|
|
|
|
|
|
Eşlerinin gözüyle edebiyatçılar
Gazeteci-Türkolog Sermet Sami Uysal, 50 yıl önce Cumhuriyet Gazetesi'nde yazdığı "Eşlerine Göre Ediplerimiz" başlıklı söyleşileri bir kitapta topladı. Reşat Nuri Güntekin, Peyami Safa, Nurullah Ataç, Orhan Kemal, Falih Rıfkı Atay gibi edebiyatımızın ünlü isimlerinin eşleri de en az yazarlar kadar renkli...
*** Ünlü edebiyatçıları mızın eşleri kocalarından daha renkliymiş
1954 yılında ünlü edebiyatçıların eşleriyle görüşen Türkolog Sermet Sami Uysal, yeniden düzenlediği bu söyleşileri "Eşlerine Göre Ediplerimiz" adlı bir kitapta topladı. Kitapta şair ve yazarların "ev halleri" tüm açıklığıyla gözler önüne seriliyor.
50 yıl önce Cumhuriyet Gazetesi'ne hazırladığı "Eşlerine Göre Ediplerimiz" yazı dizisi için edebiyatçılarımızın eşleriyle görüşen Sermet Sami Uysal, bu röportajları tam elli yıl sonra tekrar gündeme getirdi. Timaş Yayınları'ndan çıkan "Eşlerine Göre Ediplerimiz" adlı kitapta Reşat Nuri Güntekin'den Faruk Nafiz Çamlıbel'e, Nurullah Ataç'tan Peride Celal'e, Halide Edip Adıvar'dan Falih Rıfkı Atay'a kadar yirmi sekiz edebiyatçının eşleriyle yapılan söyleşiler yer alıyor. Yıllardır eserleri ve yarattığı kahramanlarıyla tanıdığımız Türk Edebiyatı'nın duayenlerinin ev hayatları, eşlerine göre iyi kötü huyları, yazma alışkanlıkları bu kitap sayesinde gün yüzüne çıkıyor. 80 yaşındaki Sermet Sami Uysal, Silivri'deki yazlığında hergün altı kilometre yürüyüş yapıyor, bir saat de yüzerek adeta gençlere taş çıkartıyor. Gazetecilik yaptığı günlerdeki heyecanından hiçbir şey kaybetmeyen Uysal, hazırladığı kitapla günümüz gençliğine Türk Edebiyatı'nın önemli isimlerini tanıştırmayı amaçladığını söylüyor.
* "Eşlerine Göre Ediplerimiz" yazı dizisinin Cumhuriyet'te yayınlanma hikayesi nasıl başladı? Zaten daha önce Cumhuriyet'te bir romanım yayınlanmıştı. 1954 yılında Türkoloji bölümünü çok iyi bir dereceyle bitirince, belki de gençliğin verdiği cesaretle "Çağdaş şair ve romancılarımız" başlıklı bir dizi hazırlamak istedim ve listemi Cumhuriyet'e götürdüm. O zamanki yazı işleri müdürü olan Cevat Fehmi Başkurt, 'Listedeki isimler iyi ama bunlarla konuşman gazete için pek cazip değil. Eşleriyle konuşsanız Sermet Bey' dedi ve çalışmaya başladım.
* Bu yazı dizisi için görüştüğünüz edebiyatçıların çoğuyla sonradan yakın aile dostu olmuşsunuz... Galiba edebiyatçılara benden evvel gidenler ortaokul, lise mezunu oldukları için pek fazla iletişim kuramamışlar. Gidenler bir tarafta kalmış, yazarlar bir tarafta. Ben çoğunun meşhur eserlerinin yanı sıra ilk eserlerini de okumuştum." Şu kahramanınız hangi eserdeydi?" diye kasten başlangıçta soruyordum, onlar da artık çoğu kahramanlarını unutmuş oldukları için başka eser isimleri söylüyorlardı. Tabii bu daha sıcak bir ilişki kurmaya da yol açıyordu. Sonra ben elimden geldiğince kırıcı olmamaya gayret sarfettim. Mesela Fransız yazarlarının etkisinde kalan romancılarımız vardı, bunu kendilerine söyledim ama yazıya geçirmeyi gönlüm istemedi.
