kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ergun Babahan @ SABAH
 

Temsilde adalet

Türkiye'nin önümüzdeki dönem en ağırlıklı tartışma konusu, siyasi sistemi olacak. Siyasi iktidar, şu an arkasında gördüğü halk desteğiyle bu tartışmayı başkanlık sistemine yönlendirmek istiyor.
Başbakan'ın son dönemde giderek daha fazla seslendirdiği "bürokrasiden yakınma" söyleminin ardında da, kamuoyunu güçlü bir başkanın yönetimi fikrine hazırlama egzersizi yatıyor.
Ancak konunun sadece başkanlık sistemi çerçevesinde tartışılması yanlış.
Böyle bir tartışma, sistemin hiç değişmeden aynı kalmasıyla sonuçlanabilir.
Oysa Türkiye'nin bugün sahip olduğu sistem, seçmen iradesinin Meclis'e aynen yansımasını sağlamıyor. Son seçim, bunun en çarpıcı örneklerinden biri oldu.
Avrupa Birliği müzakereleri sürecinde de gündeme gelecek en ağırlıklı konulardan birinin, yüzde 10 barajının indirilmesi olacağı kesin.
2B'den, zina yasasına kadar birçok konuda Anayasayı ve Avrupa tepkisini aşamayan iktidarın, "Başkanlık Sistemi"ne geçişte de aynı sorunlarla karşılaşması kaçınılmaz olabilir.
Bu, Türkiye'nin başkanlık sistemini tartışmasını engellememeli elbette. Bu sistem, artıları ve eksileriyle tartışılmalı, halk bugünkü sistemle başkanlık sistemi arasındaki farkları öğrenmeli.
Başkanlık sisteminin savunucularının en önemli savunma malzemesi, istikrar konusu. Ülkenin istikrarlı bir siyasi iktidarın elinde daha iyi yönetileceğini savunan bu görüş sahipleri, kalkınmanın ve gelişmenin anahtarını burada görüyor.
Ancak unutmamak gerekir ki, diktatörlükler de istikrarlı rejimlerdir ve bu yönetimler halk için felaket anlamına gelmektedir.
Başkanlık sistemi savunucularının bu konuda en iyi örneklerinden biri, Amerika Birleşik Devletleri. Ancak, ülkemizle Amerika arasında çok ciddi farklar var. Orada, Temsilciler Meclisi üyeleri veya senatörlerin ne partileriyle ne de başkanla doğrudan bir bağı var.
Türkiye'de ise başkan bütün Meclis üyelerini tek tek belirleyecek. Milletvekillerinin kişisel becerileri değil, bir başkanın listesinde yer almaları, onları o koltuğa oturtacak. Partiye ve başkana bağlılık seçilme garantisi olacak.
Böyle bir tabloda yasamanın denetiminde olmayan, hatta yasamayı belirleyen bir başkan, elinde inanılmaz bir güç toplamış olacak.
Bu gerçek, başkanlık sistemini Türkiye için en ideal sistem olmaktan çıkarıyor.
Bunu söylemekle, sistemin aynı kalması gerektiğini savunuyor değiliz elbette.
Bugünkü sistemin de temsilde adaleti sağlamadığı bir gerçek. Ayrıca doğrudan halk oyuyla seçilmemiş olan Cumhurbaşkanı'na çok fazla yetki tanınmış olduğu, 12 Eylül döneminin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e göre dizayn edilmiş bir sistem olduğu da bir başka gerçek.
Elimizdeki bu tablonun değişime muhtaç olduğu açık.
Ancak bu değişimin toplumun geniş kesimlerini kapsar biçimde yapılmasında büyük yarar var. Böyle bir değişim projesine Meclis dışındaki siyasi partilerden sivil toplum örgütlerine, akademisyenlerden eski siyasetçilere kadar herkesin katkısını sağlamak gerekir.
Türkiye Milletvekilliği'nden barajın indirilmesine, siyasi ittifaklardan daha da güçlendirilmiş başbakanlık veya başkanlık sistemine kadar her türlü seçenek özgürce tartışılarak Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne hazırlayacak en ideal sistem bulunabilir.
Ancak sadece bir görüş ve sistemde ısrar etmek, ne Türkiye'ye yarar sağlar, ne de özlenen değişimin gerçekleşmesine yardımcı olur.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yeni bir yılda SABAH   / 02-01-2005
 Erdoğan'ın zaferi   / 18-12-2004
 Bir filmin ve bir ulusun öyküsü   / 17-12-2004
 Amerika'dan mesajlar   / 14-12-2004
 Kuponlu iktidar   / 13-12-2004
 Rusya hâlâ önemli   / 07-12-2004
 Tartışalım   / 06-12-2004
 Bir gazeteci   / 03-12-2004
 Mösyö yoksa haklı mı!   / 29-11-2004
 Saatli bir bomba!   / 24-11-2004
ERDAL ŞAFAK
Asıl tsunami daha gelmedi
Bugüne kadar...
ÖMER LÜTFİ METE
KKTC işinde haklı var mı?
Denktaş'ın 'Kıbrıs...
UMUR TALU
Likit felaket
Çok üzüldüm, içim acıdı. Yılların...
MEHMET ALTAN
Küreselleşmenin global vicdanı...
Deniz tabanındaki ani...
ERGUN BABAHAN
Temsilde adalet
Türkiye'nin önümüzdeki dönem en...
Kaderi belirleyecek 5 seçim
Irak, 47 yıl sonra ilk kez genel seçime gidecek. Suudi krallığında 45...
Kimsesiz çocuklar seks tacirlerinin eline düştü
Deprem bölgesinde cesetleri mücevherleri için parçalayan 'insan...
Derbikatör Fener: 80-69
Derbikatör Fener: 80-69
Türkiye Basketbol Ligi'nde Fenerbahçe, ezeli rakibi Galatasaray'ı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu