| |
|
|
Araya reklam girdi
Üç gün üst üste tam sayfa reklam geldiği için yazamadım. Bu konuda bir iki not düşeyim...
* Reklam nedeniyle yazamayınca, ağzını burnunu oynatmaya başlayan köşe yazarları vardır. Bense hiçbir zaman şikâyetçi olmadım... Hele dünkü gibi iki koca sayfalık, kamyon gibi Efes Pilsen reklamı olursa! Niye, derseniz... Birincisi: Gazete satış fiyatıyla para kazanmaz. Hatta zarar eder. Reklam elzemdir. İkincisi: Efes'e tabii ayrıca sempatim var. Özellikle de Efes Dark'a... Koyu renkli, yüksek alkollü, nefis kokulu, yoğun, bir yudum aldınız mı ağızınızı dolduran Efes Dark... Bu arada, "Kadınlar Dark bira içer mi, içmez mi" diye tartışan meslektaşlarımız Yiğiter Uluğ ve Ebru Drew'a (Vatan) selam göndererek şöyle diyeyim: Evet kadınların çoğunluğu Dark birayı tercih etmiyor ama edenler bizden yüksek not alıyor. Biraya ilişkin bir de küçük haber: Daha önce şarap ve rakı üstüne yazan Deniz Gürsoy'un 'Harcıalem İçki: Bira' adlı kitabı Oğlak Yayınları'ndan çıktı. Meraklısı okusun!
* Bazı arkadaşlar, "Oh ne güzel, reklam geldiği için yazmadın, biraz olsun dinlenmişsindir" dedi. Keşke öyle olsa! Benim normal bir günüm sabah 07:00'de başlar. Bir buçuk saat kadar kitap okurum. Sekiz civarında gazeteler gelir. Onlara başlarım. Arada küçük bir kahvaltı... Saat 10:30 gibi internete girerim. Haber siteleri vs... Ivırdı zıvırdı, mesajlardı, dergilerdi, telefonlardı derken 14:00'ü bulurum. Artık neler yazacağım kafamda şekillenmiştir kiii... "Az önce reklam geldi, sayfa kapalı" deyiverir arkadaşlar. Yani sadece 2-3 saatlik bir avantaj sağlar yazmamak. Onu da mesajlara cevap yazmakla, daima dağınık olan masamı toplamakla filan geçiririm. Yani dinlenmek ya da değişik bir şey yapma açısından hiçbir işe yaramaz herhangi bir günü pas geçmek. Bilgilerinize arz ederim.
|