* Birkaç ay önce Tahsin Yıldırım "Eşlerinin Gözüyle Edebiyatçılarımız" adlı bir kitap çıkardı. Kitapta sizin yazı dizinizdeki bazı röportajlar da kullanılmıştı. Hatta siz kitabınızın önsözünden ismini vermeden kendisi için "açıkgözlülük yaptı" diyorsunuz. Kendisi sizden izin almış mıydı? Kendisi bu sohbetleri bulmuş, telefon etti, 'Çok hoşuma gitti, içinden bir iki tanesini alıp kitabıma koyabilir miyim?' dedi. O zaman benim de aklımdan eski yazılarımı toplayıp kitaplaştırmak geçiyordu. 'Yavrum kitaplaştırmayı düşünüyorum, içinden sevdiğin en fazla iki yazarı al' dedim. Fakat o pek çoğunu almış. Kitabı çıkınca müthiş canım sıkıldı. Hemen oturdum sohbetleri yeni baştan gözden geçirdim ve bugünün diline göre biraz düzeltiler yaptım.
* Edebiyatçıları eşlerinden dinlemek nasıldı? Bugün gibi gözümün önünde hepsi. Çok açık söyleyeyim, sevdiğim yazarları seçtiğim için unutamadım o günleri. Hatta daktiloda yeni baştan temize çekerken hepsi gözümün önünde canlandı. Belki edebiyatçılarımızın kendilerine sorsaydım bir kısmını hatırlayıp söyleyemeyeceklerdi, fakat hanım dikkati ile daha değişik cepheden ele aldılar eşlerini. O bakımdan da bir renklilik kattı eşlerinin anlatmış olması. Tabii arada yazarların kendilerine de bazı sorular sordum.
ÇAPKIN ORHAN KEMAL
* Eserlerinden tanıdığımız edebiyatçılar eşlerinin, ailelerinin yanında nasıl insanlardı? Sizi şaşırtan biri oldu mu mesela? Biraz şahsi olacak, kırıcı olmamaya çalışayım ama yazılarından üslubunu çok sevdiğim Falih Rıfkı Atay mesela. Ben özel hayatında da çok kıvrak konuşan, çok renkli üslubu olan bir kimseyle karşılaşacağımı umuyor idim, açık söyleyeyim ki eşi çok daha renkli, çok daha tatlı, hoş sohbet bir hanımefendi çıktı. Kendisi çok silik ve donuk kaldı. İkincisi de Orhan Kemal. Üç defa bana 'Ne olur beni bağışla, benim eşim gazetecilerle konuşmaya alışık değil, size hiçbir bilgi veremez, beyhude yere yorulursunuz' dedi. Evlerine gittiğimde kadın bir bülbül kesildi. Sonunda hayretle öğrendim ki Orhan Kemal'in çapkınlıklarından dolayı hanım kocasına dargınmış. Orhan Kemal dünya tatlısı bir insandır, gittiğimde belki karısı çok aleyhine konuşur diye böyle bir mazeret uydurduğunu sonradan bana itiraf etmişti.
* Bu büyük edebiyatçılar günümüzde nasıl hatırlanıyorlar, hak ettikleri ilgiyi görüyorlar mı? Gerçeği söylersem acı olacak tabii. Gençlerin üç yüz sözcükle konuştuğu söyleniyor. Üç yüz sözcükle konuşan gençlik, Abdülhak Şinasi'yi, hatta Reşat Nuri'yi nasıl okusun, nasıl zevk alsın. Artık gençler emek verilmiş eserler yerine çalakalem yazılmış macere romanlarını okumayı tercih ediyorlar. Çalıkuşu bile onlara çok ağır gelmeye başladı.
Eylem Bilgiç
|
|
|
|
|
|
|
|
|