| |
Kızılcahamam'da ilk gün
Eski Ankaralılar "Kalecik'in kan davası, Kızılcahamam'ın çam davası" diye başlayan tekerlemeyi iyi bilirler... Ama eski günler artık çok gerilerde kaldı. Kalecik, kan davası yerine "şaraplık üzümüyle... Kalecik Karası ile" anılır oldu. Kızılcahamam da "kaplıcalarıyla." Tabii bu hafta "AKP kampıyla" anılacak.
*** Kızılcahamam, Ankara'nın "arka bahçesi... Piknik alanı." Tabela nüfusu "16.200." Yazları "25-30 bini" bulur. Belediyenin (Kaplıca Otel, Soğuksu Otel), Özel idarenin (Termal), özel sektörün (Ab-ı Hayat, Asya Tatil Köyü), Başkent Üniversitesi'nin (Patalya) tesisleri var. Toplam yatak kapasitesi 2.500'ün üzerinde. Kaplıca suları, başta romatizma olmak üzere "pekçok derde deva." Şimdi, üç gün süreyle de olsa "Hükümetin Kızılcahamam'a taşınması" ilçenin ününe ün katıyor.
*** Kızılcahamam'ın belediye başkanını tanıtmak istiyorduk. AKP kampı vesile oldu. Kızılcahamamlı Adem Özbekler "sosyal hizmetler uzmanı." Yıllarca, bürokrat olarak (Sosyal Hizmetler Müdürü) Konya'da çalıştı. Konya medyası onu "halk kahramanı" ilan etti. Ayrıca "yılın bürokratı" seçildi. Türkiye'de ilk "yatalak yaşlılar rehabilitasyon merkezini" Konya'da o kurdu. "0-6 yaş grubu için" çocuk yuvası açtı. "Kaynağı" ise kendisi yarattı. "Gönüllü kuruluşları" biraraya getirdi. "Sivil toplum desteği" sağladı. Ve devletin kasasından tek kuruş çıkmadan "trilyonluk projeleri" yaşama geçirdi. 28 Mart yerel seçimleri yaklaşırken, AKP bu "Kızılcahamamlı bürokratı" Konya'dan aldı. Kızılcahamam'a aday yaptı. Kızılcahamamlı da "idealist hemşehrisine" sahip çıktı. Onu yüzde 49.6 oyla, Belediye Başkanlığına seçti. "Düzgün" bir yönetici. "Fakir, fukaranın" yanında. "Aşevi" açtı, ihtiyaç sahibi Kızılcahamamlıların evlerine "sefertasları ile" sıcak yemek yolluyor.
*** Aslında Türkiye'de böyle pekçok "Adem" var. "Çalışan, üreten, çalmayan, çaldırmayan" Ademler. Siyasete düşen görev ise "böylelerinin önünü açmak." Onlara "imkan, fırsat" vermek.
*** Ve şimdi gelelim AKP'nin Kızılcahamam toplantısına. Böyle toplantılar, bütün partiler için gerekli. Avrupa'daki partiler de "bunu" yapıyorlar. 1980'den önce, Adalet Partisi "Temsilciler Meclisi" her 6 ayda bir toplanırdı. Toplantıya katılanlar, düşüncelerini söylerlerdi. Eğri söyleyen de olurdu, doğru söyleyen de. Ama herkes konuşurdu. AKP'nin dün başlayan toplantısındaki gibi.
*** AKP'nin yaklaşık iki yıllık iktidarının ardından, dün yapılan "bazı konuşmalar" hayli dikkat çekici. Başbakan'dan sonra söz alan bazı milletvekilleri "Başbakan'ın ve bakanların gözlerinin içine bakarak" kabine ile ilgili şikayetlerini seslendirdiler. "Değişiklik" istediler.
*** Kabine değişikliği, Başbakan'ların "en zor işi." Görevden alınan "neden ben" diye kırılacak. Bakan yapılmayan "neden yapılmadım" diye burulacak. Sonunda "Başbakan'ın başı ağrıyacak." Ama siyasetin değişmez kuralı: "Başağrısı, baştakine ait." Tayyip beyin de "bundan sonraki üç yılı daha iyi geçirebilmesi için" başağrısına katlanması gerekiyor.
|