Sahil Güvenlik ve yatçılar
Geçtiğimiz hafta Volvo Penta'nın basın toplantısı için İsveç'in Goteborg şehrine gittim. Volvo toplantı sonrası test için 20'den fazla tekne getirmişti. Test tekneleri arasında sahil güvenlik teşkilatının bir sürat botu da vardı. 50 mil yapan tekneyi bizzat kullandım. Sonra da Kaptan Jones Berg'e merak ettiğim soruları sıralayıverdim. Adam benim motor ve tekne ile ilgili soru sormamı beklerken biraz şaşırdı. Onu asıl şaşırtan benim sorduğum soruların muhteviyatıydı. Ben "Teknelerden hangi evrakları istiyorsunuz" diye sorduğumda tuhaf tuhaf yüzüme bakıyordu. Ehliyet için "Bizde 20 metreye kadar lisans filan gerekmez" derken can yeleği ile ilgili sorumu da, "Denize çıkıyorsa doğal olarak yelek takar. Takmazsa da kendi canı" diye cevaplıyordu. Liman içinde sürat yapan teknelere müsamaha etmediklerini anlattı. Aşırı alkol ve uyuşturucu kontrolleri yaptıklarını söyledi, bir de "Gece seyri yaparken seyir lambalarında yanmayan varsa ceza yazarız" dedi. Kısacası adamların ne patenta taşıma zorunlulukları vardı ne de denizde çatışmayı önleme tüzüğü ile başlayan 20 bin dolarlık "bulunması zorunlu araç gereç" listeleri... Goteborg'un her yeri tekne parkı. Şehrin göbeği de öyle, yakını da uzağı da... Konuştuğum herkes denizci. Bunu da yürümek kadar doğal karşılıyorlar... Samimi söyleyeyim çok imrendim. Döndükten sonra Amatör Denizcilik Federasyonu ADF'nin internet sitesine girdim, yeni neler var diye. Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Komutanlığı'ndan gelen bir yazıyı koymuşlar. Yatçılara uyarı olarak gönderilen altı maddelik yazı "... günlerce süren aramalar sonunda denizden ceset toplamak istemedi- ğimiz için SG botları konuyu çok sıkı takip edip, yasaları taviz vermeden uygulayacaklardır" diye bitiyor. Ekinde de Denizcilik Müsteşarlığı'nın düzenlediği uçsuz bucaksız bir liste var, amatör tekneleri kontrolde isteneceklere dair.
Yazıya gerçekten çok üzüldüm. Bu kadar şanssız bir yazı olamaz. Sapla saman bu kadar mı karıştırılır Allah aşkına... Denizden ceset toplamak!.. Ben 40 yıldır denizlerde geziyorum. Tek hatırda kalan ölümlü yat olayı geçtiğimiz yıl yaşandı. Ve onda da kaybettiğimiz Ömer Özuzun adlı arkadaşımızın cesedini kimse bulamadı... Denizlerden toplanılan cesetler amatör denizcilerin midir ki amatörlere böyle bir ihtar gönderiliyor? Şimdi herkese en başta da bu yazıyı hazırlayan komutanlarımıza soruyorum: Bu ülkenin denizlerinde kaçak olarak yapılan; trolcülük, lambacılık, dinamitçilik, algarnacılık, bombacılık, tüpçülük, insan ticareti, mazot işi, uyuşturucu madde kaçakçılığı, daha sayamayacağım sürüyle kanunsuz iş bitirildi de sıra amatör denizcilere mi geldi?.. Ege'de umut tacirleri insanları denize döküp telef edecekler, buna mani olmak için siz İstanbul Çam Limanı'na hafta sonu dinlenmeye giden adamın teknesini defter var mı, lamba var mı, diye didik didik edeceğinizi yazıyla deklare edeceksiniz... Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın resmi internet sitesine göre kontrol edilen her dörtbeş teknenin yaklaşık biri hakkında işlem yapılmış. Yani her dörtbeş tekneden biri her kontrolde kendisini hakim karşısında buluyor. İsveç dünyanının en denizci ülkelerinden biri. İşte onların uygulamaları, işte onların denizcilerine bakışları, işte bizim halimiz. 1 Temmuz günü Kalamış Koyu'nda halkımızı denize yakınlaştırmak için görev almış savaş gemilerimiz vardı. Oraya gelmekle çok da iyi yapmışlardı. Ama bu işte bir tenakuz yok mu?.. Bir yandan aman denizci olalım diye çırpınacaksın. Bir yandan da denize çıkanı yaptırımlarla, kontrollerle bezdirecek, "Bak baştan söylüyoruz. Sonra tatilin rezil olmasın" diye yazı yazacaksın. Doğrusu bu olaya çok ama çok üzüldüm. Çünkü ben Türk Denizcilik Gücü'nün gözbebeğimiz askeri bahriyemizin önderliği ile geliştirileceğine ciddi olarak inananlardan biriyim.
|