Bilesin ki seni içime gömdüm
Perşembe akşamı "Havada Bulut" oyunuyla İş-Sanat'ta sezonu açtık. Oyundan önce prova yapıyoruz, telefon çaldı. Şehir Tiyatrosu'ndan Nergis Çorakçı... Bir laf geveliyor ağzında... "Söylesene ne oluyor?" dedim. "İsmet Ay'ı, İsmet abiyi yitirdik, başın sağolsun." Oyunu oynadık. Alkışları durdurdum. "Bugün Türk Tiyatrosu'nun büyük oyuncularından İsmet Ay'ı yitirdik. Bu akşamki alkışlarımızı ona gönderiyoruz" dedim. Bütün salon ayağa kalkıp alkışlamaya ve ağlamaya başladı...
***
Kenter Tiyatrosu'nu kiralamışız, "Orkestra" adlı oyunumuzu sergiliyoruz. Tiyatronun en kıdemli oyuncusu patronla birlikte aynı odayı kullanır. "Sen yakın arkadaşımsın ama ben bütün patronlara karşıyım, seninle aynı odada soyunmayacağım, çocukların yanına gidiyorum" dedi. Ama gırgır, eğlence, dedikodu benim odada. Arada bir uğramadan edemiyor... Bir oyun öncesi toplanmışız, heyecanımızı yenelim diye, geyik yapıyoruz. Çocuklardan biri, "İsmet çok yaşlı, yakında aramızdan ayrılır. Ölüm ilanları nasıl çıkar, hangi tiyatro, ne diye ilan verir..." Boş bir kağıt çekiyorum çekmeceden. Millet toplanmış başıma, her kafadan bir ses çıkıyor. Bir sezon önce Dormen Tiyatrosu'nda ufak bir rol oynamıştı. Hemen Dormen Tiyatrosu'nun ilanını yazıyorum. "İkinci Perde yardımcı oyuncularımızdan İsmet Ay'ı kaybettik. Acımız sonsuzdur. Dormen Tiyatrosu." Ka ka ki ki... Oyun öncesi geyiklerindeyiz. Bir ara Ankara Sanat'ta oynamıştı. Hemen AST'nin ilanını yazıyoruz. AST devrimci tiyatro; hemen ilan şekilleniyor. "Emekçi kardeşimiz İsmet Ay'ı yitirdik. İsmetler ölmez. AST." Ka ka ki ki... Ben bizim tiyatronun ilanını çiziktiriyorum. "Sevgili ağabeyim, büyük oyuncu İsmet Ay'ı yitirdik. Acımız sonsuzdur.. Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu." Altına hemen ilan boşa gitmesin diye ekleme yapıyoruz... "Gişemiz açıktır, oyunlar devam etmektedir." Ka ka ki ki... Enseme bir tokat yedim... Şimşekler çaktı gözümde... Meğerse arkamdaymış yaptığımız sululuğu izliyormuş. "Deyyuslar hepinizi gömeceğim" dedi. Kahkahalar...
***
Ankara, Batı Sineması'nı kiralamışız. "Aş Bunları Aş" oyunun adı. Kuliste yine bir aradayız. "Bu akşam, benim sahneye çıkışımın 45'inci yılı" dedi. Salonda başta Cüneyt ve Ayten Gökçer olmak üzere birçok tiyatrocu var. O zamanki Kültür Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu da orada. Oyunun sonunda alkışları durduruyorum. Tiyatro sanatını eski ustaların bugünlere taşıdığını, birlikte sahneye çıkmak şerefini yaşadığımız İsmet Ay'ın 45'inci sanat yılını kutladığını söylüyorum. Alkış, kıyamet... Cüneyt ve Ayten Gökçer ayağa fırladılar, alkışlıyorlar. Bütün salon ayaklarda... İsmet ağır darbeyi indirecek, biliyorum. Sahnenin tabanını öpecek. Diz çöktü. Öpecek, sahneyi öpecek! Öpemiyor, yerler leş gibi, sinema sahnesi, yere mazot sürmüşler. Midesi kaldırmıyor. Seyirci coşmuş. Cüneyt bey, "Bravoo" diye bağırıyor. Seyirci de coşuyor. "Bravolar" gırla gidiyor. 45 yıllık oyuncu sahneyi öpecek. Ağlayanlar var ama yerler leş gibi. İsmet çaktırmadan iki avucunu yan yana yere koydu. Eğildi, yeri öper gibi yapıp, ellerinin üstünü öptü. Ben işi daha dramatik hale getirip büyük üstadı yerden kaldırmak için diz çöktüm; omuzlarından tuttum, yerden başını kaldırıp, "Bu numara tuttu, her akşam yapalım" diye fısıldadı. O turnede, her akşam İsmet'in 45'inci sanat yılını kutladık. Çok eğlendik. HHH Şile'deki minicik evini döşemiş, "Hediyeni al, bu hafta sonu gel, bende kal" buyurdu. Gidemedim, işim çıktı. Küstük... Telefon açtı, "Ne cenazeme gel ne cenazene gelirim" dedi.
***
Hastalandı.. Hastaneye gittim. "Bak bu ara küs değiliz, artık cenazeme gelirsin" dedi.
***
Ben İsmet Ay'la yıllarca aynı kulisi paylaşma onurunu, heyecanını, keyfini ve hergeleliğini yaşadım. "İsmet, haberin olsun, işler planlandığı gibi gitmiyor. Hiçbir tiyatro arkandan ilan vermedi. Ensemde boşuna boza pişirmişsin." Oyun var akşama, çok yağmur yağıyor. Cenaze ikindi namazından sonra Şile'de... Dün akşam çocuklarla oturduk, senden konuşuyorduk. Mehmet Ali Alabora da geldi. "Cenazeye gidersek, oyuna yetişemeyiz" dedik. Gelmiyoruz. Oyunu olanlar gelemeyecek, haberin olsun. Ben sonra gelirim, Şile'de senden cenazenin ayrıntılarını alırım. Senin için yazı yazdım, sen yanına gözlük filan almamışsındır. Ben sana yazıyı okurum. Küs değiliz ama bak oyun yüzünden gelemiyorum.. Bilesin ki seni içime gömdüm...
|