kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Bir ağaca bile oyuncu olmayı öğretebilirim
Bir ağaca bile oyuncu olmayı öğretebilirim


Kusturica, Balkanlardaki yaşamı dünyanın gerçek anlamda bilmediğini düşünüyor. Usta yönetmen, kendi sinema filmleri için "Aslında hep aynı filmi yapıyorum... Bazıları seviyor, bazıları nefret ediyor. Ama ben aldırmadan aynı şeyleri söylüyorum" diyor.

Emir Kusturica yine gündemde... Son filmi "Bir Mucizedir Yaşamak", Avrupa'dan hemen sonra sinemalarımızda. Bu filmi sever ya da sevmezsiniz, ama ilgisiz kalmak mümkün değil... Bu çılgın Balkanlı'nın engin hayal gücüne, perdede yarattğı görüntülerin çekiciliğine hayran olmamak elde değil. Ben de onunla Cannes'da yeni filmi ve özel yaşamı üzerine konuştum. Yıllar önce İstanbul'da yaptığımız ve yakın bir dönemde bu sütunda yeniden yer verdiğim konuşmayı hatırlattım ona... Çok iyi hatırlıyordu: "O Çin yemeklerinin tadını hala unutamıyorum". Ne yazık ki sözünü ettiği Taksim'deki Yakar Bey'in Çin lokantası artık yok... "No Smoking" adlı kendi müzik grubu bulunan ve son filminin müziğini de yapan sanatçıya, filmin müziği üzerine görüşlerini soruyorum: "Film ve müzik çok iyi bağdaşan iki alan. Filme en çok benzeyen sanat formu bence müzik. Her ikisi de özgür yaratışa en çok olanak tanıyan alanlar. Bu filmden hemen sonra, grubumla bir konser turnesine çıkıyorum. Çoğunlukla filmin parçalarını çalacağız. Bunlar birbirini tamamlıyor." Kusturica son filmi için hayatının iki yılını vermiş. Çekimler Sırbistan'ın Zlatibor adlı ünlü dağlık yöresinde yapılmış. "Bu yöre hem Bosna'ya çok benzer hem de olağanüstü doğa görüntüleri içerir. Filmi çekerken, aylarca kendimizi dünyadan izole ettik. Oyuncular yakındılar; yakınlarını görmek istiyorlardı. Ama izin vermedim."

HEDİYE: DEMİRYOLU VE İSTASYON
Kusturica film için tam 12 kilometre demiryolu döşendiğini söylüyor: "Genelde film biter, herkes çeker gider, geriye bir çöplük kalır. Biz yaptıklarımızın yöre halkı için yararlı olmasını düşündük. Bu yol, gerçek demiryoluna bağlandı. O tren istasyonu sadece dekor değildi, gerçek bir istasyon inşa ettik. Ayrıca tam tepede 50 yataklık bir bina inşa edip yöre halkına armağan ettik: Turizme yarayacak. Böylece ülkeme hizmet edebildiğim için çok mutluyum." Kusturica, önceki filmleriyle hem Bosna savaşındaki Boşnak ve Hırvatların hem de kendi halkının tepkisini almış, hatta Cannes'da ikinci kez Altın Palmiye aldığı "Yeraltı"ndan sonra sinemayı bıraktığını ilan etmişti. Ama elbette döndü. Anlaşılan bu kez ılımlı davranmış. "Yeraltı"ndaki gibi Sırp tarafını yüceltmiyor, olabildiğince yansız kalıyor. Ayrıca yöre halkına sunduğu hizmetler de, onun en azından kendi halkı tarafından anlaşılmak ve sevilmek istediğini gösteriyor.

