| |
|
|
Melekler ve Şeytanlar
Seriyi tamamladım: 'Da Vinci Şifresi' ve 'Dijital Kale'den sonra Dan Brown'ın 'Melekler ve Şeytanlar' adlı romanını da bitirdim. Bu kez Vatikan'ın sanat eserleriyle dolu koridorlarında korkunç bir muammayı çözmek için koşuşturuyor, "Fizik bilimi Tanrı'nın varlığını ispatlayabilir mi" tartışmaları yapıyoruz. Tabii tarz yine aynı: Kısa cümleler, kısa bölümler. İlginç bilgiler. Şaşırtıcı 'dönüşler'. Yani tam bir 'best seller'. Ancaaak! Bu kez romanın kiralık (daha doğrusu 'gönüllü') katili kim dersiniz? Bir Ortadoğulu! Bu adam kitabın çeşitli bölümlerinde, defalarca 'kara derili', 'öldürmekten zevk alan', 'cinsel açıdan sapık' bir kişi olarak tarif ediliyor. Meğer katil, Haçlı Seferleri'nin intikamını almak isteyen bir 'Haşhaşin'miş. Düşünebiliyor musunuz? Dan Brown efendi, Kilise'nin ve İsviçre'deki dev araştırma kuruluşu CERN'in karıştığı bir şer entrikası için koca Avrupa'da hiç 'beyaz adam' bulamamış, bir Ortadoğulu'yu gökten zembille indirip işin içine sokmuş. Aynen bize yıllardır Hollywood filmlerinde kakalanan 'Pis Arap', 'Vahşi İranlı' ve hatta 'Çirkin Türk' tiplemesi gibi... Sinir oldum sinir!
|