| |
|
|
Üzülmesinler... Yıpranmak bizim hayat tarzımızdır!
Devletin çeşitli kurumları arasındaki gerginliklere alışığız. Her dakika Cumhurbaşkanlığı ile Hükümet arasındaki uyumsuzlukları konuşmuyor muyuz? Ya da sivil siyaset ile üniformalı bürokrasi arasındaki gerginlikler, sık sık manşetlere çıkmıyor mu? Buna karş birlikte olmamaları gereken kişi ve kurumların, içli dışlı olmalarına da alıştıkSusurluk kazasındaki araçta, kimler bir aradaydı mesela? Böyle birliktelikler gündemi şiddetle zorladığı zaman, dönemin cumhurbaşkanı "Bunlar devletin rutin dışı işleri" demiş ve olay rafa kaldırılmamış mıydı? Neticede askeri darbeleri de, "siyasetin rutin gelişmeleri" diyerek normal karşlamaya alışmadık mı? Şimdi Yargıtay ile MİT gibi çok önemli iki kurum, Çakıcı dolayısıyla birbirlerine girdi.Yargıtay Başkanı ve MİT Müsteşarı, demeçleri ile birbirlerini yalanlıyor. Bu arada bunların haberleştirilmesine de kızıldığı, Ertuğrul Özkök'ün dünkü yazısından belli. Herhalde birileri "MİT'i veya Yargıtay Başkanı'nı yıpratıyorsunuz" diye uyardı Hürriyetçileri. Oysa yıpratma konusunda basının bir gizli niyeti olamaz. Çünkü basın, medya sermayeleri arasındaki çıkar çekişmeleri nedeniyle, önce kendi kendini yıpratmadı mı? Hürriyet'te diğer medyalar hakkında çıkan haber ve yorumları ve bunlara diğer medyalarda verilen cevapları inceleseler, Yargıtay da, MİT de, "Biz bu işi ucuz atlatıyoruz" diye sevinirlerdi.
|