kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Fotoğraf çektirirken önce utandım
Fotoğraf çektirirken önce utandım
Herkes arkandayız dedi ama...

Bu pozları verirken utandım

Turizmci, DJ, sunucu Rana Pirinççioğlu, yeni ismiyle Rana Erkan, son projesi için fotoğraf çektirirken "Önce zorlandım. Sonra bu benim işim diye düşündüm" diyor.

***

Fotoğraf çektirirken önce utandım

Rana Pirinççioğlu ünlü yıldızların fotoğrafçısı Nihat Odabaşı'nın karşısında zorluk çekmiş. Sonra "Niye utanıyorsun, senin işin sunuculuk diye düşündüm" diyor.

Rana Pirinççioğlu, herkes onu bu soyadıyla tanıyor ama yeni ismi Rana Erkan. Bundan sonra Rana Erkan diye yazacağım kimse "Kimdi bu?" diye düşünmesin lütfen. On parmağında on marifet var. Öncelikle turizmci. 1983 yılından beri önce rehberlikle başlayan turizm hayatı bugüne kadar sürmüş. 1993 yılında tesadüfen Power FM'de program yapmaya başlamış. İki hafta önce 11 yıldır program yaptığı Power FM'den Power XL'e geçti. Ama bugün burada onun farklı bir meziyetini, meslek haline getirdiği başka bir yönünü konuşacağız. Pirinççioğlu yurtdışında Master of Ceremonies olarak adlandırılan mesleği için çektirdiği fotoğrafların hikayesini ve özel hayatını anlattı...

* Sizin yaptığınız mesleğe yurtdışında "Master of Ceremonies" adını veriyorlar. Türkçesi nedir? Türkçesi yok aslında. Şimdi "Sunucu" desem son derece basit kalacak. Tabii ki sunuculuk da yapıyorum ama ayın zamanda da metin yazıyorum. En iyisi işi başından anlatayım. Annem İngiliz, benim de ana dilim İngilizce. VIP Turizm'de çalışırken çeşitli organizasyonlarda sunuculuk yapıyordum. Sonra bu işi geliştirmeye başladım.

* Ne farkınız var sunuculardan? Ne ben onların yaptığını yapabilirim, ne de onlar benim. Sunucularla kendimi çok farklı kulvarlarda görüyorum. Biraz sanat yönetmenliği, biraz metin yazarlığı, biraz sunuculuk yapıyorum aslında.

* Master of ceremonies deyince hani seremonilerin uzmanı, piri falan gibi bir şey demek değil mi? Çok megalomanca geliyor ama adı bu. Bir şirket bana geliyor. Örneğin geçen yıl Zorlu Holding'in 50. yılıydı. Bana kendi dokümanlarını, web sayfalarını veriyorlar ve diyorlar ki "Bizim için bir organizasyon yap." Ben de oturup önce detaylıca bu şirketi çalışıyorum. Zorlu ne yapar, ne eder hangi kulvardadır, kimleri hedefe alır? Bütün bu araştırmaların sonunda ortaya bir hikaye çıkarıyorum. Bütün metinleri kendim yazıyorum. O şirketin ruhunu ve istediklerini yansıtacak bir metin oluyor bu. Bazen işin içine teatral öğeler de katıyorum, şov katıyorum. Artık şirketin yapısı neyse.

* Sonra da çıkıp sunuyorsunuz. Sonra da çıkıp sunuyorum. Bazen organizasyonun büyüklüğüne ya da çeşidine göre birkaç sunucu daha oluyor ama işin temelini ben oluşturuyorum. Ama maalesef Türkiye'de bu meslek daha hiç bilinmediği için organizasyonunu yaptırmak isteyenlerin aklına en son ben geliyorum. Ne zaman, "Sunucu kim olsun?" diye düşünüyorlar, o zaman beni arıyorlar. Yani son dakikada aranıyorum. Öyle olunca o şirketi yaptıklarını, ruhunu hissederek kendi hazırladığım metinle geceyi sunma şansım ortadan kalkıyor.

* Böyle gecelerde görmeye alıştığımız isimler genelde mankenler ve televizyon sunucuları. Onları nasıl buluyorsunuz? Bazıları çok iyi, doğruya doğru ama çoğunluk değil. Düşünsenize, sizin bir şirketiniz var ve bir sunucuya bütün organizasyonu emanet ediyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz, sunucu gerçekten çuvallamış. Asıl çuvallayan o değil, şirket oluyor aslında. Benim bir prensibim var, gecenin sunucusu kim olursa olsun, kendisini ön plana çıkaracak, kendi reklamını yapacak hareketlerde bulunmamalı. Orada bir şirketi temsil ediyor çünkü. Ona çizgiye dikkat etmek lazım. Ayrıca bir de son günlerde samimiyet ile laubalilik arasındaki dengenin kaybolduğuna inanıyorum. Samimilik güzel ama laubalilik seyirciyi hoşnut etmiyor bence.