İNSANLAR GÜLMEK İSTER
Kusturica, sineması için şöyle diyor: "Aslında hep aynı filmi yapıyorum sanki... Bazıları seviyor, bazıları nefret ediyor. Ama ben aldırmadan aynı şeyleri söylüyorum. Eski çağlardan beri insanları bir sahneye, bir gösteriye çeken asıl şeyin gülüp eğlenme amacı olduğunu biliyor ve filmlerimde öncelikle bunu vermeye çalışıyorum. Yarattığım enerji, seyircinin aldığı zevkle orantılı olmalı. Bu nedenle, kahramanlarım da garip, tuhaf, insanları güldüren karakterler olmalı. Fizikleri çok önem taşıyor. 'Kara Kedi, Beyaz Kedi'de bir amatöre baş rolü verdim çünkü yüzü bana çok sevdiğim bir çizgi-roman kahramanını hatırlatıyordu!.. Bu nedenle, yüzleri ezbere bilinenler yerine farklı ve çarpıcı fizikler taşıyan amatörlerle her zaman çalışmaya hazırım. Yani tümüyle yıldız sistemine dayanan Hollywood'un tam tersine. Ben onların ifadelerini çok iyi yakaladığım için, onlardan iyi oyun alabilirim. Bu yöntemle, sanırım bir ağaca bile oynamasını öğretebilirim!.." Bu film sizce modern bir Romeo-Jülyet yorumu mu? "Aşk hikayesi güçlü gözüküyor çünkü önünde büyük engeller var. Engellerin en büyüğü savaş... İdeolojik bir yaklaşım kesinlikle yok. İçimizde kalmış son insanlık özünü mutlaka korumamız gereğini anlatıyorum. Savaş bireylerin hayatını en acı biçimde değiştiriyor, ona bambaşka bir yön veriyor. Baş kahraman çok acı bir deneyim ve müthiş bir iç çekişme yaşıyor. Ama sonunda aşk kazanıyor. Ben filmlerin insanları hala etkilediğini düşünüyorum. Gitgide azalan o neşe ve yaşam sevinci dozunu, ancak filmlerde bulabiliyoruz. Gerçi çoğu filmler artık trafik işaretlerine benziyor!.. Ama ben, eski usül, bir şeyler anlatmayı ve yaşamın anlamını çözmeyi amaçlayan filmler yapacağım, zaten başka türlüsünü de bilmiyorum".

TEK İDEOLOJİ PARA OLDU
Kusturica, Balkanlar'daki yaşamı dünyanın gerçek anlamda bilmediğini düşünüyor: "Batı bizi ancak medyanın gösterdiği kadarıyla tanıyor. Gerçek hayatımızı kimse bilmiyor. Bugün artık tek ideoloji para, paranın satın alma gücü. Her yerde pazar ekonomisi egemen. Allah'tan Balkanlar'da henüz bunun tek hakim olmadığı, insan değerlerinin korunduğu köşeler var. Ben sinemamla insanoğlunun paraya tapma çağı öncesi değerlerini ayakta tutmaya ve göstermeye çalışıyorum." Yakın zamanda (Tam 50 yaşında) büyükbaba olan sanatçı, oğlu Stribor'la bir tür multi-media projesi hazırlıyor: "Ailece her türlü deneyi çok seviyoruz. Bugün olduğu gibi gelecekte de Kusturica ailesi birlikte çalışıp üretecek, sinemadan müziğe geniş bir alanda etkinlik gösterecek. Buna inanıyorum." İki kez Türkiye'ye gelen Kusturica, İstanbul'u özlemle anıyor ve ilk fırsatta, örneğin İstanbul Festivali için gelmeyi hemen kabul ettiğini söylüyor.
DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Bir sihir bir ödül
 İşte Formula 1'in Türk fatihi
 TSE ve ISO 9001 belgeli ilk devlet okulu 'Ata İlköğretim'
 Yaşama sanatı dersleri
 Darüşşafaka'dan kültürel değişim projesi
 İdealist öğretmenler okulu cennete çevirdi
 Bir Doğu masalı
 Yıllar "Che"yi öldüremedi
 Dünya briç ustaları İstanbul'da
 CLK'yı Armani giydirdi
 Soyları tükenmek üzere
 Rakı bardağını ters çevir bak şarap bardağı oluyor
 Oyun oynayarak iş buluyorlar
 Son halifenin sanat tutkusu
 Fatma Girik çok sahici bir kadın
 Her semtin bir makamı var
 Yalanı belgeseller ortaya çıkarıyor
 Yeni Boris Becker
 En beğendiği sporcu Muhammed Ali
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
ALİ POYRAZOĞLU
Bilesin ki seni içime gömdüm
Perşembe akşamı "Havada...
REFİK DURBAŞ
Para, el kiri mi?
Henüz ayın başında sayılırız, "zam"...
Yemeğin lezzeti kokusunda
Koku alma duyusu, bir gurmenin en önemli organı. Eğer kokusunu alamazsak,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.