|
|
Sıra uygulamadaki reformda
Meclis'ten önceki gün çıkan Türk Ceza Kanunu, sadece kendi içinde değil, birçok alandaki reformu da beraberinde getirdi. Nisan 2005'te yürürlüğe girecek olan kanun, sağlıktan tarıma, imara, çevreye, trafiğe kadar birçok kanunda değişikliği de bünyesinde taşıyor. Tartışılan ise TCK'nın başlangıçtaki uygulamasında bir zorlukla karşılaşılıp karşılaşılmayacağında. Kanunun hazırlığında emeği geçenlerden İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Sözüer'e göre bunun önüne geçilmesi için sadece "hakim ve savcıların değil, toplumun bütün kesimlerinin" bilgilendirme zorunluluğu var. Sorun ise bu aşamada ortaya çıkıyor. Çünkü, Adalet Bakanlığı'nın bütçesi, tanıtım için gerekli ağır yükü kaldırabilecek büyüklükte değil. Uzun süredir TCK'nın çıkması için bastıran Avrupa Birliği'nin fonlarından herhangi bir destek görülmüyor. Dolayısıyla burada iş, ağırlıklı olarak sivil toplum örgütlerine, başta da barolara düşüyor. Peki, barolar kanunla ne kadar ilgili?... Doç. Dr. Sözüer, Türkiye Barolar Birliği ile Anadolu'daki baroların, ilgi gösterip emek harcadıklarını söyledi. İstanbul Barosu'nun yaklaşımına ise şu tepkiyi gösterdi: "TCK yeterince tartışılmadı diyen İstanbul Barosu, önce kendi bünyesindeki kadın grubunun çalışmaları ve gayretini görmeli. Her nedense İstanbul Barosu'nun erkek grubu ilgili olmadı, şimdi ise tepkili. Yasanın eksiklikleri olabilir, ama çalışmalara davetli olmasına rağmen temsilcilerinin sadece bir toplantıya katıldığını unutmasınlar." Öyle gözüküyor ki, birçok alanda olduğu gibi, TCK yapılırken de konunun ilgili taraflarından bazıları sanki kendisi ile ilgili değilmiş gibi davranmış. CHP gibi, bir yandan muhalefetini ortaya koyarken, diğer yandan katkıda bulunma anlayışını göstermemişler. Doç. Dr. Sözüer'in de vurguladığı gibi asıl önemli olan bundan sonrası. Yani; uygulamada ortaya çıkacak sorunların biran önce giderilmesi...
Hukukta uzmanlaşma Bu da tıp alanında olduğu gibi, hukukta uzmanlaşmanın sağlanması ile söz konusu olabilir. Kırklareli Vize ilçesi Cumhuriyet Savcısı Dr. Uğur Yiğit'in de elektronik postasında önerdiği gibi, kanunların uygulayıcılarına dönük reform da biran önce gerçekleşmeli. Aile, çocuk, fikri ve sınai haklar, banka mahkemeleri kurulurken, buralarda görev yapan hakim ve savcılar da alanlarında uzman olmalı. Hakim ve savcıların terfi ve atamalarında, Danıştay veya Yargıtay'dan geçirdikleri dosya sayısı yerine, uzmanlaşmak için gösterdikleri çaba ön plana çıkarılmalı. Alanında lisans üstü, doktora yapmış veya "hizmet ve meslekteki başarısına göre emsali arasında temayüz etmiş" hakim ve savcıların birinci sınıfa yükselmelerinin önü açılmalı. Bu olduğu takdirde sadece uygulanacak olan kanunlar değil, uygulayıcının da yeterliliğinin tartışılması son bulacak.
|