* Hangi şirketlerle çalıştınız bugüne kadar? Çok fazla var. Kongreler, defileler, açılışlar hepsinde görev aldım. Ayrıca sadece sunum da yapmıyorum, şirketleri çalıştıktan sonra o şirketin çalışanlarına motivasyon sağlayacak konuşmalar da gerçekleştiriyorum. Böyle çalışmalarım da oldu.

* Organizasyonlarda mutlaka aksilikler olur. Böyle durumlarda ne yapmak gerekir? En güzeli olduğunuz gibi davranmak. Doğal olmak. Yanlışsa "Yanlış yaptım" demek. 20 yıl önce başıma bir şey geldi hiç unutmuyorum. 1980 sonrasıydı ve uluslararası bir sempozyumdu. Kenan Evren de izleyiciler arasındaydı. Herkesi İstiklal Marşı için ayağa davet ettim. Herkes ayağa kalktı. Sonra birden bire rock müziği çalmaya başladı. Yaklaşık beş saniye kadar sürdü, sonra İstiklal Marşı başladı. Ama ben o beş saniyede bittim, yaşlandım yani. Amatör olduğum için kıpırdayıp bir şey de söyleyemedim.

* Görüntünüz önemli ama siz aslında sesinizle para kazanıyorsunuz. Hem organizasyonlarda hem de radyoda. Sizin ayrılmanızla birlikte yanılmıyorsam Power FM'in kadın DJ'i kalmadı. Radyoda erkek sesi mi tercih ediliyor? Doğru, Power sırf erkek oldu. Kadın sesinin durum radyoda enteresandır. Çok iyi kullanmak gerekir. Hakikaten iyi bir ses olması gerek çünkü kadın sesi özellikle radyoda çok kulak tırmalayıcı olabiliyor.

* Siz nasıl 11 yıldır kalabildiniz? Ben alaylıyım, kendimi yetiştirdim. Sesimi daha alçak kullanmayı öğrendim bir kere. Eğitimsiz kadın sesi çok rahatsız edici olabiliyor. O yüzden de reklamlarda, radyolarda daha çok erkeklerin sesi kullanılıyor. Beni bile rahatsız ediyor bazı kadın sunucuların sesleri. Ben bunca yıl kendimi duya duya, çalışa çalışa başardım.

* Niye Power XL'e geçtiniz? Cem Hakko orayı daha genç yapmak istiyordu. Doğru çünkü oranın dinleyicisi daha genç, daha eğlenceli. Benim yaptığım program XL'in formatına daha çok uyuyor. Çok seviyorum açıkçası yeni radyomu bana daha uygun gibi geliyor.
DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ
 Onlar İçin Hiçbir Şey Aynı Kalmadı
 Sekiz yaşındaki kızımın çeyizini bile hazırlamıştım
 BM'nin gözü eğitimde
 Sadece Ramazan'da aranmaktan sıkıldım
 O her zaman merhametsiz biri
 Türkiye'de benden daha iyi sitcom çekebilen yok
 Erotik filmlerden zevk aldım
 Offshore'un genç şampiyonları
 Öfkeli durmayı seviyorum çünkü bu beni koruyor
 Mustafa Dağıstanlı: Yaşar Doğu bana küsmüş haberim yok
 Türkiye'nin ilk biseksüel filmi kapalı gişe oynuyor
 Kendine aşık ettiren model
 Huysuz'un fendi, Seyfi'yi yendi
 Koç bugün "Vira bismillah" diyecek
 AB'de tansiyon hep yüksek, acaba neden
 Bütün mesele hayat, seks, ölüm
 Bizi evimizden etmeyin
 Ünlü edebiyatçıları mızın eşleri kocalarından daha renkliymiş
 Zina suç mudur, değil midir yatağımızdaki düşman kim?
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
    Hobi
  » Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
Kültür kriter olsaydı AB tam bir hayaldi
Kültür kriter olsaydı AB tam bir hayaldi
Türkiye'nin kültür haritası, AB ülkeleriyle...
Şarkılar bebekler için
Şarkılar bebekler için
Ünlü şarkıcı Celine Dion, bebeklerini müzik ile büyütmek isteyen,...
Baharatı bize keşifler mi getirdi?
Hayatınızdan çıkarın, o zaman anlayacaksınız her şeyin ne denli...
İnsanı ve doğasıyla şaşırtıcı bir ada
Sri Lanka değil ama Ceylon hemen çayı hatırlatır... Oysa ikisi de...
Yeni nesil çok sıkı!
Bu cümle hem otomobil hem de Ayşe Tolga için söylenebilir. Her ikisi de yeni...
70'lerin pop kültür ve nostaljisi
Tasarımlarıyla her zaman ses getiren mimar Mahmut Anlar, Beyoğlu'ndaki otel...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.