... O, yarın akşam vefakar eşi Betül Arkın'la birlikte aramızda olacak. O Betül Hanım ki, Cüneyt'in isteğiyle bir ara sinemaya da bulaşmış, onun "Vatandaş Rıza"sında bizzat rol almıştı. Umarım ki yetişkin ve kendisi kadar yakışıklı iki oğlu da bizimle olur, eğer Türkiye'delerse... Ona gönül dolusu selam ve sevgiler...
|